Top
Ümit Zileli

Ümit Zileli

ümit zileli@korkusuz.com.tr

13/11/2019

Kabusa yolculuk!..

AKP’li Cumhurbaşkanı dün ABD’ye gitmeden hemen önce Esenboğa Havalimanı’nda şöyle dedi:

Bu ziyareti sancılı bir dönemde icra ediyoruz!

Kullanılan sözcükler tumturaklı ve ihtiyatlı da olsa “sancılı” sözcüğü ABD ziyareti şartlarını karşılamaktan çok uzak… Bu ziyaret olsa olsa “kabus” sözcüğü ile açıklanabilir!

Örneğin, Trump’ın o yenilip yutulması mümkün olmayan ilk mektubundan sonra bu kez de ABD ziyaretine yalnızca birkaç gün kala, gönderdiği ikinci mektup var! Gayet açık bir mektup; Trump, S400’ler konusunda ABD’den gelen önerileri kabul etmemesi durumunda yaptırımların başlayacağı tehdidinde bulundu!

Trump, bu konudaki 3 şartını da şöyle açıkladı mektubunda:

Rus yapımı savunma sistemlerinin aktive edilmemiş ve Türkiye’nin gelecekte Rus yapımı silah almama vaadinde bulunulması…

-Amerikalı yetkililerin sistemin statüsünü kontrol etmek için düzenli olarak Türkiye’ye gelmesi…

-Trump, bu taleplerin kabul edilmesi halinde Türkiye’nin F-35 programına yeniden kabul edileceğini ve 100 milyar dolarlık ticaret anlaşması taslağının yeniden yazılacağı vaadi,  reddedilmesi halinde ise yakın zamanda yaptırımların başlayacağı tehdidi…

Yazının içeriğinden adeta bir “sömürgesine” talimat veriyormuş hissine kapıldım doğrusu; ancak artık Trump’ın nasıl bir politikacı olduğunu öğrendiğimiz için pek yadırgamadım!.. Ancak gönderildiği tarihe baktığım zaman şu sözcükleri sarf etmekten de kendimi alamadım:

Üç gün daha sabredemedin mi be birader, geldiğinde yüzüne söylerdin!..

ABD’de “istemezük” seferberliği!..

Bu durumda Trump’ın üzerinde büyük bir baskı olduğu gerçeği ortaya çıkıyor…

ABD Temsilciler Meclisi, Kongre, medya elbirliğiyle Erdoğan’ın ABD ziyaretine karşı çıkıyor. Mesela Amerika’nın en etkili gazetelerinden The Washington Post, hem de “Yayın Kurulu” imzasıyla yayınladığı başyazıya “Erdoğan’ın gelmesini dört gözle bekleyen sadece Trump” başlığını attı. Yazının sonunda ise şu suçlamalar yapıldı:

Sayın Erdoğan yüzlerce gazeteciyi, akademisyeni, siyasi rakip olarak gördüğü diğer insanları hapse attı ve binlerce kişiyi işinden etti. Trump’ın “yeşil ışık yaktığı” Suriye’nin Kuzeyine gerçekleşen operasyon ile “Kürtlere etnik temizlik” yapıldı…

Gazete bununla da yetinmedi ve ABD Kongresi’ne protesto yapması çağrısında bulundu! İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyareti bu şartlar altında gerçekleşiyor.

Buna “kabus” denmez de ne denir acaba?..

Bitmedi; Kongre üyeleri, Temsilciler Meclisi Başkanı Eliot Engel öncülüğünde kaleme aldıkları  mektupta Başkan Trump’a, Erdoğan’a yaptığı Beyaz Saray davetini geri çekmesi çağrısında bulundu, iyi mi!.. Gösterilen gerekçeye bakalım:

Erdoğan’ın Suriye’de yürüttüğü kanlı operasyon bölgeyi istikrarsızlığa sürüklemiş ve ABD’nin ulusal güvenliğini tehlikeye atmıştır!

Şimdi söyler misiniz, böylesine bir düşmanca tutum karşısında, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı, zaten “azledilme” tehlikesi altında ecel terleri döken Trump’la hangi konuda anlaşmayı umut ediyor?.. Yaptırımlar desem, daha üç gün önce gönderilen “tehdit mektubu” ortada!

Sözde “Ermeni soykırımı” desem tarihin en büyük oy oranı ile Temsilciler Meclis’inden geçmiş, Kongrede oylanmayı bekleyen bu tasarı, dua edelim de Erdoğan oradayken oylanmasın…

İşte o zaman durum kabusu da geride bırakır, karabasan olur!..

Haa, bizim haberimizin olmadığı başka konular varsa, Trump’la hasbıhal edilecek, pazarlık konusu yapılacak, işte orasını bilemem!..

ABD destekli Bolivya darbesi!

ABD, Güney Amerika’daki kanlı darbe serüvenine geri döndü…

Bir taraftan Venezüela’yı ele geçirmek için akla hayale gelmedik darbe oyunlarına başvuran, Brezilya’da Lula’yı hapse attırıp, istediği faşist Jair Bolsonaro’yu başa geçirmeyi başaran ABD, 1830’lardan itibaren arka bahçesi haline getirdiği, 1990’larda kontrolü elinden kaçırdığı Güney Amerika’da bu kez hedef olarak Bolivya’yı seçti.

Ülkeyi 14 yıldır yöneten ve son seçimleri farklı kazanan Devlet Başkanı Morales, başını aşırı dinci ve faşist işadamı Luis Fernando Camacho’nun çektiği, ABD ve Bolivya ordusunun desteklediği faşist darbeyle görevinden istifa etti ve Meksika’ya sığındı…

Ama bu bir son değilmiş gibi görünüyor; Morales’in halk tarafından desteklendiği ve daha güçlü olarak döneceği gelen haberlerden anlaşılıyor…

Morales kazanırsa Bolivya, Bolivya kazanırsa tüm Güney Amerika kazanır!..

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp