Top
Ümit Zileli

Ümit Zileli

ümit zileli@korkusuz.com.tr

07/12/2021

Böyle gitmek ne acı!..

Geniş kitlelerin sevdiği, saydığı, güvendiği bir hukukçuydu…

Öyle ki; CHP liderliği için adı dahi geçiyordu… Yaptığı konuşmalarla, sağlam duruşuyla emeklinin, işçinin, yoksul halkın yanında duruşuyla öne çıkıyordu…

AKP’li Cumhurbaşkanı’nın başbakanlığı sırasında Danıştay’ın 146’ncı yıldönümünde kürsüde yaptığı konuşma olay olmuştu; “Van depremzedelerinin selamını getirdim” diyerek insanların büyük zorluklar içinde konteynırlarda yaşam savaşı verdiğini anlatırken zamanın Başbakanı Erdoğan tarafından sözü kesilmiş, “yanlış konuşuyorsun” diye suçlanmış, ardından da “neyi yanlış konuşuyorum sayın Başbakanım?” sorusu karşılığında “edepsiz” hakaretine maruz kalmış ve Başbakan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü de yanına alarak salonu terk etmişti…

Bu tartışma, Başbakan’ın sözleri ve toplantıyı terk etmesi büyük tepki yaratmış, bu sözlere muhatap olan hukukçu ise alkışlanmıştı…

Ancak büyük çoğunluk, o toplantıda bir gariplik olduğunu, o güne dek her konuda açık tavır alan hukukçunun o gün daha durgun, daha “alttan alan” bir tavır içine girdiğini görememiş anlayamamıştı…

O hukukçu, bugün itibarıyla “Eski” Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu idi!

-Demek ki o toplantı da bir “kırılma noktası” idi!

“Bu reformla AB standartlarının bile üstüne çıkıyoruz!”

Feyzioğlu bu tartışmadan sonra sürekli “geri viteste” yürüdü!

Mesela, AKP’li Cumhurbaşkanı’nın 2019’da açıkladığı “Yargı Reformu Strateji Belgesi” için aynen şöyle dedi:

Sayın Cumhurbaşkanının Türkiye ittifakı söyleminin de altını dolduran bir husus. Bugün açıklanan belgeyi sadece bir reform belgesi olarak görmüyorum, Türkiye’nin büyük kucaklaşmasının adı olarak nitelediğim Türkiye ittifakının yol haritası olarak görüyorum!

Bununla da yetinmedi Feyzioğlu, Yargı Reformu için iktidarla birlikte çok yakın mesai yaptıklarını, “asli bileşen” olarak çalıştıklarını belirterek, şu iddiayı da dillendirdi:

Sizi temin ederim AB standartlarının da üzerine çıkıyoruz bu reformlar gerçekleştirilirse!

Böyle bir şey gerçekleşmedi ne yazık ki; yargı bağımsızlığının yok oluş süreci sürdü gitti. Barolar Birliği’nden ise buna karşı bir ses çıkmadı! Ancak övgüler, alkışlar devam etti. Mesela, Erdoğan Saray’da gerçekleştirilen 2019 Adli Yıl açılışında toplantıya gelmeyen hukukçuları suçlarken, açılışa katılan ve bir konuşma yapan 3 yıl önce “edepsiz” diye suçladığı Feyzioğlu’nu alkışladı. Ardından yaptığı konuşmada ise Feyzioğlu’na teşekkür etti!

Feyzioğlu ise bu açılıştan yalnızca birkaç gün sonra Haber 7 TV’ye verdiği röportajda Erdoğan’dan “gerçek bir lider”, olarak söz etti.

Artık “balayı sürecinin” hızla sürdüğü ortaya çıkmıştı!

Çoklu Baro oyunları!

Kısa bir süre sonra, 2020 yılı içinde AKP’li Cumhurbaşkanı yaptığı bir konuşmada, Baro ve Tabip Odası yapılarını değiştirme mesajı verdi…

Ortalık karıştı tabii! Gazeteci Murat Yetkin neler olduğuna dair kaleme aldığı yazısında şu kulis bilgisini paylaştı:

Ankara kulislerinde Erdoğan’ın bu kararı almasında müzmin Erdoğan karşıtı iken müthiş bir dönüş yaparak Erdoğan’ın fahri avukatına dönüşen Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun bir daha seçilememesi ihtimaline karşı geliştirdiği çözümlerin etkisi olduğu konuşuluyor!

Metin Feyzioğlu’nun yıllar içinde Saray ile süren “yakınlaşma süreci” bu iddialar sonrası iyice ortaya çıkacaktı! O kadar ki; Barolar Birliği’nin uzun süre öncesi yapılması gereken Genel Kurul Toplantısı’nın bile Çoklu Baro yasasının çıkarılması, yeni baroların kurulması için ötelendiği dahi açıkça yazılıp çizilecekti!

Sonrası acıklı tabii! Bir zamanların güvenilir, saygın hukukçusu, “Erdoğan’ın fahri avukatı” payesiyle ve de hızla irtifa kaybeti ve önceki günkü seçimde de yapılan tüm düzenlemelere, kurulan iktidar yanlısı barolara karşın, Ankara Baro Başkanı Erinç Sağkan karşısında yenilerek tarihe havale oldu!

Bundan sonra ne olur? Feyzioğlu’na bir bakanlık düşer mi? Bu bakanlık “Adalet” ismini taşır mı bilemem, bekler, görürüz! Ancak, mesleğin zirvesinden bu günlere uzanmanın ne denli “acı olduğunu” söyleyebilirim! Kendi açımdan söyleyebileceğim ise ancak şu olur:

Bir dostu kaybetmek, bir daha güvenememek, “eski” sıfatıyla düşünmek de çok acıdır!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp