Top
Ümit Zileli

Ümit Zileli

ümit zileli@korkusuz.com.tr

03/03/2022

Ölmez ağacına dokunan çarpılır!

Dünyayı, insanlığı, zamanı sırtlayan zeytin ağacının diğer adıdır “Ölmez ağacı!

Anadolu’nun armağanıdır bu ad zeytine… Çok yakışan ve çok doğru bir ad bu zira zeytin ağacı ölümsüzdür!..

Mesela, Girit’te 5 bin yaşında olduğu tahmin edilen bir anıt zeytin ağacı olduğunu biliyor muydunuz?!. Başta Türkiye olmak üzere Akdeniz ülkelerinde binlerce, on binlerce Roma döneminden kalma 2 bin yaşın üstünde “ölmez ağacı” bulunduğundan haberiniz var mı peki?!

Bu ne demek peki? Bu, Anadolu kavimlerinin büyük bir isabetle “ölmez ağacı” adını verdiği zeytinin Platon’dan, Herodot’tan, Hz. İsa’dan Büyük İskender’den, Roma İmparatorluğu’ndan, Selçuklu’dan, Osmanlı’dan, Fatih’ten, Kanuni’den çok daha yaşlı, kadim, neredeyse başlangıcı ve sonu olmayan değerde demek!..

Türkiye’de zeytin ne demek peki?.. Öncelikle zeytinin anavatanı Türkiye’dir, Anadolu’dur demek!.. 170 milyon ölmez ağacı demek… Çanakkale’den Hatay’a uzanan, tüm Ege’yi, Edremit körfezini içeren kıyı şeridi ve iç bölgeleri demek… Ayrıca Gaziantep, Kilis, Mardin, Karadeniz’in doğusu, Artvin demek!.. Bu devasa coğrafyada yaşayan, üreten, ekmeğini, aşını, yaşamını zeytinden karşılayan yüzbinler demek!..

Dünyada kaç zeytin ağacı var biliyor musunuz peki?.. Tam 900 milyon!.. Bunun yalnızca 300 milyonu İspanya’da bulunuyor ve zeytin, zeytinyağı üretiminde dünya lideri. İspanya her bir zeytin ağacına gözü gibi bakıyor. Örneğin her dört zeytin ağacının bulunduğu Endülüs bölgesi bu nedenle “coğrafi tescil” ile koruma altında. Yani bırakın sanayi yatırımı yapmayı, o topraklara zeytin üretimini etkileyecek bir başka meyve ağacı bile dikmek yasak! İşte bu sayede İspanya dünya zeytinyağı üretiminin yüzde 45’ini tek başına karşılıyor!..

İspanya’yı Yunanistan ve İtalya takip ediyor. Türkiye dördüncü sırada. Ama üreticinin hedefi ikinci sıraya sıçramak. Ve bu potansiyel mevcut… Ancak bu ülkeyi yönetenler, ölmez ağacını ortadan kaldırmakta adeta ölümüne kararlı!

Bu iktidar, ölmez ağacının ölüm fermanı olan yasa tasarısını yıllar içinde tam yedi kez TBMM’ye getirdi…

Ve her defasında vicdan sahibi, vatansever milletvekilleri tarafından reddedildi!

“Zeytin ağaçlarına üç kilometreden itibaren yaklaşma!”

Ancak iktidar, tınmadı bile…

Her defasında “Türkiye’nin büyümesi lazım” diyerek, 1939’da çıkarılan Zeytin Kanunu’nu küçümseyerek koştular Meclis’e ve her defasında kaybettiler!

“Çok eski” yani çağdığı olarak küçümsediği o yasa ne diyordu biliyor musunuz?..

Zeytin ağaçlarına 3 kilometreden itibaren yaklaşma!..

Tabii bunu kapitalist rant ilişkileriyle yoğrulmuş kafaların kavrayabilmesi olanaksız! Olanaksız çünkü, zeytinyağı herhangi bir teknolojiye gerek duymadan da elde edilebilecek bir gıda ürünü… Diğer bir deyişle 2 bin 500 yıl önce Egeli bir zeytin üreticisinin taş ve ahşap malzemelerle ürettiği zeytinyağı elde etme yöntemi bugün de kullanılabilir, kullanılıyor ve çok daha kaliteli yağ elde edilebiliyor!..

Bu da rantçıların hiç işine gelmiyor doğal olarak!..

İşte bu kafa, yasa tasarısıyla uğraşmak yerine daha cingözce bir yol buldu!

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Maden Yönetmeliği’nde yaptığı değişiklikle bir kez daha idam kararını ilan etti!

“Zeytini korumak vatan savunmasıdır!”

Değiştirilen yönetmelikteki şu acınası cümleye bakar mısınız:

Madenin işlevi tamamlandıktan sonra rehabilite edilip eski haline getirilmek şartıyla!

Rantçı kafa gelecek, yüzbinlerce, milyonlarca ağacı acımadan kesecek, toprağı dibine dek zehirleyecek sonra da rehabilite edip eski haline getirecek öyle mi? Bunun Türkçesi “milleti aptal yerine koymaktır!

Yapılacak olan belli değil mi; zeytinlik alanlar maden ve sanayi yatırımlarına açılacak; daha önce yedi kez hayal kırıklığına uğrayan, isimlerini artık ezberlediğiniz para babalarına “Buyurun, biraz da buradan yiyin” diye sunulacak!.. Ardından ölmez ağacının binlerce yıldır üzerinde salındığı topraklar betona, siyanürlü madenlere teslim olacak!.. O verimli topraklar ise dönüşü olmayan bir katliam sahası olarak kalacak… İhanetin büyüklüğüne bakar mısınız!

İstanbul Barosu eski Başkanı Ümit Kocasakal’ın 6 yıl önce bir yurtsever refleksiyle, ülkenin aydınlık milyonlarına yaptığı çağrıyı yinelemenin tam zamanı:

Yapılan vatana ihanettir. Doğamızı, zeytinimizi korumak vatan borcudur. Bunun için ödenecek hiçbir bedel, kaybedeceklerimizden daha ağır olamaz!..

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp