Top
Ümit Zileli

Ümit Zileli

ümit zileli@korkusuz.com.tr

02/03/2022

AKP’nin kurulduğu otelde tarihi mutabakat!

AKP’nin kuruluş toplantısı da 14 ağustos 1999’da bu otelde yapılmıştı!

23 yıl sonra Ankara Bilkent Otel’in toplantı salonunda bu kez, birbirinden farklı, siyaseten dünyaya farklı pencerelerden bakan 6 parti lideri tarihi bir buluşma için bir araya geldi. CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi liderleri gerçekten Cumhuriyet döneminde ilk kez aynı masaya oturup, önlerindeki aynı metni imzaladı. Hem tarihi hem de Türkiye’nin geleceği için çok önemli, çok yaşamsal, bir toplumu tümüyle kucaklaşması açısından ise son derece umut verici bir buluşmaydı. Masanın önündeki yazı ise bu durumu gayet iyi açıklıyordu:

Yarının Türkiyesi için!

Buluşmanın üst başlığı da imzalanan mutabakat metninin önemini gösteriyordu:

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni!

Bu noktaya da kolay gelinmedi; partilerin yetkilendirilen genel başkan yardımcıları uzun süre birlikte çalıştılar. Her başlık hatta her satır ince süzgeçlerden geçirildi, tekrar tekrar mütalaa edildi ve sonunda imzalar atıldı…

-Bir milat olarak tarihe geçti ve insanlara umut verdi!

Metinde yer alan ileriye yönelik projeler eksiğiyle, yeterli olup olmadığıyla, neler eklenmesi gerektiği ile birçok yazıya, TV programına konu olacak kuşkusuz…

Gerçi, önemli sayıda ilerici, cumhuriyetçi gazetecinin, köşe yazarının ismi oluşturulan listede yoktu yani davet edilmemişlerdi ama olsun, onlar da dışarıdan izledikleri kadarıyla bu inceleme işlemine katılacaklardır!

Başlangıç olarak anayasalar ve laiklik meselesi üzerinde konuşalım…

1921 Anayasası cici, 1924 Anayasası’nın adı bile yok!

Liderlerin imzaladığı mutabakat metninde, 1921 Anayasası “en kapsayıcı” anayasa olarak tanımlanmış… 1924 Anayasası’nın adı bile geçmiyor, 1961 ve 1982 Anayasaları ise epey eleştirilere maruz kalmış!

İnsan haliyle şaşırıyor tabii; 1921 Anayasası’nın en önemli özelliği saltanat ve mutlak monarşi ile bağdaşmayan, üstelik apaçık cumhuriyet demek olan şu ilkeyi kabul etmesiydi:

Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.

Bunun dışında “Güçler Birliği” ilkesi benimsenmişti. Bir diğer deyişle yasama, yürütme ve yargı TBMM’nin kontrolüne bırakılmıştı!

Daha da önemlisi Kurtuluş Savaşı sürerken kabul edilmişti yani askeri ağırlıklı bir metindi ve yalnızca 24 maddeden oluşmuştu. Kısacası olağanüstü dönemin koşulları ve ihtiyaçlarına göre  hazırlanmıştı!

Ayrıca yerinden yönetim ilkesi de bu anayasada yer almıştı. Yani yerel yönetimler ilk kez ağırlıklı olarak gündeme girmişti…

Devletin dini İslamdır maddesi de mevcuttu. Yani laik bir anayasa değildi!

Alkışlanmasının gerekçesi bunların biri mi yoksa hepsi miydi pek anlayamadım!

1924 Anayasası ise Cumhuriyetin ilanından sonra 1921 Anayasası’nın yetersiz kalması üzerine 20 Nisan 1924’te İkinci Meclis tarafından kabul edildi.

En uzun süre yürürlükte.kalan bu anayasa sonraları birçok değişikliğe uğradı. Mesela 1928’de “Devletin dini İslamdır ibaresi” kaldırıldı. Böylece laiklik maddesinin anayasaya 1937 yılında girecek olmasına karşın toplum üzerinde önemli etkiler yapacak uygulamalar art arda geldi; 1929 yılında tam amacına ulaşamasa da toprak reformu yapıldı. 1930-34 arasında kadın haklarında büyük atılımlar yapıldı. Kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı.

Kısacası Cumhuriyet rejiminin yerleşmesinde büyük etkileri oldu…

Mutabakat neye mutabık?

Mutabakatın Türkçesi “anlaşma-uyuşma” demek…

Sürekli “demokrasi” ve “çoğulculuk” mesajı verilen bu tarihi buluşmada 1921 Anayasası’nın “kapsayıcılığı” alkışlanıp, “1924 Anayasası’nın adına bile yer verilmemesinin nedeni nedir, burada uyuşulamayan ne olabilir” diye düşündüm doğrusu!

Laiklik vurgusunun yapılmayışı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerinin es geçilmesi dikkatimi en çok çeken konulardı. Aklımdan şu da geçti:

1924 Anayasasının kabulünün hemen öncesinde 3 Mart 1924’te hilafetin kaldırılması, Din İşleri ve Vakıflar Bakanlığı’nın kaldırılması, bunun yerine Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kurulması, Tevhid-i Tedrisat Kanunu(Öğretim Birliği) yasalaşması vardı… Bunların ortak adı ise  Devrim Kanunları’ydı. Yoksa bu mu birilerinin canını mı acıttı?!.

Neyse, geçmişe saplanmadan önümüze bakmaya gayret edelim; 6 parti arasında siyasal İslam ile epey sıkı fıkı olmuş üç partinin bulunmasını da “şimdilik” ve de demokrasi aşkına, parlamenter düzen adına bir tarafa bırakalım.

Meclis’te 4 milletvekili bulunan Türkiye İşçi Partisi’nin bu masada niçin bulunmadığı sorusuna da göz kapayalım…Ve liderleri hem kutlayalım hem de soralım:

Türk milletinin acil ve en acı sorunu olan ekonomi ile ilgili kapsamlı, inandırıcı, güven verici projeler ne zaman açıklanacak?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp