Top
Ümit Zileli

Ümit Zileli

ümit zileli@korkusuz.com.tr

01/03/2024

Şeyh Esad Erbili’nin müritleri!

23 Aralık 1930... Menemen... Sabahın erken saatleri...

Altı kişiydiler... Çember sakallı, sarıklı ve cübbeliydiler. Manisa’dan geliyorlardı; Nakşibendi şeyhi Esad Erbili’nin’ın tarikatı o yörelerde yaymakla görevlendirdiği Laz İbrahim tarafından yollanmışlardı. Başlarında Giritli Derviş Mehmet adında bir yobaz, dördünde ise silah vardı...

Sabah namazının hemen ardından camide namaz kılanlara “Mehdi” olduğunu söyleyen Derviş Mehmet, dini korumaya geldiklerini, arkalarında 70 bin kişilik Halife ordusu olduğunu, öğle saatlerine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini söyledi. Ardından camide bulunan yeşil bayrağı alıp bir sopaya taktılar, Menemen meydanına kazılan bir çukura diktiler. Bayrağın çevresinde dönmeye, tekbir getirmeye ve zikretmeye başladılar. Bir yandan da “Şapka giyen kafirdir. Şeriata dönülecektir” diye haykırıyorlardı. Kendilerini izleyen ahaliyi de bayrağın altından geçmeye zorladılar.

Olayın duyulması üzerine, ilçedeki askeri birlikten yedek subay Mustafa Fehmi Kubilay, bir manga askerle birlikte hareketi bastırmak üzere olay yerine gönderildi. Kubilay olanları görünce askerlerinin yanından ayrılarak tek başına yobaz güruhuna yaklaştı ve teslim olmalarını istedi. Karşılık bir el ateş oldu. Asteğmenin yaralandığını gören askerler de karşı ateş açtı ancak tüfeklerde öldürücü etkisi olmayan “manevra fişekleri” vardı.

Derviş Mehmet ahaliye dönerek, “Ben mehdiyim, bana kurşun işlemez” diye bağırmaya başladı ve yaralı halde cami avlusuna sığınan Kubilay’ın yanına koşarak, testere ağızlı bağ bıçağıyla başını gövdesinden ayırdı...

Kubilay’ın kesik başı tekbirler eşliğinde yeşil bayraklı sopanın ucuna bağlandı... O esnada olay yerine yetişen iki bekçi, Hasan ve  Şevki de yobaz güruh tarafından ateş açılarak öldürüldü. Üç şehidin ardından silah sesleri üzerine gelen askeri birliğin “teslim ol” çağrısına da ateşle karşılık veren yobazlardan Derviş Mehmet ve iki arkadaşı askerin karşılık vermesi sonucu öldürüldü, diğerleri ise derdest edildi...

Bu hain kalkışma ve alçakça katliam büyük tepki çekti. Büyük devrimci Atatürk, TSK’ya gönderdiği telgrafta şöyle diyecekti:

- Mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında Menemen’deki ahaliden bazılarının alkışla tasvipkar bulunmaları bütün cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hadisedir...

Menemen kalkışmasının başrol oyuncusu!

Soruşturma derinleştirildi...

Eldeki bilgiler, Derviş Mehmet ve yanındaki yobazların bağlı olduğu “Manisa Halife’si” lakaplı Nakşibendi şeyhi Esad Erbili’yi işaret ediyordu. Kubilay’ın katillerini Erenköy’deki köşkte 15 gün misafir ettiği iddiasıyla Şeyh Esad Erbili, İstanbul Erenköy Kazasker’deki evinde oğlu Mehmed Ali Efendi ile beraber yakalanarak Menemen’e getirildi.

Divan-ı Harp mahkemesinde yargılanan faillerden 28’i Kubilay’ın başının kesildiği yerde idam edildi. Aralarında Şeyh Esad’ın oğlu Mehmet Ali de bulunuyordu. Kendisi ise yaşı 84 olduğu gerekçesiyle idamdan kurtulmuş, müebbet hapse mahkum edilmişti. 41 kişiye de çeşitli ağır hapis cezaları verilmişti.

Bir başka bilgiye göre ise, Divanı Harp’ın hakkında verdiği idam kararı Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sevk edildiği süreçte yaşamını yitirmişti...

Ancak Esad, zaten ağır hastaydı. 4 Ocak 1931 tarihli Vakit gazetesinde, ölüm döşeğindeki Esad’ın şu sözleri başlığa konulmuştu.

- Fena yaptım. Böyle kanlı işlere bulaşmayacaktım!

Devrim şehidi Kubilay ve iki bekçi için Menemen’e dikilen anıtın üzerinde ise şöyle şöyle yazar:

- İnandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz.

Şeyhin müritleri!

Menemen, 94 yıl sonra...

İzmir İl Müftü Yardımcısı Oğuzhan Kadıoğlu, yanına Menemen Müftüsü Mehmet Seven’le birlikte Menemenli okul çocuklarını Nakşibendi tarikatı şeyhi Esad Erbili’nin türbesine götürdü!

Kadıoğlu, ziyarete ilişkin şu açıklamayı yaptı:

- Menemen ilçemizde çocuk cemaatimizle buluştuk. Cami çocuklarla dolu olduğu için onların seviyesine çıkmamız zor oldu., ama hafta sonunda güzel bir program oldu. Programın Safa Cami ve hazinesinde bulunan Nakşibendi şeyhlerinden Esad Erbili hazretlerinin manevi huzurlarında gerçekleşmesi ayrıca güzeldi. Mekanı cennet olsun...

İşte böyle; Teğmen Kubilay ve iki bekçi, Hasan ve Şevki’yi şehit eden Derviş Mehmet gibi bir soysuzu ve yanındaki yobazları böylesine bir hıyanete sevk eden, idama mahkum edilen bir “Şeyh” bozuntusunun kabrine küçücük çocukları fütursuzca götüren “manevi huzur” diye söylev çeken İzmir İl Müftü yardımcısı ve Menemen Müftüsü’nü iyi tanıyın, bilin ki yalnız değiller...

İstiklal Savaşı’na kin kusan, “beni Türklükten azad et Allahım” diye yalvaran, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının idam emrini kaleme alan hain Mustafa Sabri, Cumhuriyet aleyhinde yaptıkları affedilmesine karşın “Kıyafet Devrimine muhalefet adı altında kalkışma örgütlemeye çalıştığı” için idama mahkum edilen İskilipli Atıf, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı isyan eden Şeyh Sait ve Seyit Rıza gibilerini kucaklayan, minnacık çocuklara “nefreti öğütleyen” bu kafanın bir şeyh bozuntusunu yüceltmesi hiç de şaşılacak bir şey değil...

- Yalnızca nereye sürüklendiğimizi, nasıl bir yaşama mahkum edilmek istendiğimizi düşünün, yeter!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp