Milli Takım adı üzerinde milli duyguların en fazla hissedildiği, oynayanın da izleyenin de karşılıksız bağlı olduğu yerdir. Dolayısıyla aidiyet hissetmeden başarılı olunması çok kolay değildir.

Montella’nın gelişiyle yaşanan en büyük değişim bu yönde oldu. Oynayanlar hocayı da takımın bir parçası olarak gördüğü andan itibaren bir fark yaratıldı zaten. Hırvatistan’ı deplasmanda yenmek ilk gün için muazzam bir ikna sebebi yaratmıştı. 3 gün sonra o pozitif rüzgar Letonya maçını da aldı götürdü. Konya’da ilk düdükle beraber her şeyiyle boğan, boğuşan, kafayı EURO 2024’e takmış bir Milli Takım gördük. İstediğini almak tam olarak böyle yapılır.

İlk yarı bittiğinde bu takımın Almanya biletini alamayacağını düşünen var mıydı? Hiç sanmıyorum.

Abdülkerim’in, İsmail Yüksek’in, Samet Akaydın’ın ve hatta Uğurcan’ın son 2 maçtaki belirleyici performansları bizi EURO 2024’e uçurdu. Herkesin emeklerine sağlık.

Montella’nın Adana Demirspor'da dokunup vitrine çıkardığı yerli isimler bambaşka bir futbol oynadı. Milli Takım’ın artık Yunus Akgün ve Yusuf Sarı gibi iki önemli silahı olduğunu gösterdi bizlere. Montella tercihinin heyecan verici olduğunu görmek artık zor değil.

Bizden biri olarak gösterilen Stefan Kuntz’un 1 yılda el ele tutuşturamadığı oyuncular Montella ile 3 günde horon halkası yaptı. Maç sonu Konya’da yaşanan sevinçte kaptan Çalhanoğlu’nun hocasının elini tuttuğu an bunun mesajıydı.

Cumhuriyeti’in 100. yılında neredeyse her spor branşında muhteşem başarılar elde ettik. Dünyaya kimle oynadıklarını hatırlattık. Gururlandık. En büyük yatırımların döndüğü futbolda Avrupa Şampiyonası’na gidemeseydik çok büyük hayal kırıklığı olacaktı. Ama ülkemize yakışanı yaptık ve son maç öncesi işi bitirdik. Şimdi oyunumuzu geliştirip Almanya’da tarihimizin en büyük başarısını almak istiyoruz. Heyecanımız her zamankinden daha yüksek. Tebrikler Milli Takım.