Hapiste toplam 4 yıl 277 gün, milletvekili seçildikten sonra 2 yıl 181 gün…
Dile kolay… Beş yıla yakın bir zaman… O cezaevine girdiği vakit 8 aylık olan oğlu, şimdi 5 buçuk yaşında…
Evet… Nihayet adalet vicdana geldi, hukuk işledi ve Gazeteci-Milletvekili Mustafa Balbay özgürlüğün sevincini yaşadı.
Ancak… Ünlü bir söz vardır:
“Geciken adalet, adalet değildir!”
Eğer Anayasa Mahkemesi “Uzun tutukluluk hak ihlalidir” diye oybirliği ile karar vermeseydi, Silivri mahkemesinin Mustafa Balbay'ı serbest bırakacağı yoktu!
Balbay'ın avukatları ve tüm tarafsız hukukçular yıllardır “Uzun tutukluluk hali”nin bir hak ihlali olduğunu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne de aykırı bir durum yarattığını söylüyor, örnekler gösteriyordu ama dinletemiyorlardı.
Gerçekten bu bir demokrasi ayıbıydı!
Mustafa Balbay'ın tahliye edilmesiyle hak yerini buldu mu? Bu tahliye, hak ihlallerinin sonu mu?
Haklarında bir hüküm olmadığı halde, makul süre aşılan ve yıllardır cezaevlerinde yatırılan diğer tutukluların durumu ne olacak? Anayasa Mahkemesi'nin, her biri için ayrı ayrı karar vermesini mi beklemek gerekecek?
Hukuk ve adalet herkes için eşit olmalı, herkes için işlemeli.