Top
Soner Yalçın

Soner Yalçın

syalcin@sozcu.com.tr

24/10/2023

Osmanlı’da Cumhuriyet arayışı

Cumhuriyet ilanı tek günlük olay mı?

Atatürk, 28 Ekim gecesi yemekte bulunan arkadaşlarına “Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz” demiş, birlikte olduğu arkadaşları ayrıldıktan sonra İsmet Paşa ile birlikte kanun tasarısı hazırlamış… Bu kadar kolay mı?

Osmanlı'da başlayan binlerce yıllık kanlı süreç var!

Sultan Abdülmecit'in 1837'de serasker (Genelkurmay Başkanı) yaptığı Damat Sait Paşa bir gün apar topar huzura çıkıp padişaha dedi ki:

-“(Hariciye/Dışişleri Nazırı) Mustafa Reşit Paşa Cumhuriyeti ilan edecek, saltanatınız elden gidiyor. Daha ne duruyorsunuz?”

Bu endişe boşa değildi…

Dilimize “Cumhuriyet” sözcüğü edebiyat yoluyla girdi. Şinasi hayranı Mustafa Reşit Paşa için “Eya ahali-i fazlın Reis-i Cumhuru” (Ey erdemli insanların cumhur başkanı) diye yazdı. Ki Şinasi için Mustafa Reşit Paşa “medeniyet resulü” idi.

Osmanlı münevverleri Cumhuriyet konusunda karamsardı. Örneğin, Namık Kemal dedi ki:

-“Cumhuriyet içinde bulunduğumuz yüzyılda en çok beğenilen bir hükümet şekli haline gelmiştir. İslamlık başlangıcında bir cumhuriyetti, ne var ki bu rejim bizde uygulanamaz. Memleketimizde böyle bir düşünce kimsenin aklına zaten gelmez. Bizim kabul edeceğimiz devlet şekli Osmanlı hanedanı yönetiminde kurulacak ve teşrii kuvveti icra kuvvetinin elinden alacak bir meşruti düzendir…”

★★★

Yıl, 1870. Sürgündeki Ziya Paşa, Cenevre'de çıkardığı “Hürriyet” gazetesinde “Cumhuriyet İdaresi” üzerine yazdı:

– “Cumhuriyet yönetiminde padişah, sadrazam, imparator falan yoktur. Memleketin imparatoru, sadrazamı, padişahı memleket halkıdır. Cumhuriyet idaresinde milyonlarca halk, birkaç menfaatperest kişinin esiri değil, hukuk ve hürriyetini korumakta serbesttir. (…)  Cumhuriyet idaresinde bir millet meclisi olur.”

Ziya Paşa, cumhuriyetin şahsi hükümete üstünlüğünü açık biçimde tespit ettiği halde uygulaması hakkında yorum yapmadı!

Sürgündeki diğer münevver Ali Suavi, -kimi yazarlara göre- Cumhuriyet fikrini ilk ele alan kişiydi. O da Cumhuriyet ile ilgili düşüncelerini belirtmişse de bu fikir üzerinde fazla durmadı.

Bu tür arayışların üç temel sebebi vardı:

-Osmanlı Devleti'nin çöküş nedenleri nelerdir?

-Bu çöküş sürecini tersine çevirmenin yolları nelerdir?

-Bunun için gerekli reformlar nelerdir?

Osmanlı münevverlerinin “kurtuluş” için hemfikir olduğu İngiliz parlamentarizmine benzeyen meşrutiyet düzeniydi. Çünkü:

Osmanlı Devlet yapısı içerisinde her şey, hanedan, saltanat hilafet üçgenine dayanıyordu ve bunlara karşı çıkmak çok güçtü…

★★★

Karl Marks'ın “Cumhuriyet ilan edemezse Osmanlının yıkılışını durduramaz” dediği Mithat Paşa, bırakın Cumhuriyet ilanını, 1876 Anayasası hazırlığında zaaf gösterdi. İkinci Abdülhamit'in “meclisi feshetme, bakanlar kurulunu seçme ve dağıtma, istediği kişiyi sürgüne gönderme” gibi maddelerine boyun eğmesi hayatına sebep oldu.

Taif'te 1884'de boğularak öldürülen, özünde Osmanlı devletini eski şanlı günlerine döndürme projesi modernleşmesinin sembolüydü

Onlar, “baş öğretmen” Sadrazam Mustafa Reşit Paşa ile başlayan kuşaktı. Kimler yoktu ki; Sadık Rıfat Paşa, İbrahim Sârım Paşa, Ali Paşa, Fuat Paşa, Ahmet Vefik Paşa vd.

Yıldız Mahkemesinde yargılanan, Taif'te öldürülen Mustafa Reşit Paşa'dan itibaren başlayan Hürriyet/Batılılaşma mücadelesiydi…

Kazananlar yargıya müdahale eden Adliye Nazırı Cevdet Paşa gibi muhafazakâr bürokratlar, Ahmet Mithat Efendi gibi dönek münevverler idi.

Bu iki fikrin çatışması -darbeler, devrimler, ayaklanmalar, iç ve dış savaşlar ile- sürdü gitti.

Ta ki tarih sahnesine Atatürk çıkana kadar…

Ki, eski kuşaktan önemli farkı vardı. Yarına yazayım…

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları