Top
Soner Yalçın

Soner Yalçın

syalcin@sozcu.com.tr

20/10/2023

Psikolojik engeller

Ölümler acılar üzerine hamaset yapma kolaycılığı yerine, barışa gidecek çözüm yollarının aranmasına yardımcı olmak gerekir…

Ülkemizde sıklıkla yaşadıklarımızı Hamas-İsrail Savaşı'nda tekrarlıyoruz:

Öğrenmeden biliyoruz…

Sorgulamadan inanıyoruz…

Araştırmadan yargılıyoruz…

Sosyal çevremizin sürekli tekrarladığı/ empoze ettiği/ dayattığı kanaatleri mutlak doğru sanıyoruz. Tek olgunun bile yanlış olduğunu düşünmüyoruz.

Ki, tüm bunların farkına bile varmıyoruz!

Kendimizi son derece objektif-nesnel görüyoruz. Bizim gibi düşünmeyenleri taraflı, aldatılmış, önyargılı, akıldışı, yeterli bilgi sahibi olmamakla suçluyor, “öteki” ve “düşman” ilan ediyoruz.

Heyhat! Kimse kendinden kuşku duymuyor.

Çatışmaların, çözümsüzlüğün altında yatan en önemli nedenlerden biri akılcılığın da önüne geçen, barışa duvar ören bu sosyo-psikolojik durumdur. Doğru sandığına bağımlı olup karşı tarafı önyargılı sanmak!

Bu yazdıklarımı Filistin ve İsrail'de yapılan bir araştırma ile örneklendirelim:

★★★

Sosyal psikolog Prof. Lee David Ross (1942-2021) Stanford Üniversitesi'nde yıllarca politik psikoloji üzerine çalıştı. Mesela, uzun süren gruplar arası çatışmaların psikolojik sebeplerini araştırdı.

Barışın yoğun konuşulduğu 1990'lar ortasında Filistin ve İsrail'i kapsayan “uyuşmazlık çözümündeki psikolojik engeller” başlıklı deneysel çalışma yaptı:

-İsrailli deneklere, gerçekte İsrail önerisini Filistin'in çözüm önerisi diye sordu: Bu barış teklifini kabul eder misiniz? İsrailli deneklerin büyük çoğunluğu “hayır” yanıtını verdi!

-Filistinli deneklere, gerçekte Filistin önerisini İsrail'in çözüm önerisi diye sordu. Bu kez Filistinliler “hayır” yanıtını” verdi!

Her iki deney grubundaki çoğunluk, önerilen çözüm teklifinin içeriğiyle ilgilenmeden reddetti…

İsrailli deneklerin (aslında kendi önerileri olan) çözümü kabul etmemesinde salt “Filistin” adının geçmesi yeterli olmuştu. Tersi Filistinli denekler için de geçerliydi…

Her iki denek grubu salt önyargıyla ile hareket etmişti.

A. Einstein ne demişti:

-“Bir önyargıyı yok etmek, atomu parçalamaktan daha zordur.”

★★★

Önyargıyı parçalamak için önce hastalığı “teşhis” etmek gerekiyor.

Önyargılı olanların üç ilkesi var:

-Ben doğruyu bildiğimden oldukça eminim.

-Benim bildiklerimi bilen herkes aynı sonuca kesinlikle ulaşacaktır.

-Eğer benim bildiklerimi bilip benle aynı görüşte değillerse, onlar ya mantıksızdır ya da yeterince zeki değillerdir!

Sadece Filistin-İsrail sorunu değil önyargı virüsünün hızla yayılması. En son bizim seçim sürecinde de tanık olduk:

-Önemli olan neyin gerçek olduğu değil, neyin gerçek olarak algılandığıydı!

Kılıçdaroğlu kazanamaz” diyenlere, “her şeyi bilen” sosyal medyanın yapmadığı hakaret kalmadı.

Hakikatin ölümüne sebep olan bu tehlikeli durum; temelde toplumda tahribata yol açıyor, inatçı hasımlık-düşmanlık yaratıyor.

Görüyoruz: Her “mahalle” tartışmasız kendini haklı, karşısındakini haksız görüyor! Mesela:

Sadece kendi görüşündeki yazarlar-gazeteciler doğruyu yazıyordu, diğerleri kasıtlı çarpıtma peşindeydi!

Kutuplaşmaların, gerilimlerin sebepleri benzeri örnekler…

Grup içi aidiyetleri güçlendirmek-özdeşlik için yapılan tek boyutlu anlatılar bölünmeyi artırıyor, tarafları keskinleştiriyor, her türlü çözümlüğe yol açıyor.

Batı medyasında da kötü örneklerini görüyoruz. Kimi yayın organları “Müslümanların hepsi terörist” algısı yaratma peşinde!

Bizde de tersi geçerli, “Tüm Batı haçlı seferliği peşinde!”

Tek yönlü anlatılar, önyargılar, manipülasyonlar propagandanın payandası oluyor.

İşte… Barışmak için ilk yapılması gereken bu kısır döngüyle mücadele etmektir:

Barışa hizmet edecek tek olgu akılcı hareket edip önyargıları parçalamaktır.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları