Top
Soner Yalçın

Soner Yalçın

syalcin@sozcu.com.tr

17/10/2023

Savaşın başka “penceresi”

İnsan beyni ile siyasal davranışlar ilişkisi konusunda çalışmalar yapan ABD'li felsefeci Prof. George P. Lakoff, insanın politik tutumlarının köklerini araştırdı. Mesela:

-İnsan davranışları, her zaman rasyonel/akılcı sonuçlar neden doğurmuyor?

Bunun sebebi olarak, metafor/sembolik anlatımların (mecazın, iğretilemenin, kinayenin) kültüre-günlük yaşama hâkim olmasını gösterdi.

Örneğin, devlet, “baba” idi!

Dedi ki Lakoff:

-Descartes dönemine, yani 1600'lere gidince Aydınlanmanın; düşünceyi mantıklı, rasyonel ve bilinçli olarak kabul ettiğini görürüz. Bu artık demodedir. O zamandan beri öğrendik ki, düşüncelerimizin yüzde 98'i bilinçli değildir

-Siyasi karar alma süreçlerinde, duygularımızın tamamen dışarıda bıraktığımız akılcı bir çerçeve yoktur!

Politik taraftarlığımızda psikolojik birikimlerimiz, travmalarımız, hislerimiz gibi duygusal unsurlar öne çıkar…

Mesela: Büyük travmatik olaylara maruz kalan toplumların yas süreçleri akılcılığın önüne geçer. Örgütün yaptığı eyleme/ saldırıya akılcı yanıt aramak nafiledir. Hamas'ın İsrail saldırısı gibi…

Tek sebep budur, demiyorum kuşkusuz. Politik psikolojiyi göz ardı etmeyiniz, diyorum.

Şuraya gelmek istiyorum:

★★★

Günümüzde sıklıkla korku manipülasyonu ile toplumsal rıza imal ediliyor.

Bu imalat siyasal kutuplaşmaya sebep oluyor. İnsanlar tek taraflı anlatımlar üzerinden ön kabulle endişe merkezli duygusal bölünme yaşıyor:

“Biz” ve “Öteki”…

Ya da:

“Dost” ve “Düşman.”

Kimse tercihlerinin-seçiminin hatalı olabileceğini düşünmüyor.

-“Ama şu konuda AKP haklı” dediğiniz an dışlanırsınız mahallenizden…

-“Ama Hamas'ın saldırısı” dediğiniz an dışlanırsınız mahallenizden…

İşte bu politik psikolojiye sıkıştırıldık! Aklın değil duyguların esiriyiz.

Sizden beklenen şu:

-Mahallenizin “öteki” gördüğünü sen de şeytanlaştır!

Arkasından şu geliyor:

-Ortada masum kurban var ve insanlık dışı şeytana karşı şiddet kullanmak/intikam almak zorunludur.

Korkuyla, öfkeyle, kinle başkasını kötü şeytan olarak nitelemek öç duygusunu artırıyor, saldırganlığı kolaylaştırıyor. Ki bu meşruiyete olan inancı artırıyor: Biz haklıyız.

Kimse, insanlıktan çıkmayı konuşmuyor.

Kimse, kendi mahallesine/grubuna aykırı durmak istemiyor.

Herkes, şeytanlaştırdığını cezalandırmak-yok etmek istiyor. Böylece çatışmak/savaşmak dışında başka yol kalmıyor.

Peki:

Barış nasıl yapılacak?

★★★

ABD'deki birçok ünlü davada bilirkişilik ve CNN'den  ABC News'e kadar danışmanlık yapan psikiyatrist Michael Welner “kötülüğü” şöyle tanımlıyor:

-Duygusal travmaya neden olmak, acizleri hedefleyerek terörize etmek, yaşanan acıyı sürdürmek ve hepsinden memnuniyet elde etme niyeti!

İlginç bir tanım… Hitler/Naziler Almanya'da bunu yapmadı mı?

Bugün yok mu bu?

ABD'nin İran'a bakışı farklı mı? “Terörün destekçisi, kan ve istikrarsızlığın sebebi, demokrasi ve özgürlüğü düşmanı” vs. vs. Her iki ülkede birbirilerini “kötülüklerin kaynağı şeytan” diye tanımlıyor.

Toparlarsam:

Hamas-İsrail Savaşı üzerine başka bir “pencere” açmak için yazdım bunları:

Duygular kişiye, gruba ya da devlete ait olmak ve ona göre düşman ve dost tarafı belirlememize neden oluyor.

Karar vermede, görüş belirtmede aklı kullanıp “sürüye” karşı çıktığınızda dışlanıyorsunuz. Bu barışa engel oluyor…

Kuşkusuz her çatışma/savaş kendi bağlamında ele alınmalıdır. Ama bu değerlendirmeyi yaparken olayların psiko-kültürel boyutunu göz ardı etmeyiniz…

Yine bir alıntıyla noktalayalım:

Hayvanlardaki bireysel ve sosyal davranış şekilleri üzerine çalışmasıyla Nobel Ödülü kazanan Hollandalı bilim insanı Nikolaas Tinbergen diyor ki:

-İnsan, kavga eden binlerce tür arasında, kavgasını yıkıcılığa ulaştıran, kitle katliamcısı olan tek türdür…”

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları