Galatasaray şampiyonluğa giden yolda sondan bir önceki haftada oynadığı Malatyaspor maçını mükemmel bir futbolla kazandı.

Sarı-kırmızılılar evinde oynadığı her maçta olduğu gibi rakip kalede baskı kurarak karşılaşmaya başladı ve ilk dakikada Rodrigues'in çabukluğuyla geliştirdiği atakta Belhanda güzel bir vuruşla takımını rahatlattı.

Eğer maçın başında ya da ilk yarıda gol atamamış olsaydı bu baskı tersine  dönecekti. Hem tribünlerde hem de sahada stres başlayacaktı. Her zaman söylediğimiz gibi Rodrigues, bu sezon en iyi performans sergileyen oyuncuların başında geliyordu.

Şampiyonluğuna artık kesin gözle bakılan Galatasaray'ın en fazla katkı sağlayan oyuncusu oldu. Adeta Terim döneminin yıldızı. Tudor bu oyuncuyu oynatmazken Fatih Hoca farkını ortaya koyarak bu oyuncuyu kazanmayı bildi. Büyük hocaların farkı da budur.

Fatih Terim farkı

Terim hem yedek kulübesini organizasyonunun içinde tuttu hem de ciddi bir rekabet ortamı yarattı. Bu ortam bütün futbolcuların hocalarına güven duymasını sağladı. Hak edenin formayı giydiğini gören oyuncular da sadece futbol ile ilgilendiler. Takımda gruplaşmaların önüne geçildi, bu da sahaya iyi bir mücadele ve sonuç getirdi. Bu süreç tribünlere en çok taraftar getiren takım unvanını da beraberinde getirdi.

Bunu sağlayan da hocalarına ve takımına inanan kitleydi. Bu bütünlük sayesinde de görülen o ki, Galatasaray bu sezonun şampiyonu olmaya çok ama çok yakın. Dursun Özbek'in seçildiği günden bu yana yaptığı en iyi hamleydi desek abes kaçmaz. Sarı-kırmızılılar maçın genelinde teknik olarak üstün oynadı. Rakip birkaç kez kaleye gelmesine karşın Galatasaraylı defans oyuncuları bunları savuşturdu, Muslera'ya iş düşmedi. Hakem Bülent Yıldırım'ın sonuca direkt etki edebilecek bir hatası olmadı. Bazı kart yorumlarında hataları oldu.