Türk futbolu için yeni sezondan en büyük beklentim siyasetin baskısından kurtulmuş, tam bağımsız bir yapı.

Geçen sezonun kurbanları hakemlerdi. Performansları kötüydü. Ama asıl kötü olan, siyasetin elinde oyuncak olmuş Yusuf Namoğlu MHK'siydi.

Kariyerine yön veren siyaset olunca hakemler siyasete yakın takımların maçlarında üzerlerinde büyük baskı hissediyor. “Ya hata yaparsam” korkusu hakemlerin kötü ve tepki çeken yönetimini ortaya çıkarıyor.

TFFHGD Başkanı Abdurrahman Arıcı, haklarını korumakla görevli olduğu hakemlere genel seçimlerde mesaj atarak mensubu olduğu partiye oy istiyor.

Çünkü onun oradaki varlık sebebi liyakat değil siyaset. Türk sporunun bütün paydaşları siyasetin baskısı altında. Kirli siyaset düzeninin mimarları ve uygulayıcıları ile Türk sporunun adaletsiz düzeninin aktörleri aynı.

Benim sözüm sporu ahlaklı şekilde seven siyasetçilere değil. Sporu ve siyaseti şahsi rantına oyuncak edenleredir.

‘VAR’ ÇARE DEĞİL

Geçen sezonun kalitesizliğini hakemlere yükleyerek kurtardık. Bu sezon yeni bir kurban buluruz.

Konuşanları susturmak için ya linç eder ya da baskı uygularız. Gazetecilik etiğini siyasetin tetikçiliğine kurban edenlerin spor medyasında da aktif olması Türk sporunun en büyük kanseridir.

Hakkı yenen hakemlerin, sporcuların, teknik adamların hatta doğruları yazıyor ve konuşuyor diye ya işsiz bırakılan ya da cezaevlerine atılan gazetecilerin de vebali siyasetin ve kraldan çok kralcıların boynunadır.

Sonra çıkıp ‘VAR' gelecek dertler bitecek diyerek umut dağıtırız.