Top
08/10/2023

Amerika!, Amerika!

Celal İnce, 1922'de Adana'da doğdu. Çocukluğundan beri caza ilgi duydu. 11 yaşında müzik öğretmenliği okuluna başladı. Mezun olduktan sonra öğretmenlik yaptı. 1941'de Ankara Radyosu'nda konser vermeye başladı.

1945'te artık gazinolarda sahne alıyordu. Tango şarkıları çok beğeniliyordu. İnce sesli ve yakışıklıydı. 1950'de İstanbul'a yerleşip ilk plağını çıkardı.ABD'ye giderek ‘Amerika'nın Sesi' radyosunda şarkı söylemeye başladı. ‘Amerika, Amerika' tango şarkısı çok beğenildi. Bu arada konservatuara devam etti. Radyolarda sabah programları sundu. Otel müdürlüğü yaptı. İki defa Türkiye'ye döndü ama eşinin de isteğiyle Şikago'ya yerleşmeye karar verdi. Şarap üretmeye başladı ama müziğe de devam etti. Folk müziğimizin ve alaturkamızın dans müziği biçimine sokulmasına büyük katkısı oldu.

İnce, her seçimde oy kullanmak için Şikago konsolosluğuna gidiyor. Başkonsolos Umut Acar da İnce ile özel olarak ilgileniyor.

Celal İnce, hem Amerika'yı hem de vatanı Türkiye'yi o kadar çok sevdi ki, ‘Amerika, Amerika' şarkısı radyo dönemlerinde her iki ülkede bol bol çalındı.

Amerika!, Amerika!,

Türkler dünya durdukça,

Beraberdir seninle hürriyet savaşında,

Bu bir dostluk şarkısıdır, kardeşliğin yankısıdır.

Kore'de olduk kan kardeşi,

Sönmez bu dostluğun ateşi,

Azmimiz hür yaşamak, dünyada sulhu sağlamak

Dalgalanır hep bu uğurda,

İstiklal aşkı ruhumuzda,

Senin New York'un, yükselir göklere,

benim İstanbul'um destandır dillere,

Ankara ile Washington

İzmirim ile San Francisco benzer derler birbirlerine,

Doyulmaz güzelliklerine…. Amerika, Amerika

 1953, İnce'nin ABD'ye gittiği ve Türk-Amerikan dostluğunun zirvede olduğu bir yıldı.

Kore Savaşı yeni bitmişti, Türk tugayının Kunuri Muharebeleri'nde Amerikan 8'inci Ordusu'nu kurtarması manşetlerdeydi. Amerikalı gaziler, Türklerin kahramanlıklarını anlatıyorlardı.

Dile kolay 70 yıl geçti, İnce bugün 103 yaşında. Şarkısının yazıldığı dönemden bu yana ise köprünün altından çok sular aktı. 1974 askeri ambargosu, 1992'de yapılan tatbikatta Amerikan uçak gemisinden atılan bir füzenin Muavenet muhribini vurarak 6 askerimizi şehit etmesi, 2003'deki çuval krizi ve son olarak Suriye'nin kuzeyinde Türk SİHA'sının düşürülmesi…

Türk-Amerikan dostluğu iyi başladı. Ne yanlış gitti?

1950'lerin başındaki balayı dışında ABD-Türk ittifakı her zaman sorunlu oldu.

Yunanistan ve Kıbrıs bu sorunların çoğunun kaynağıydı.

1974'te Türkiye, Kıbrıslı Türkleri korumak için ABD tarafından sağlanan silahları kullanarak birlikler gönderdiğinde; Kongre, Türkiye'ye yaptığı askeri bağışlara ve silah satışlarına ambargo koydu. Bu, Türk ordusunun operasyonel hazırlığına ciddi bir darbe indirdi.

Türkiye ise NATO işlevi dışındaki ABD savunma ve istihbarat tesislerini kapattı.

ABD'ye duyulan kızgınlık, güven kaybı oluşturdu. Bu olay Türkiye'yi silah ithalatı kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve yerli silah sanayinin geliştirilmesine odaklandırdı.

Türkiye ile Amerika'nın fikir ayrılığına düştüğü konular giderek çok daha fazla ve karmaşık hale geldi.

2003'te ABD'nin Irak'ın işgalinde Türkiye'yi ikinci cephe olarak kullanmak istemesi, TBMM'nin ise buna izin vermemesi Washington açısından önemli bir kırılma noktasıydı. Irak işgali ile Türk halkında ABD için “asla güvenilmez işgalci ve bölücü dış güç” algısı oluşturdu. Süleymaniye'de Türk askerlerinin başına çuval geçirilmesi, FETÖ elebaşı Gülen'in ABD'de oluşu, Kongre'nin sözde Ermeni soykırımını sürekli siyasi silah olarak kullanması, son olarak Suriye'de YPG ile müttefiklik yapması, Türk kamuoyunun ABD'ye bakışını kötüleştirdi.

ABD, bugün hâlâ Türkiye'deki olumsuz algının daha demokratik liderlerin yönetime gelmesiyle stratejik ortaklıkların karşılıklı gelişeğini umuyor.

Kendi ulusal güvenliğini herşeyden üstün tutan ABD'nin Ortadoğu'daki sorunları için, Türkiye'nin coğrafi konumunudan faydalanmaya çalıştığını her zaman görüyoruz. Bu durum gelecekte de değişmeyecek. ABD, Türkiye ve İncirlik üssünün kendisi için çok değerli olduğunun bilincinde.

Ayrıca bölgesinin en güçlü ülkesi Türkiye'nin ekonomik büyümesinin devam etmesinin önümüzdeki yıllarda bölgesel güvenlikte önemli bir rol oynayacağına inanıyor.

Türkiye'nin ekonomik, siyasi ve kültürel kanalları genişledikçe, ABD açısından önem taşıyan Irak, İran, Afganistan ve İsrail-Filistin gibi küresel konularda bölgesel nüfuzu hiç tartışmasız arttı.

Üstelik bölgesel bir enerji taşıma merkezi olan Türkiye, dünya enerji piyasalarının güvenliği açısından da önemli. Bu, hem ABD'nin hem de Türkiye'nin savunma işbirliği açısından karşılıklı fayda ve kaldıraç hesaplamalarını etkiliyor.

Bu aşamada, Biden yönetimi Kongre'de Türkiye'ye yönelik endişeleri giderip, başta F-16'ların satışını onaylatmalı ve YPG ile ilişkisini gözden geçirmeli, Ankara ise ‘Ey Amerika' gibi retorik sloganlar yerine sağduyuya kulak vermelidir.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları