Top
Özlem Gürses

Özlem Gürses

iletisim@ozlemgurses.com

07/04/2017

Sandıktaki en büyük tehlike : Öğrenilmiş Çaresizlik !

Bugün yazımı iki önemli açıklamaya ayırıyorum.

Sandığa 9 gün kala hala laik, modern mahallede “ne yaparsak yapalım, oy bile versek sonuç değişmeyecek” psikolojisinde olan seçmen var.

Bir türlü anlamıyorlar, bu referandumun sonucunu yani Türkiye'nin kaderini bu “küçük bir grubun ümitsizlik psikolojisi” belirleyecek !

Buna izin veremeyiz.

Gerekirse tek tek, herkesi ikna edip oyunu kullanmaya göndermek zorundayız.

Bu seçimin “geri dönüşü” yok.

“Oy verseydik iyiydi” pişmanlığı yok.

Bu sandık hepimizin torunlarının nasıl bir ülkede yaşayacağını belirleyecek.

Sandığa gidin !

Ve şimdi şu iki açıklamayı okuyun lütfen; ilki Gezici Araştırma sahibi Murat Gezici'nin dün kendi sosyal medya hesabından da duyurduğu uyarılar. Gazete Duvar'a verdiği röportajda diyor ki Murat Gezici :

“16 Nisan'da yüzde 17-18 oranında seçmenin sandığa gitmeyeceği görülüyor. Kimdir bunlar? Yüzde 75'i “Hayır”cı ! Sandığa gitmeyecek olanların yüzde 55.6'sı “sandığa gitsem de sonuç değişmeyecek”, “bir oyla bu iktidarın gücü kırılamaz” diyor.

Kararsızların yüzde 69.2'si sandıktan “Evet” çıkacağına inanıyor. Çünkü insanlar gündelik hayatın her yerinde “Evet” propagandası görüyor. Sayın Erdoğan'ın “Hayır” çadırına bile girmesi bir güç gösterisi. Erdoğan bir güven gösterisi yapıyor böylece.

Bu gösteri, öğrenilmiş çaresizlik içindeki sandığa gitmeyecek olan seçmen üzerinde etkili olabilir.

Öğrenilmiş çaresizlik kişilerin çok sayıda başarısızlıklar yaşayarak, olayların kendi kontrolünde olmadığını, o konuda bir daha asla başarıya ulaşamayacağını düşünüp tekrar deneme cesaretini kaybetmesidir.

Oysa bu çaresizlik duygusundan çıkıp sandığa gitse, onların zaten yüzde 75'i “Hayır” diyecek.”

Bugün değilse, ne zaman umutlu olacaksınız ki ?

İkinci açıklama ise Mülkiye'nin İnsan Hakları Hukuku hocası Kerem Altıparmak'ın mülkiyehaber.com sitesinde çıkan şu yazısı :

“Parlamentoda 4 parti var. Milletvekili sayısıyla en büyük ve en küçüğü zaten evet diyor. İkinci büyük muhalefet partisinin eş başkanları ve sözcüleri dahil 13 vekili ve binlerce üyesi tutuklu. Bu partinin kardeş partisi tarafından yönetilen tüm belediyelere el koyulmuş, belediye eş başkanları dahil binlerce üyesi tutuklu.

Ana muhalefet partisi, taktik olarak olabilir, hiç şatafatlı bir kampanya yürütmüyor. Tüm panolar evetlerle dolu. OHAL bahanesiyle muhalif medya tamamen susturulmuş, kapatılan televizyon, radyo ve gazetelerin yanında binlerce gazeteci işsiz kalmış, 150 gazeteci hapiste.

Atilla Taş ve Murat Aksoy örneğinde olduğu gibi, hapisten çıkanı daha çıkamadan tekrar alıyorlar. O da yetmiyor, tahliye kararı veren hakimleri de açığa alıyorlar.

Hayır diyeceğini söyleyen gazeteciyi direkt işten atıyorlar. Cumhurbaşkanı ve Başbakanın açılış adı altındaki mitingleri aynı anda 15-20 kanalda yayımlanıyor.

Ve buna rağmen iktidar partisi yüzde 50'yi garantileyebilmiş değil. O kadar garantileyebilmiş değil ki anket yayımlanması bile yasak. Ve siz buna rağmen umutsuz olduğunuz için sandığa gitmeyeceksiniz, öyle mi ?

Dünyanın en adaletsiz seçim kampanyası bile bu toplumun yarısını ikna edememişken umutlu olmayacaksanız, ne zaman umutlu olacaksınız ki ?

Canım Kızım;

“Sen başına gelenler değilsin. Sen, karar verip seçtiklerinsin… “

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp