Top
08/05/2016

Prin­ce ve Tar­kan

8

Tar­kan ve Prin­ce bir dö­nem ben­zer saç mo­de­li­ni de kul­lan­dı­lar.

Ge­çen haf­ta yağ­mur­lu bir ha­va­nın al­tın­da, yor­gun ar­gın eve doğ­ru bi­sik­let­le iler­ler­ken U Stre­et üze­rin­de­ki bir ye­me-iç­me ye­rin­de ası­lı bir pos­te­ri gör­düm. Sa­ni­ye­nin bin­de bi­ri de­ni­le­bi­le­cek kı­sa bir an­da, hat­ta bel­ki de tam bir sa­ni­ye­li­ği­ne “A­a ga­li­ba D.C.'ye kon­se­re ge­li­yor, ke­sin ka­çır­ma­ya­yı­m” di­ye ak­lım­dan geç­ti.
Bah­set­ti­ğim ki­şi Prin­ce'ti ve ta­bi­i ki anın­da ar­tık ya­şa­ma­dı­ğı­nı fark et­tim.
Ar­dın­dan bir ar­ka­da­şım “P­rin­ce'i yaş­lan­mış ola­rak dü­şü­ne­mi­yo­ru­m” de­di. Bir-iki se­ne ön­ce 19 ya­şın­da genç bir mü­zis­yen­ken çek­tir­di­ği fo­toğ­raf­lar or­ta­ya çık­mış­tı. Ya­şa­mı­nın son yıl­la­rın­dan he­men he­men hiç far­kı yok­tu.
Ölüm­süz­lü­ğün dün­ya üze­rin­de­ki sim­ge­siy­di Prin­ce. Ve bel­ki de tam da bu yüz­den pos­te­ri­ni gö­rün­ce onun hâ­lâ ya­şa­dı­ğı­nı dü­şün­düm.
Bi­ri­nin ölüm­süz ol­ma­sı için dev­rim­ci ol­ma­sı ön ko­şul.

Tar­kan ve Prin­ce bir dö­nem ben­zer saç mo­de­li­ni de kul­lan­dı­lar.

Tar­kan ve Prin­ce bir dö­nem ben­zer saç mo­de­li­ni de kul­lan­dı­lar.

Prin­ce sta­r'­la­rın ima­jıy­la il­gi­li kli­şe ve ka­lıp­la­rı to­puk­lu ayak­ka­bı­la­rı, ri­mel­le­ri ve mor ren­gi­ne ba­ğım­lı­lı­ğıy­la sars­tı. İlk kez Prin­ce'i gö­ren her­kes kuş­ku­suz onun cin­sel kim­li­ği­ni me­rak et­miş­tir. Sı­ra­dan bi­ri­ne ben­ze­mi­yor­du so­nuç­ta. Ka­dın kı­ya­fet­le­ri gi­yi­yor ama as­la ka­dın­sı dur­mu­yor­du. Yü­zü­ne mak­yaj ya­pı­yor, saç­la­rıy­la oy­nu­yor ama bun­la­ra ila­ve­ten gö­ğüs kıl­la­rı­nı ser­gi­li­yor ya da mut­la­ka bı­yık bı­ra­kı­yor­du. İn­ce­cik vü­cu­duyla çı­rıl­çıp­lak al­büm ka­pak­la­rı­na tüy­ler için­de poz ver­mek­ten çe­kin­mi­yor, ama ken­di ha­ya­tın­da dur­mak­sı­zın bir­bi­rin­den ün­lü ka­dın­lar­la gö­rün­tü­le­ni­yor­du. Kim Ba­sin­ge­r'­dan Nao­mi Camp­bel­l'­a, She­ena Eas­to­n'­dan Va­nit­y'­e ka­dar dö­ne­min en gü­zel, en sek­si ka­dın­la­rıy­la bir­bi­ri ar­dı­na aşk ya­şı­yor­du.
Ön­ce­ki gün bir uçak yol­cu­lu­ğun­da To­ure'­nin Prin­ce hak­kın­da yaz­dı­ğı “I Wo­uld Di­e 4 U” ki­ta­bı­nı oku­dum. Prin­ce'in ka­dın­lar­la iliş­ki­si­ne de de­ği­ni­yor: Cin­sel bir iliş­ki­den­se ka­dın­la­rı yı­ka­ma­yı, iz­le­me­yi, el üs­tün­de tut­ma­yı se­vi­yor­muş. Bir kız ar­ka­da­şı ken­di­si­ne en iyi dav­ra­nan er­ke­ğin Prin­ce ol­du­ğu­nu, onun ta­ra­fın­dan sa­at­ler­ce yı­kan­ma­yı unu­ta­ma­dı­ğı­nı söy­lü­yor.
As­lın­da yap­tı­ğı kim­lik­le oy­na­mak, ka­fa ka­rış­tır­mak­tı. “Purp­le Rai­n” fil­mi er­kek cin­sel­li­ği­ne sa­yı­sız gön­der­me içe­ri­yor­du, ama kos­tüm­le­riy­le tam ola­rak ik­na et­mi­yor, il­la­ki ka­fa­mız­da bi­linç­li ola­rak bir so­ru işa­re­ti bı­ra­kı­yor­du. Hiç­bir şe­yin gö­rün­dü­ğü gi­bi ol­ma­dı­ğı­nı gös­ter­mek, gö­rü­ne­ne ik­na ol­ma­mız için.
Prin­ce'in ölü­mü­nü ta­kip eden gün­ler­de Tar­ka­n'­ın ev­li­lik ha­be­ri gel­di. “Kıl Ol­dum Abi”­den son­ra ken­di­ni ye­ni­le­ye­rek hiç kim­se­nin elin­den ala­ma­dı­ğı pops­tar­lık tah­tı­na otu­ran Tar­ka­n'­ın yol­cu­lu­ğun­da da cin­sel­lik ve cin­sel kim­lik önem­li bir yer tu­tu­yor. Er­kek ar­ka­da­şıy­la yap­tı­ğı ro­man­tik ta­til­den sız­dı­rı­lan fo­toğ­raf­la­rı­na rağ­men Tar­kan ka­mu­oyu gö­zün­de çe­şit­li ka­dın ar­ka­daş­la­rıy­la sık sık gö­rün­dü. So­nun­da bu hal­ka, Ze­ki Mü­re­n'­in bin ta­ne ka­dın­la bir­lik­te ol­ma­sı­nı an­dı­ran bir şe­kil­de ev­li­lik­le so­nuç­lan­dı.
Tar­kan, 90'lar­da gö­be­ği­ni (ha­fif gö­bek­liy­di evet) açık­ta bı­ra­kan Şi­le be­zi kı­ya­fet­ler­le bir er­ke­ğin ağ­zın­dan duy­ma­ya o gü­ne dek pek alı­şık ol­ma­dı­ğı­mız “Şı­kı­dım, şı­kı­dı­m” ifa­de­le­riy­le ne er­ke­ğe ne ka­dı­na tam ait olan dans ha­re­ket­le­riy­le or­ta­lı­ğı si­lip sü­pü­rü­yor­du. Göz mak­ya­jı, de­ği­şen saç mo­del­le­riy­le cin­sel kim­li­ği­nin sı­nır­la­rı­nı zor­la­yan (ve hat­ta yok eden) Ze­ki Mü­ren ve Bü­lent Er­so­y'­a kı­yas­la araf­ta kal­ma­yı, ken­di­si­ni muğ­lak­ta bı­rak­ma­yı ter­cih edi­yor­du.
Şar­kı­la­rı­nın da cin­si­ye­ti yok­tu, onun ağ­zın­dan çı­kan bir şar­kı ay­nen Si­bel Ca­n'­a uyar­la­na­bi­li­yor­du me­se­la, hem de hiç sı­rıt­ma­dan. Bü­tün bu sü­reç­te New Yor­k'­ta Ze­ki Do­ğu­lu ve Ri­fat Öz­be­k'­le ge­zip ken­di­si­ni keş­fe­di­yor­du.
Ama bel­ki bu­ra­sı Tür­ki­ye ol­du­ğun­dan, Tar­kan da so­nuç­ta Tür­ki­ye taş­ra­sın­dan çık­tı­ğın­dan baş­lat­tı­ğı dev­ri­min so­nu­nu ge­ti­re­me­di. Hat­ta sız­dı­rı­lan fo­toğ­raf­lar­la da­ha çok da­ha ile­ri­ye gö­tü­re­bi­le­ce­ği bu cin­sel kim­lik oyu­nu ani­den son­lan­dı. Son­ra sa­de­ce mü­zi­kal an­lam­da de­ğil, her ba­kı­mın­dan ala­tur­ka bir Tar­kan or­ta­ya çık­tı ve tam da o sı­ra­da so­fis­ti­ke ol­ma­yı bı­ra­kıp sı­ra­dan­laş­ma­ya, ken­di­si­ni tam an­la­mıy­la va­ro­şa tes­lim et­me­ye baş­la­dı.
Be­nim Tar­kan din­le­me­yi bı­rak­mam aşı­rı seks ka­ta­rak söy­le­di­ği “Yan­dı­m” şar­kı­sın­da tüm ça­ba­la­rı­na rağ­men bir tür­lü “Ba­na ye­ni­den şar­kı­lar söy­le­ten ka­dı­n” di­ze­si­ne ik­na ede­me­me­siy­di. Bu ter­cih po­li­tik bir tes­li­mi­ye­tin de işa­re­tiy­di.
İlk aş­kı­nın bir er­kek ol­du­ğu­nu iti­raf ede­rek aşı­rı mas­kü­len hip-hop kül­tü­rün­de ge­rek­li bir sar­sın­tı ya­ra­tan Frank Oce­an, ölü­mü­nün ar­dın­dan Prin­ce hak­kın­da yaz­dı­ğı ya­zı­da “Be­nim ken­di­mi cin­sel ola­rak ta­nım­la­ma­ma da yar­dım­cı ol­du­” di­yor.
Tar­kan ise baş­ka er­kek­ler için ye­ni­den şar­kı söy­le­yen er­kek­le­rin ne önü­nü aç­tı, ne on­la­rı bağ­rı­na bas­tı. Ci­na­yet­le­re, ölüm­le­re, taş­ra­nın bas­kı­sı­na, ken­di evin­den kaç­mak zo­run­da ka­lan­la­ra yö­ne­lik bir tep­ki­si, çı­kı­şı da ol­ma­dı. Ola­bi­lir­di hal­bu­ki, ol­ma­sı ge­re­kir­di. Bu ül­ke­nin gör­dü­ğü en bü­yük dev­rim­ci­le­re adı­nı yaz­dı­ra­bi­lir­di.
O im­za­yı hiç at­ma­ya­cak­tı; o yaz ta­ti­li­ni unut­tur­ma­ya ça­lış­ma­ya­cak­tı.

“Ma­vi En Sı­cak Renk­ti­r” ya­kın ta­rih­ten lez­bi­yen aş­kı an­la­tan bir film.

“Ma­vi En Sı­cak Renk­ti­r” ya­kın ta­rih­ten lez­bi­yen aş­kı an­la­tan bir film.

İki İs­lam­cı yaz­dı

Lez­bi­yen­lik me­ra­kı

FE­TÖ'cü ol­du­ğu söy­le­nen bir hu­kuk pro­fe­sö­rü­nün öğ­ren­ci­le­ri­ne sor­du­ğu sı­nav so­ru­su­nu ha­tır­lı­yor mu­su­nuz? İki ka­dın olan (isim­le­re dik­kat) Az­gı­ne ve Saf­sa­la­ke'nin ec­za­ne­de baş­la­yan aş­kı­nı hu­kuk sı­na­vın­da öy­le bir for­mü­le et­miş ki, ade­ta ken­di cin­sel fan­te­zi­le­ri­ni ak­tar­mış. İçin­de dil­do'da tu­tun da her tür­lü por­nog­ra­fik de­ta­ya ka­dar yok yok… Gü­ya öğ­ren­ci­le­ri her tür­lü se­nar­yo­ya ha­zır ol­ma­lıy­mış… AB­D'­de ba­zı hu­kuk öğ­ren­ci­le­ri­ne sor­dum, al­dı­ğım ce­vap “Bu an­cak bi­ri­nin cin­sel fan­te­zi­si olur, sı­nav so­ru­su de­ği­l” ol­du. Bu­gün­ler­de Pe­li­kan Dos­ya­sı'nı ya­zı­dı­ğı söy­le­nen Sü­heyb Öğüt di­ye bi­ri var. Ken­di­si Hi­lal Kap­la­n'­ın eşi ol­ma­nın öte­sin­de adı­nı Ak­tü­el'­e yaz­dı­ğı Kürt­ler ve butch lez­bi­yen­lik ko­nu­lu ya­zı­sıy­la du­yur­du. Lez­bi­yen­lik ko­nu­sun­da bu ka­dar ay­rın­tı­lı bir ma­ke­le­ye baş­ka hiç­bir yer­de rast­la­ma­mış­tım. Bel­li ki özel il­gi ala­nı, hat­ta had­din­den faz­la me­rak­lı ol­du­ğu da bel­li. İs­lam­cı Ma­hal­le'den bir bil­ge ağa­bey ol­sa da bi­ze sık sık lez­bi­yen­li­ğin ne­den gün­de­me gel­di­ği­ni, ne­den ör­nek­le­rin bu­ra­ya bağ­lan­dı­ğı­nı açık­la­sa… Ne­den İs­lam­cı­lar için ma­vi en sı­cak renk aca­ba?
Yok mu İs­lam­cı bir Fre­ud?

Kan­ye West ve ye­ni göz­le­ri.

Kan­ye West ve ye­ni göz­le­ri.

O göz­le­rin sır­rı

So­nu Bru­ce gi­bi mi ola­cak

Met­ro­li­tan Mü­ze­si'n­de her yıl An­na Win­to­ur'­un ev sa­hip­li­ğin­de dü­zen­le­nen kos­tüm ga­la­sın­da en çok be­ğe­ni­len çift Kan­ye West ve Kim Kar­das­hi­an ol­du. Bal­ma­in kı­ya­fet­le­riy­le ge­le­cek te­ma­sı­na ken­di­le­rin­ce yo­rum kat­tı­lar. Bal­ma­in'­in ta­sa­rım­cı­sı Oli­vi­er Ro­us­te­ing, es­ki bir je­an ce­ke­ti iş­le­me­ler­le do­na­ta­rak Kan­ye Wes­t'­e ha­zır­la­mış. Wes­t'­in ge­le­cek yo­ru­mu­nun en çar­pı­cı kıs­mıy­sa ce­ket de­ğil, renk­li lens­le­riy­di kuş­ku­suz. Fo­toğ­raf­la­ra kaç gün­dür dik­kat­li bir şe­kil­de ba­kı­yo­rum, Wes­t'­in ge­le­ce­ğin­de er­kek ener­ji­si yok ol­muş gi­bi ge­li­yor. San­ki de­ği­şim sa­de­ce göz­ler de­ğil, bir par­ça su­ra­tı­na do­kun­durt­muş gi­bi de ge­li­yor. Bel­ki de su­ra­tı­na yap­tı­ğı aşı­rı mak­ya­jın et­ki­si­dir. Kar­das­hi­an'­la­rın er­kek ener­ji­si­ni yok eden bir klan ol­du­ğu söy­le­nir­di Bru­ce Jen­ner eşin­den ay­rı­lıp Ca­itlyn Jen­ner ola­rak ken­di­ni ye­ni­den icat et­tik­ten son­ra. Kan­ye Wes­t'­in ay­nı yo­lun yol­cu­su olup ol­ma­dı­ğı­nı bil­mi­yo­rum, ama Met Ga­la'da­ki ha­li içi­ne gir­di­ği ai­le­nin er­kek­ler üze­rin­de­ki et­ki­si hak­kın­da epey bil­gi­len­di­ri­ciy­di.

Da­vu­toğ­lu'n­dan son­ra Ser­pil Çe­vik­can ne ya­pa­cak?

Da­vu­toğ­lu'n­dan son­ra Ser­pil Çe­vik­can ne ya­pa­cak?

Kim ka­lı­cı kim gi­di­ci

Med­ya­da tas­fi­ye

Ho­ca'cı­lar: İl­ginç bir mu­ha­lif ba­sın dö­ne­mi bi­zi bek­li­yor. Yan­lış ata oy­na­ma­yı bir ge­le­nek ha­li­ne ge­tir­miş Hür­ri­yet baş­ta ol­mak üze­re, bir dö­nem Er­do­ğa­n'­ın ya­nın­da olan ama son­ra kul­la­nı­lıp atı­lan­lar iti­ra­zın güç­lü se­si ola­cak. Baş­ta Ab­dül­ka­dir Sel­vi, ar­dın­dan Mus­ta­fa Ka­ra­ali­oğ­lu ve eki­bi saf­la­rı­nı Ho­ca'-dan ya­na seç­miş­ler­di. Şim­di Ho­ca yok, Re­is ise ken­di­si­ne iha­net ede­ni ge­ri ka­bul et­mi­yor. Mu­ha­le­fet cep­he­si hiç bu ka­dar ha­re­ket­li ol­ma­mış­tı.
Mil­li­yet ga­ze­te­si: Far­kın­da mı­sı­nız, ga­ze­te­nin An­ka­ra tem­sil­ci­si Ser­pil Çe­vik­can ve Ab­dül­ka­dir Sel­vi ne za­man­dır piş­ti olu­yor. Sa­de­ce ay­nı ko­nu­yu yaz­ma­la­rın­dan bah­set­mi­yo­rum, ba­zen bi­re ­bir ay­nı ifa­de­le­ri, ke­li­me­le­ri kul­la­nı­yor­lar. Ya­ni bir üst akıl on­la­ra dik­te edi­yor, bu üst ak­lın Ho­ca'nın çev­re­sin­den ol­du­ğu da or­ta­da. Şim­di o üst akıl yok, Mil­li­yet acil Re­is'­çi ara­yı­şın­da. Ver­da in, Ce­ren out: Hos­tes­lik ya da au­pa­ir'­lik gi­bi da­ha ba­şa­rı­lı ola­cak­la­rı alan­lar­da ça­lış­mak ye­ri­ne ga­ze­te­ci­li­ği ter­cih eden genç kız­lar­dan Ver­da Özer ka­zan­dı, Ho­ca'-ya ve AB ru­hu­na oy­na­yan Ce­ren Ke­nar fe­na hal­de kay­bet­ti. Ver­da Öze­r'­in An­ka­ra'da­ki bir bi­le­n'­i Fe­ri­dun Niğ­de­li­oğ­lu'y­du. Ce­ren Ke­na­r'­ın ise Yıl­dı­ray Oğu­r'­dan al­dı­ğı akıl bu­ra­ya ka­dar iş­te. Üs­te­lik, şu ka­os­ta ağa­be­yi Ce­ma­at sa­fı­nı se­çen Yıl­dı­ray Oğur bi­le güm­bür­tü­ye gi­de­bi­lir.
The Bar­las Fa­mily: Yan­daş­lık ko­nu­sun­da her­ke­sin bu ai­le­den uz­man­lık der­si al­ma­sı ge­re­ki­yor. Uzun va­de­li bir stra­te­ji önem­li de­ğil, ama Bar­las­lar kı­sa va­de­de ki­min ka­za­ca­ğı­nı bir kez da­ha yan­la­rın­da saf tu­ta­rak bel­li et­ti­ler. Ba­ba Meh­met Bar­las en azın­dan es­te­tik bir bil­giç­lik­le ik­ti­dar­la­rın ya­nın­da yer alı­yor­du; oğul bi­raz an­ne­ye çek­miş, ne es­te­tik ne bil­gi ge­rek­li. Ama Re­is'­ten ya­na saf tut­tu­lar ve şim­di­lik ka­zan­dı­lar.

İletişim: Bana Twitter, Facebook ve Instagram'dan ulaşabilirsiniz: @orayegin.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp