Top
13/06/2023

Maaş artışları olacak olmasına da…

Sürekli aynı döngüyü yaşıyoruz.

Ülkeye giren döviz (ihracat, turizm, yatırım vs.) ülkeden çıkan dövize (ithalat vs.) yetmiyor. Yani cari açık veriyoruz. Bu yetmezmiş gibi belirsizliğin arttığı dönemlerde bir de vatandaşların tasarruflarını dövize çevirme isteği artıyor.

Döviz piyasasına satılmak için gelen döviz, piyasadan döviz almak isteyenlerin talebini karşılamıyor.

Böyle olunca da Türk Lirası değer kaybediyor.

Eğer bu değer kaybı hızlı olursa çok kısa bir süre içerisinde ülke içerisindeki fiyatların da yükselmesine neden oluyor. Sonuç enflasyon!

Enflasyon alım gücünü düşürüyor. Fiyatlar dinamik, yani kurdaki artışa hızla adapte oluyor. Ancak ücretler görece durağan.

Asgari ücret, memur maaşı, emekli maaşı vs. yılda en iyi ihtimalle iki kez artıyor. Enflasyon yüksek seyrettiği sürece her gün alım gücü düşen
vatandaş, yılda ancak iki kez düzeltme yaşayabiliyor. Düzeltmenin hemen ertesi günü de kaybetmeye devam ediyor.

Üreticinin döviz kurunun artmasından kaynaklanan TL cinsinden maliyet artışına daha az da olsa bir de ücretlerdeki artış ekleniyor.

Böyle bir kısır döngü!

***

Kalıcı çözüm gördüğünüz gibi ülkenin ihracat ve ithalat dengesinin sağlanabilmesi. Bu ise kolay değil. Çözümü söylemesi dile kolay ama yapması zor! Rekabetçi, teknolojiyi kullanan, dünyada talebi olan ve rekabetçi ürünler üretmek.

Ülkenin büyüklüğünü dikkate aldığımızda bu ürünlerin arasında domates de olabilir, bilgisayar çipi de! Ancak dediğim gibi rekabetçi olması lazım.

Hem ülke içerisindeki talebe yetişmesi lazım, hem de dışarıdan döviz getirecek kadar rekabetçi ve talep edilebilir olmalı.

Bu şart için yapılması gereken çok şey var. Ülkenin hukuk sistemi, demokrasisi, eğitimi yani tüm sistemi bu yüzden önemli. Ancak böyle bir ortamda özgürlükçü ve yaratıcı bir emek yapısı mümkün. O zaman dünyayla rekabet edebilecek yenilikçi ve rekabetçi ürünler üretmek, dış ticaretimizi dengeye getirmek mümkün.

Nitekim 1980 yılından bu yana tüm ekonomi yönetimleri bu amacı önemsediler. Çünkü ihracatı ithalatla dengede bir hale getirip kalıcı bir şekilde cari açığı dengeye getirdiğinizde ülke ekonomisinde sürekli nükseden bir hastalığı tedavi etmiş oluyorsunuz.

Hani 2021 yılında bize anlattıkları “Türkiye Ekonomi Modeli'nin amacı” da buydu.

Gördük ki amacın iyi olması yetmiyor. Araçların da amaca hizmet etmesi gerekiyor.

İki yıllık bir uygulama gösterdi ki eski Hazine ve Maliye Bakanı Nebati'de simgeleşen modelle kalıcı çözüm oluşmuyor. Faizleri indirerek yatırım ortamını iyileştirmek isterken bir bakmışsınız ki ülkedeki tasarruflar koşa koşa dövize gidiyor. Kur artınca yukarıda bahsettiğim enflasyon döngüsü başlıyor.

Kur Korumalı Mevduat gibi bir araçla tutarım diyorsunuz.

O da yüksek maliyetiyle yine bir başka soruna dönüyor. İşin tuhaf tarafı TL'nin değer kaybı ile kısa bir süre ihracat canlansa da KKM ile dövizin fiyatı piyasa koşullarının dışında seyretmesi, yüksek enflasyon ortamında ithal ürün talebinin de artmasına neden oluyor.

Yani açığı bir türlü kapatamadığınız gibi bir de enflasyon sarmalını iyice bela ediyorsunuz.

Olmuyor işte!

***

Bu şartlarda Mehmet Şimşek ve ekibi bize ne vaat ediyor?

Yukarıda bahsettiğimiz dış ticareti dengeye getirecek kalıcı çözümü değil. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi o kalıcı çözüm için eğitimden sağlığa, özgürlüklerden demokrasiye, teknolojiden üretim altyapısına gerçekten her şeyin yeniden tasarlanması gerekiyor.

O zaman bir başka çözüm öne çıkıyor. Enflasyon sarmalına girmeden zaman kazanmaya çalışmak. Döviz ihtiyacını dışarıdan gelecek yatırım ve sıcak para ile karşılayabilmek ve kazanılan zaman içerisinde ekonomideki yapısal dönüşümü sağlamak.

Aslında AKP'nin uzun yıllardır izlediği politikaya geri dönüyoruz. Türkiye, 2008 krizinden 2018'e kadar geçen sürede böyle olanaklara sahip olmuştu. Ancak ekonomi yönetimi o on yıllık süreçte ekonomide gereken dönüşümü gerçekleştiremedi. Sıcak para cari açığı finanse etti, döviz kurları kritik siyasi gelişmeler hariç ekonominin doğal seyrinde yukarı doğru gitti ama kazanılan zamanda dönüşüm gerçekleşmedi.

2018 sonrasında ise tamamen başka bir dünyaya yol aldık. Yabancı için en önemli kriter olan “güven” birkaç kez tam orta yerinden kırıldı.

Mehmet Şimşek ve ekibi hem o güveni tamir etmek zorunda hem de içerideki en başta anlattığım enflasyon sarmalını sıcak para pansumanı ile kırmak zorunda!

Başarabilecekler mi?

Yeterince zaman ve imkan olsaydı belki bir ihtimal.

Ancak en önemli dezavantajları çok kısa bir süre sonra Türkiye'nin bir başka seçime daha, yerel seçimlere gidecek olması. Dolayısıyla yıl sonuna kadar bir yandan hasar tespiti bir yandan da pansumanı başlatmaları lazım.

Yukarıda da söylediğim gibi kısa vadede attıkları adımlar pansuman için gerekli ilacı yine de belki sağlayabilir. Atacakları adımlarla sağlayacakları sıcak para girişi ile cari açıkla başlayan, kur artışı ile devam eden ve yüksek enflasyona dönüşen sarmalı gevşetebilirler.

Ancak bu şartlarda kalıcı çözüm dediğimiz Türkiye ekonomisinin yapısallaşmış döviz açığı sorununun çözümü yine bir başka bahara kalmış gibi görünüyor!

Bu anlattıklarımız çerçevesinde asıl gündeme dönelim.

Asgari ücrette, emekli ve memur ücretlerindeki artış önemli. Çünkü kayıp gün gün ama telafi yılda bir ya da iki kez. Kısa vadede bir miktar rahatlama olsa da uzun vadede görüntü aynı döngüye işaret ediyor.
Hal böyle olunca vatandaş da aynı cümleyi söylüyor.

Bize maaş zammı yapmayın! Enflasyonu kontrol altında tutun.

Bu şartlar altında asgari ücretin 10.000 TL’nin biraz üzerinde olacağı görülüyor. Bu da yüzde 25’e yakın bir artış ediyor. Benzer bir artış oranı emekli ve memur maaşları için de ortaya çıkacak gibi. Kurdaki son yükselişi de dikkate alırsak yılın ikinci yarısında ilk yarıya göre daha yüksek bir enflasyonla karşılaşacağız.

Sonuçta bu ücret artışı sadece yılın ilk altı ayındaki kaybı bir nebze hafifletecek. İkinci yarıyıl ise satın alma gücü kaybı devam edecek!

Son söz;

Bu sarmaldan çıkmak onca yıllık hasarın ardından ciddi bir zaman istiyor! Mehmet Şimşek ve ekibinin böyle bir zamanı olacak mı?

Orasını da sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan biliyor…

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp