Top
12/04/2023

Sana yüzde 50, müteahhide yüzde 475!

Ayarı kaçtı ülkenin. Her alanda ayarı kaçtı!

Bunu söylemek için her gün yaşadıklarımıza bakmamız yetiyor.

Ama bir de veriler var. O veriler bu gözlemlerimizi doğrulamak ya da yanlışlamak açısından çok kullanışlı oluyor. O kadar derin analize gerek yok, soğanın fiyatına bakmak yeterli diyeceksiniz.

Yerden göğe haklısınız!

Ama gelin yine de bir başka gerçeğe bakalım. İster ev sahibi olun ister kiracı olun herkesin gündeminde bir konut krizi var. Özellikle büyükşehirlerde kiracılar da ev sahipleri de kiralardan dertli.

Bir taraf yüksek buluyor!

Diğer taraf düşük!

Kim haklı, kim haksız uzun uzun tartışabiliriz. Ancak en sonunda geleceğimiz yeri baştan söyleyeyim. Herkes kendince haklı!

Asıl mesele dün TÜİK'in ve daha önce Merkez Bankası'nın yayınladığı verilerde saklı. Bakın TÜİK'e göre son bir yıl içerisinde inşaat maliyetleri yüzde 72,4 artmış. Merkez Bankası ise bambaşka bir şey söylüyor. Maliyeti yüzde 72,4 artan evin fiyatının yüzde 154,1 arttığını söylüyor.

Gelin bu verileri biraz daha somut anlamaya çalışalım!

***

Diyelim ki bir müteahhit geçtiğimiz yıl Şubat ayında bir evi 400 bin TL'ye mal ediyor. 100 bin TL de kar edip 500 bin TL'ye satıyor olsun. Bu verilere göre bu yıl konutun üretim maliyeti bu yıl 690 bin TL'ye çıkmış.

Müteahhidin bu konuttan ettiği karı da yıllık enflasyon kadar arttıralım. 100 bin TL'lik kar, yüzde 55,18'lik enflasyonla beraber 155 bin TL oluyor. İkisini topladığımızda konutun satış fiyatının 844 bin TL olması lazım.

İşte saçmalık tam da burada başlıyor.

Merkez Bankası'nın verisine bakarsanız konutun fiyatı 500 bin TL'den yüzde 153,1'lik artışla 1 milyon 265 bin TL'ye çıkıyor. Bu verilere bakınca müteahhidin bir yıl önce 100 bin TL olan karının 155 bin TL yerine 575 bin TL'ye çıktığını görüyorsunuz.

Enflasyonun çok üzerine çıkan bir kar artışı bu!

Yeni soru da şu oluyor.

Arada farkın temel nedeni ne?

***

Yabancılara konut satışı diyebilirsiniz.

Doğru!

Türkiye'de serveti yüksek olan vatandaşların konut fiyatındaki artış beklentisi de diyebilirsiniz.

Doğru!

Daha birçok neden daha sayabilirsiniz. Ancak bütün bu sebeplerin en nihayetinde dayandığı nokta hükümetin yanlış ekonomi politikası olacak.

Enflasyonla mücadele etmeyen, faizi bilimsel gerçekler yerine ideolojik ve pragmatik siyasetinin bir aracına dönüştüren ekonomi politikası yaklaşımı işte böyle sonuçlara neden oluyor.

Nedenlerini bu şekilde sayabilirken bu yanlışın sonucu ne oluyor?

Onu da açık açık yazalım.

Tam anlamıyla servet transferi!

***

Çalışanın, emekçinin ücreti iyimser ihtimalle yüzde 50 civarındaki TÜİK enflasyonu kadar artarken müteahhidin karı yüzde 475 artıyor.

Buna da ekonomi politikası diyorlar.

Hep aynı şeyi söylüyorum.

Ekonomi politikası tercihlerden ibarettir. O tercihlerin sonuçlarını ise hep birlikte görürüz. Bankacılık sektöründen, gıdaya tüm sektörlerde durum benzer!

Şimdi size sorayım.

Bugün karşılaştığınız yüksek gıda fiyatlarında da, konut fiyatlarında da, gündelik yaşantıda da, sizce mevcut ekonomi yönetimi kimi tercih ediyor?

***

Son söz:

Yaşadığımız tüm sorunların nedenleri ve sonuçları aynı yere bağlanıyor. Milyonların ihtiyaçlarından çok, küçük bir grubun zenginleşmesini önceleyen ekonomi politikası tercihlerine!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp