Top
Necati Doğru

Necati Doğru

necatidogru@sozcum.com

28/12/2013

Çırpınıyor!

Can Yücel'in şiiri var: Şöyle diyor:
“İnce uzun bir hayvan.
Çarpıyor.
Çarpıyor.
Çarpıyor kendini taşlara.
Canı mı sıkılıyor?
Can mı çekişiyor yoksa.
Yok efendim
Dedi yanındaki adam.
Gömlek değiştiriyor yılan.”

* * *

Rüzgar döndü. Dönen rüzgara göre gömlek değiştirmeler başladı. Dün rüzgar oradan eserken Tayyip Erdoğan'ın yanına koşup onun gömleğiyle milletvekili, bakan, iktidar borazanı gazetede yazar, sıfırdan büyük işadamı, üniversite sahibi, hastane patronu olanlar; bugün “Tayyip Gömleğini” kirliymiş bu diye yırtıp atarak “Gülen Gömleği” giymeye iç geçiriyorlar.
Hangisi temiz.
Dikkat isterim.
İkisi tek gömlek içindeydiler. Aynı gömlek içinde 11 yıl devleti paylaştılar.
Savcılar senin.
Meclis benim.
Polisler senin.
Medya benim.
Cemaat senin.
Parti benim.
Dershaneler senin.
İmam hatip benim.
Tarikatlar senin.
Diyanet benim.
O ihale senin.
Bu ihale benim.
MÜSİAD benim.
TÜSKON senin.
11 yıl “Hayırlara vesile… Hayırlara vesile…” diye inanç sahibi insanları “Allah ile aldatarak” ve 1 liraya yapılacak devlet işini 2 liraya yaptırıp yandaş zengin ederek (İkinci dalgadaki işadamları listesine dikkatli bakın) devleti paylaştılar.
Birlikte bugüne geldiler.
Türkiye'yi böldüler.
Şimdi ne yapıyorlar.
Biri çırpınıyor.
Öbürü çarpınıyor.
Gömlek değiştiriyorlar.

* * *

Biri diyor ki: Asıl devlet benim. O paralel devlet. Oğlumun, kızımın üstünden benim bileğime kelepçe vurmak üzere “Tayyipsiz Türkiye” bina etmeye geliyor. Öbürü de diyor ki: Asıl devlet benim. Dershanelerimin üzerinden altımı oyup bitirerek “Gülensiz Türkiye” kurmak istiyor.
İkisi de gömleklerini attı.
Tek gömlekten çıktılar.
Gömleksiz vuruşmaktalar.
Türkiye'nin de önüne altın fırsat geldi: Temiz Meclis. Temiz Savcı. Temiz Polis. Temiz Yargı. Temiz Basın. Temiz Gazeteci. Temiz İşadamı.
Temiz Türkiye doğabilir.
Temiz Halk; bir torba kömüre, bir avuç nohuta oyunu kiralamayan vatandaş aklını başına devşirip Türkiye'yi gerçekten ileri temiz demokrasiye ve bölünmeden yaşanılan pırlanta bir ülkeye kavuşturabilir.
Bunun modelini koyan.
Halktan destek görür.
Oyların çoğunu alabilir.

* * *

Hoca Efendi'nin yargıya yerleştirdiği savcıları, “Rüşvet-Yolsuzluk- Kara Para Aklama-Yandaş Kayırma Hortumunun” başındaki “1 Numara”yı yakalamaya yüklendikçe Tayyip Beyefendi çırpınıyor.
1 Numara derdine düştü.
Kendini korumaya alıyor.
Savcıların önünü kesiyor.
Polis müdürlerini sürüyor.
Kolluk gücüne kelepçe takıyor.
Yargıyı teslim alıyor.
Polisi yargıya isyancı yapıyor.
İç düşman üretiyor.
Dış düşman peydahlıyor.
Orduya o kumpas kurdu diyor.
Tüfekle resim çektiriyor.
Gençlere kefen giydiriyor
Kirli diye 4 bakanı atıyor.
11 yeni bakan çıkartıyor.
Savaş Hükümeti kurup; halkı “Türkiye Tayyipsiz kalırsa; ekonomi batar- barış süreci durur- Türkiye kaybeder” diye yeni afyonla uyutmaya çalışarak sivil darbe yapıyor. Hukukun üstünlüğünü gücün üstünlüğüne çeviriyor. Çırpınıyor!

İnönü'nün tırnağı olamadı!

Adana'dan ilkokul hocamız Mustafa Onar, Kurtuluş Savaşı dönemini ve Cumhuriyetin ilk yıllarını anlatan kitaplar yazdı. Dün telefon etti, hatırlattı. Başbakan'ın her fırsatta ağır eleştiri konusu yaptığı İsmet İnönü, kahve ithalatında yolsuzluk iddiası ortaya atılan dönemin Gümrük ve Tekel Bakanı Suat Hayri Ürgüplü'ye; “senin milletvekili olman için ben destek oldum. Şimdi sen hemen istifa et, mahkemede aklan. Yoksa Suat Hayri'yi İnönü kurtardı derler” diyen devlet adamıydı. Hukukun üstünlüğüne saygı konusunda Tayyip Erdoğan, İsmet İnönü'nün tırnağı olmadı.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp