Top
Necati Doğru

Necati Doğru

necatidogru@sozcum.com

25/09/2023

Soyguncu çok! Yakalayan yok!

Bilmeyen kalmadı, en hımbıllar, boş vermişler, bana ne diyenler, kulağını kapatanlar, vicdanını mühürleyenler herkes duydu, öğrendi, iğrendi. Sayıştay deneticileri de her yıl 300-400 sayfalık; “Soyguncu çok! Yakalayan yok!” raporu yazıyorlar.

Basına dağıtıyorlar.

Basın haber yapıyor.

Sonuç sıfır.

Soyguncu iktidarda.

Sayıştay tavuk oldu.

Çırpınıyor.

Sayıştay'ın yargısını çalıştırarak soyguncuların tümünü yakalayıp hesap sorması gerekir. Namuslu, dürüst vatandaşlar, “Devlet parasını soyanları, onlara destek verenleri” hapiste görmeliydi. İbret olsun, örnek sayılsın, her iktidara gelen soyguna kalkışmasın diye soyguncunun soyduğu devlet parası ile malının geri alınıp Hazine'ye devredildiğine tanık olmalıydık.

Olamadık.

Göremedik.

★★★

Soygun katmerlendi.

Ödemeler usulsüz.

İhaleler kayırmalı.

Kıyağın kökü iktidar.

Sıraladığım bu başlıklar, hafta içinde özgür yayın yapan gazeteler ve TV ekranlarından bütün hafta boyunca halka duyuruldu. Sayıştay raporlarında neredeyse “1 milyon yolsuzluk, usulsüzlük, devleti soyma, belediye mülkünü çalma, çalınana göz yumma dosyası belgeleriyle” yazıldı.

Sayıştay yargısı!

Çalışmıyor.

Niçin çalışmıyor?

Kim önünü kesti?

★★★

Sayıştay yaklaşık 161 yıl önce kuruldu ve 100 yıl önce de Cumhuriyet ilan edildi. Cumhuriyet kurulunca Sayıştay da yeniden günün şartlarına, hukukuna, çağın ruhuna uygun olarak yenilendi. 1924 Anayasası'na kondu, Anayasal kuruluş oldu.

Kabaca anlatayım.

Sayıştay!

Ahlaksızı bulur.

Rüşvetçiyi açık eder.

Hortumcuyu yakalar.

Hırsıza kelepçe vurur.

Yani bunun için Sayıştay denetcileri devlet kurumlarında “harcamaları” denetler. Kamu kuruluşunu yönetenleri (cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, genel müdür, işletme müdürü, yönetim kurulu üyesi, orduda general, poliste şef, hastanede başhekim, maden ocağında yönetici; kim sorumluysa) mali denetimden geçirirler israf, rüşvet, adam kayırma, kişi zengin etme, ahlaksızlık, çürüme varsa yargılar, hesap sorar.

Sayıştay bunun için var.

★★★

Bir de YDK vardı.

Açık yazılışıyla; Yüksek Denetleme Kurulu da 1938 yılında yine Cumhuriyet kurumu olarak doğdu. İlk adı Umumi Murakabe Heyeti idi. Devlet kuruluşları, fabrikalar, atölyeler, hastaneler, maden ocakları, kömür yatakları, limanlar, yollar, üniversiteler, kütüphaneler, çiftlikler, haralar; “devlet girişimi, teşebbüsü, malı” sayılan her bir kurum; çapsızlığa, çapaçulluğa, ahlaksızlığa, rüşvete, soyguna, adam kayırmaya batmasın diye Umumi Murakabe Heyeti denetimine açıldı. Adı sonra Yüksek Denetleme Kurulu (YDK) oldu. O da Anayasa'ya kondu, Anayasal kurum oldu.

YDK, 3 gözü vardı.

3 gözünü de açacak.

Bütün kamu kurum ve kuruluşlarında Meclis yani halk adına 3 koldan 3 göstergeyi; 1-üretimin kalitesi, 2-iş yeri güvenliği, 3-üretimin verimliliğini denetleyecek; ters, yanlış, eksik, ahlaksız bir gidiş varsa rapor yazacak Meclis'e “görüşülsün, dikkat edilsin, eksiklikler zamanında giderilsin, sorumlular hesaba çekilsin” diye gönderecekti, gönderdi.

2010 yılına geldik.

Tayyip Erdoğan iktidarında Yüksek Denetleme Kurulu kapatıldı, Sayıştay'ın içine (bünyesine) atıldı. Böylece Sayıştay kamu kurum ve kuruluşlarında hem mali, hem üretim kalitesi, hem iş güvenliği, hem üretimin verimliliğini Meclis adına (yani Türk milleti adına) denetler raporlar yazar oldu.

★★★

Sayıştay yazar oldu.

Rapor yazıyor.

Yargısı ise çalışmıyor.

Soygun var!

Soyguncu çok!

Yakalayan yok!

Olsaydı, bugünkü derin ekonomik krizi yaşamayacak, bu soysuz düzen soygunculuğu zirve yapmayacaktı.

Seni ölü kurbağa gibi asfalta yatırırız demek mi istediler!

Okuruna “ben sana hep gerçekleri yazacağım, gizlenenleri bulup anlatacağım” sözü vermiş gazeteci arkadaşlar var olsunlar, sağ olsunlar yazıyorlar. Kaplanlar adı verilen mafya çetesinin lideri diye duyurulan bir adamı, uçağa yetişmek için özel, pahalı, lüks otomobiliyle havalimanına giderken sivil polisler otomobilden indirdiler. Asfalta ölü kurbağa gibi yüzükoyun yatırdılar. TV ekranlarından bütün Türkiye'ye gösterdiler. Bu mafya lideri diye ünlendirilen adamın eski içişleri bakanı ve onun yeğeni ile bağlantılı olduğu ve sonradan Yargıtay üyesi yapılan Ankara Cumhuriyet Başsavcısı tarafından korunup kollandığı da ilk günkü haberler de yer aldı, böyle yazıldı. Arkası gelmedi. Haberlerinin takibini yapan gazeteciler; “dosyanın içi poliste mi temizlendi, yoksa savcılığın görmez tarafına mı aktarıldı” açmazına düşürüldüler. Aslında bu yakalama sahnesinin basına verilmesi birine mesaj göndermek için mi yapıldı? Birilerine “seni ölü kurbağa gibi asfalta yüzükoyun yatırırız” demek mi istediler? Kime demek istediler?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp