Yan bile bakılamaz ülkeydi. Çelik kubbeden koruması, arkasında süper güç Amerika'sı vardı. Kimseye hesap vermeden canının istediği gibi davranan ülke oydu. HAMAS'ı aslında Filistin'e “vura vura- süre süre- öldüre öldüre” o yaratmıştı. HAMAS, İsrail'in yan ürünüydü. İsrail Başbakanı Netanyahu'nun din faşizmi ile bulamaç edilmiş demir pençe kibri HAMAS'ın vahşetine çarptı.

Gökten ölüm yağdı.

Vurulamaz vuruldu.

12 gün oldu; Gazze'de ölenlerin sayısı 3000'e dayandı. İnsanlık açısından feci. İki taraf da karşılıklı çocuk ve kadınları vurdu, vuruyor. Filistin hastaneleri morga dönüştü. Cesetler kokmasın diye dondurma kamyonlarına dolduruluşunu bütün dünya utanç içinde izliyor.

★★★

İsrail son 40 yıl içinde Gazze'ye beş defa savaş açtı. Her seferinde 3 seçenek bulmuş, seçsinler diye Filistinlilerin önüne koymuştu.

Ya göç edin.

Ya asimile olun.

Ya da ölün.

Üç yanı kan- ölüm- zalimlik kokan bu seçenekler HAMAS'a hayat verdi. 40 yıl önce HAMAS yoktu. 1980'lerin sonunda İsrail'in Filistin'i işgaline karşı başlatılan karşı savunması sırasında HAMAS doğdu. Bombalı intihar eylemleri ile İsrail'e ölüm yağdırarak, otobüsleri havaya uçurarak, kadın ve çocukları bir arada toplayıp vurarak Filistin'e özgürlük ve bağımsız devlet olma kimliği aradı. İsrail'in galip geldiği beş savaş da HAMAS'ı durduramadı. İşte 12 gün önce altıncı savaş çok kanlı başladı. Anne- babalar kollarında çocuklarının kan revan içinde bedenini taşıyarak “yaşıyordur umuduyla” hastanelere koşuştular. Anneler yara bere içinde ölüme yattılar.

★★★

21. Yüzyıl'ın katliamı başladı. Bu topraklarda akan kan İsrail'in en barış yanlısı liderleri Yitzahak Rabin ile Ehud Barak döneminde bile durmadı, durdurulmadı. İsrail şimdi bu yeni savaşta; İstanbul'un bir semti büyüklüğünde bir baştan öbür başa 40 kilometre kare şerit ülke Filistin'de yaşayanlara yine aynı üç seçeneği dayatıyor.

Ya ölün.

Ya gidin.

Ya da süreriz.

Filistinlilere dönüp; “HAMAS'a karşı çıkmadınız. Ona isyan etmediniz. Başkaldırıp içinizden atmadınız. Çöle sürülmeyi hak ettiniz” demekteler. Filistinlileri topraklarından koparıp Mısır'da Sina Çölü'ne sürme planı uygulamaya kondu. Filistinlileri kazıyıp yerlerine İsraillileri yerleştirme planı yapıldı. Muhtemelen bu plana gerekçe olsun diye 12 gün önce HAMAS'ın ‘İsrail topraklarının füze saldırısı yapmasına, sivilleri esir alıp götürmesine bile bile göz yumuldu' diyenler bile var.

★★★

Bu eşitsiz bir savaş.

Hiçbir ahlaki, siyasi, askeri denklik yok. İsrail'in yüksek yıkım gücü var. ABD tarafından tıka basa silahlandırılmış olması yetmiyormuş gibi ABD ve İngiltere, savaş gemileri, deniz altı ve hava gücüyle İsrail'in yanındalar. Batı medeniyeti Filistinlilerin toptan yok edilmesine seyirci olmayı barktı, destek veriyor.

Çürüme!

★★★

İnsanlık sınavı. Ortadoğu felaket yıkım, kıyım, vahşet sahnesine dönebilir. İsrail savaş makinesi hedefine bir yandan Gazze'yi, bir yandan Lübnan'ı, bir yandan Suriye'yi ve bir yandan da İran'ı koydu. Başladığı yere geri döndü: Kan ve Gözyaşı!

İsrail'in kişi başına milli geliri 52 bin dolara çıktı. İspanya, İtalya, Fransa, Almanya'yı bile geride bıraktı. Filistin çok yoksul kaldı. (Kişi başı milli geliri 3800 dolarda duruyor.) Aynı toprak, aynı su, aynı hava. İsrail'in Filistin'i her vuruşta ona arka çıkan başta Türkiye olmak üzere, diğer Müslüman ülkeler, gemi gönderme, yardım kolileri ulaştırmanın dışında Filistin'i İsrail kadar zengin yapacak bir kalkınma modeli bulup, onun hayata geçmesini sağlayamadılar. Gazze şeridi bir Tayvan, Singapur, Antalya ya da Bodrum olabilirdi. Filistin ile dayanışma kof Müslümanlık olarak kaldı.