Top
Necati Doğru

Necati Doğru

necatidogru@sozcum.com

11/03/2013

Doğayı da yok ediyor!

Otoriter kafa, bencil siyaset doğayı da yok ediyor. Tek adama vidalanmış egoist anlayış: bütün milli parklar, doğal sit bölgeleri ile tabiatı koruma alanlarını da sömürüye, talana, inşaat ve madencilik rantına açıyor.
Kim dinler.
Ekolojik yıkım geliyor.
Türkiye insanı doğayla barışık yaşasın onu yok etmeden onunla zenginleşsin diye bütün bilgisini sunmakta olan uzmanlardan biri olan Prof. Dr. Barbaros Çetin, geçen hafta şu
uyarıyı yaptı:
“Anadolu toprakları sadece ülkemizin değil, insanlık için yeryüzünün en önemli 2 gen merkezinin çakıştığı ekolojik dünya mirasıdır. Yasa bu haliyle geçerse; “mezarlıklar hariç” mutlak korunması gereken yerler de onarılması imkansız ekolojik yıkıma neden olacaktır”

* * *

İktidarla cilveleş.
Dernek kur.
Talan et doğayı.
İktidarla anlaş.
Vakfı kur.
İstila et milli parkı.
İktidarla sözleş.
Maden ocağı aç.
Yağmala dağları.
Prof. Dr. Barbaros Çetin liste yapmış, sıralıyor:
Avrupa Kıtası'nın biyolojik çeşitlilik açısından en değerli ve acil korunması gereken 100 ormanından 9'u Türkiye topraklarında.
Buğdayın 23 çeşidi.
Arpanın 8 türü.
Çavdarın 4 kardeşi.
Yulafın 6 yabani akrabası.
87 tür adaçayı.
22 çeşit anason,
9 tür yüksük otu.
9 tür yabani mercimek.
57 tür fiğ.
30 tür yonca.
59 tür mürdümük.
95 tür üçgül.
8 tür şeker pancarı.
4 tür yabani erik.
12 tür badem.
10 armut.
8 kiraz, 7 marul, 4 havuç, 143 soğanın gen kaynakları sadece ve sadece ülkemizin topraklarına özgüdür.

* * *

Türkiye topraklarındaki genetik çeşitliği korumak için Dünya Bankası'ndan 5.1 milyon dolar hibe alınıp Kaz Dağları'ndaki doğal yapının gözetilmesi için yola çıkılmasına rağmen; otoriter kafa, Tek Adam'a vidalı bencil siyaset; Kaz Dağları'nda 17 firmaya 37 altın, bakır, kurşun, çinko arama ruhsatı verdi.
Yalancılık.
İkiyüzlülük.
Dünyayı kandırma.
Kendi halkını aldatma.
İpini koparmış gidiyor
Ormanlar, çayırlar, meralar, dağlar, vadiler, dereler, tem ekolojik zenginlikler yöre halkının elinden koparılıp, “iktidar ile iyi ilişki üretenlerin yağmasına” açılıyor.

* * *

Duydunuz mu?
Can suyu krizi başladı.
Doğal sit alanı olan Rize'nin İkizdere vadisinde kurulan HES'lerin sahipleri; kârlılıklarını en yükseğe ulaştırmak için yazın o derenin su yolundaki bitkilerin, böceklerin, canlıların yaşaması için gerekli olan can suyunu bile esirgiyorlar.
Korkulan buydu.
Can suyu da yağmaya dahil edildi.
Çölleşme, yer altı sularının tükenmesi, göl, nehir ve derelerin kirlenmesi korkunç bir tempo kazandı. İzmit ve Sakarya'da 1 milyon insanın içme suyu olarak da kullanılan Sapanca Gölü'nden fabrikaların aşırı su çekmesi sonunda dip yosunlarının bile ölme noktasına geldiği ve Sapanca Gölü suyunun kızıla döndüğü tespit edildi.

Aşık Veysel'in Gülhane Parkı'ndaki perişan heykeli!

Müslüm Gürses'in ölüm gününde Başbakan sözü aşık Veysel'e de getirmiş, “Cumhuriyet'in ilk yıllarında jandarma Aşık Veysel'i çarık ve poturlu diye Ankara'ya sokmadı. Biz ise halk sanatçılarını bağrımıza basarız” türü cenazeden bile övünme propagandası çıkartmıştı. Gündemin hay-huyu içinde yazamadım. Sabah sporu yaparken her gün Gülhane Parkı'nda Aşık Veysel'in önünden geçiyorum. Heykel perişan durumda. Altında bir kaidesi bile yok, yerde duruyor. Çevre düzenlemesi yapılmamış.
Sağı-solu pejmürdelik içinde. Elindeki sazının telleri kırık, kulakları parçalanmış. Turistler ve tanımayanlar için bu heykelin kime ait olduğunu gösterecek bir açıklama da yok.
“Aşık Veysel'i bağrımıza basarız” diyenlerin samimiyetini anlayın.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp