Top
Necati Doğru

Necati Doğru

necatidogru@sozcum.com

09/03/2014

Kumpas mağdurları cephesine katıldı!

İnsanın temiz ahlakını çıkart bir kenara koy. İnsanın vicdanını çıkart bir kenara koy. İnsanın dürüstlüğünü, erdemini, faziletini, Allah korkusu ile Peygamberden utanmayı da çıkart bir kenara koy.
Geriye yüzsüzlük kalır.
Bir de beleşçilik.
Beleşçilik, yüzsüzlük bir araya gelip sinerji yaptı. İlker Başbuğ Paşa, “kumpas mağduru” ilan edildi ve bir kumpas mağdurları cephesi kuruldu. Kendilerini büyük bir yüzsüzlük ve utanmaz bir beleşçilikle “kumpas mağdurları cephesine“ yerleştirdiler.
İlker Paşa da kumpasa geldi.
Onlar da kumpasa düşürüldü!
Başta başbakan, adalet bakanı, bakanlar, iktidar milletvekilleri, onların besleme gazetecileri, başyazarları, kara propaganda uzmanları, akil adamları ile akil kadınları, Kürt bölücülüğüne gönül vermişleri; hepsi birden TV ekranlarına doluşup sabahlara kadar “Evet… Evet… Belgeler çok açık… Darbe yapacaklardı… Plan yapmışlardı… Terör örgütü kurmuşlardı… Seçilmiş iktidarı düşüreceklerdi… Askeri vesayeti devam ettireceklerdi…” diyerek fabrikasyon yalanları milyonlarca defa tekrarladılar.
Şimdi aynı Başbakan!
Aynı Bakanlar!
Aynı besleme yazarlar.
Aynı akil adamlar.
İlker Paşamıza kumpas kuruldu ve saf tarafımıza getirip bizi de “kumpasa düşürdüler” diyorlar.

* * * * *

İlker Paşa'nın ve ordunun diğer üst komutanlarının “internet sistemiyle darbe yapacakları” suçlamasıyla açılan Balyoz ve Ergenekon davalarının gönüllü alkışçısı Başbakan olmuş, “Ben bu davanın savcısıyım…” diyordu. Şimdi havuz kurdurarak beslemeye aldığı gazetesinde; “İlker Paşa da biz de kumpas mağduruyuz” diye manşet attırıyor.
Ne kadar yüzsüz bir rastlantı!
Seçime 20 gün kaldı.
Mağdurlar Cephesi kuruldu.
Ne kadar rezil bir rastlantı!
Mağdur eden paralel yapı.
O yapının savcıları, yargıçları.
Ve onların yol arkadaşları olan Başbakan, bakanlar, akil adamlar, iktidarın yazarları, İlker Paşa ve ordunun diğer komutanları ile laikliği kendine rehber almış profesörler ve birkaç gazetecinin uzun süre tutuklu yargılama yapılmasına hiç ses çıkartamadılar.

* * * * * *

Türkiye'de adalet bitirilmişti.
Hukuka güven ortadan kalkmıştı.
Tecavüz masası kurulmuştu.
Mahkemelerde en temel haklara tecavüz ediliyordu ve o ülkenin başbakanı “Ben bu davanın savcısıyım…” diyordu. Uzun tutukluluktan sonra davaların arkası yine uzun süre (neredeyse ölünceye kadar) mahkumiyet kararları ile geldi ve hapiste yatanlar Ordu'nun “tam bağımsızlıktan ve ülkenin bölünmez bütünlüğünden yana” komutanları oldu. Şimdi tecavüz edenler, “Biz yapmadık… Paralel yapı tecavüz etti…” diyerek kumpas mağdurları cephesine katıldılar. Oysa paralel yapıya güç veren onlardı.

* * * * * *

Hem İlker Paşa mağdur.
Hem onun hapsine sevinenler.
Hem İlker Paşa kumpasa düşürüldü.
Hem kumpasçının iktidar yoldaşları.
Bu ne yüzsüz beleşçilik!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp