Top
Necati Doğru

Necati Doğru

necatidogru@sozcum.com

07/12/2014

Oğul var mezara giriyor. Evlat var bayrak dikiyor!

Tarih ile coğrafyamızın nimeti. Dilimizin zenginliği.
Oğul, Türkçedir.
Evlat, Arapça.
İkisini de kullanırız.
“Oğlum” diyenlerin ölüm acısı, “Evladım” diyenlerin buldumcuk sevinci ile aynı gün aynı saatlere denk geldi.
Evlat var.
Gemiye bayrak dikiyor.
Oğul var.
Mezara giriyor.

* * * *

Ermenekli Şükrü Haznedar.
“Oğullarım” derdi.
Büyük oğlum Ali Haznedar.
Küçük oğlum Kerim Haznedar.
Yokluk, yoksulluk aşılamıyordu.
Elma yetiştiriyorlardı.
Elma para etmiyordu.
İki oğul da madene indi.
Ermenekli Şükrü Haznedar'ın iki oğlu da kömür madenini su basınca aynı saatlerde öldü. Büyük oğlu Ali'nin cesedini madende balçık içinden 7 gün aradıktan sonra ancak bulabilmişlerdi. Küçük oğlu Kerim'in de tanınmaz hale gelmiş cesedini 36 gün aradıktan sonra önceki gün çıkartabildiler.
Ermenekli Baba Şükrü Haznedar!
İki oğulun ölüm acısıyla yıkılmıştı.

* * * *

Aynı gün, aynı saatte.
Kasımpaşalı Tayyip Erdoğan!
2 oğul sevinciyle uçuyordu.
O, Arapçaya meyilliydi.
“Evlatlarım…” diyordu.
Büyük evladım Burak Erdoğan.
Küçük evladım Bilal Erdoğan.
Yokluk, yoksulluk çekmiyorlardı.
Allah onlara verdikçe veriyordu.
Evlatlar gemiye bayrak çekiyordu.
Büyük Evladın 5 gemisi olmuştu.
Küçük Evlat da 2'nci gemiyi aldı.
Sanki gizli bir el arka veriyordu.
Evlatların şansı hep açıktı.
Bir şirketten kredi alınıyor.
Kredi ile gemi yaptırılıyor.
Gemi kredi veren şirkete kiralanıyor.
Risk yok, batma yok, batırma yok.
Gemiler hemen yük buluyor.
Dolu gidip, dolu geliyordu.
Evlat gemileri çok kazanıyordu.
Türk Bayrağı asmıyorlardı.
Malta Bayrağı çekiyorlardı.
Malta Bayrağı çeken gemiler için vergi de alınmadığından evlatların kârları, kazançları şiştikçe şişiyordu. Gemilerin alınması için kredi bulan şirketin birçok bankada açtığı “kontak hesaplar” kara para aklama yöntemine çok benziyordu.

* * * *

Ermenekli bir baba daha vardı.
Onun adı Hasan Gültekin'di.
Bir oğlu vardı.
“Oğlum Hüseyin Gültekin” derdi.
Bir de kızı vardı.
Kızını Ermenek'ten evlendirdi.
Bir oğlu, bir damadı oldu.
Ermenek yoksulluğu yenemiyordu.
Oğul Hüseyin.
Damat Tezcan.
Kömür ocağına indiler.
Su patladı, ikisi de öldüler.
Damat Tezcan Gökçe'nin cesedi 19 Kasım'da bulunmuştu. Oğul Hüseyin'in cesedi 4 Aralık'ta ancak çıkartıldı. Ermenekli Baba Hasan Gültekin, oğul ve damat acısıyla yıkıldı.

* * * *

Aynı gün, aynı saatte.
Mardinli Muammer Güler.
1 oğul ve 1 kız ile gururluydu.
O da “evladım” diyordu.
İstanbul'a vali olmuştu.
Türkiye'ye bakanlık yapmıştı.
Polisler ve Özel İdare ona bağlıydı.
Erkek evladı: Barış Güler.
Kız evladı: Burcu Güler.
Mal, mülk, arsa daire.
Bankada kabarık para.
Evlatlar zengin olmuşlardı.
Erkek evlat Barış'ın:
İstanbul'da 2 daire. 1 tarla.
İzmit' de 2 daire. 1 tarla.
Trakya'da 3 şehirde 24 tarla.
15 cep telefonu vardı.
Kız evlat Burcu'nun:
Esenyurt'da 1 daire.
Şişli'de 1 daire.
Banka'da 915 bin TL.
Kız evlat THY'de avukat. Daireleri özel idareden vakıf yoluyla almıştı.
Oğlan evlat, Zarrab ile arkadaş.

* * * *

“Oğlum” diyenlerin maden ocaklarında hayatlarının baharında yitirdikleri çocuklarının ölüm acısı… “Evladım” diyenlerin gizli bir güç ve açık bir kudretin desteğiyle zengin ettiği çocuklarının buldumcuk sevinci…
Oğul var.
Alın yazısı yoksulluk.
Mezara giriyor.
Evlat var.
Bokunda boncuk.
Gemiye bayrak dikiyor.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp