Top
Nasuh Mahruki

Nasuh Mahruki

nasuhmahruki@sozcu.com.tr

15/02/2016

Çağdaş dünyadan uzaklaşan Türkiye

AKP'nin yani hükümetin, Tayyip Erdoğan'ın kendi odaklı güdümünden kurtulamayan iç ve dış politikaları, Türkiye'yi her geçen gün çağdaş dünyanın daha uzağına itiyor ve giderek daha tehlikeli bir yalnızlığa savuruyor. AKP'nin tutarsız politikalarının bir anda bugüne dek yaşadığımız irili ufaklı sıkıntıların bileşkesine dönüşüp yıkıcı sonuçlara ulaşma riski hiç de az değildir…
Türkiye giderek çağdaş ve özgür dünyadan kopmakta ve ilkel, bağnaz, çağdışı bir dünyaya mahkum edilmektedir. Bugün dünyanın gelişmiş ülkeleri bizden on yıllarca ileride, çok daha gelişmiş, mutlu ve refah içinde bir hayat sürüyorlar. İsveç artık çalışma saatlerini 6 saate indirmeyi deniyor. Bu günde 5, haftada 30 saat çalışmak demektir. Geri kalan zaman spor yapmak, seyahat etmek, hobilerine, sevdiklerine zaman ayırması için kişiye ait demektir. Çağdaş dünya buralardayken, AKP Türkiye'sinde bırakın buralara ulaşmayı hedeflemeyi, artık biz Cizre'yi, Sur'u yaşatıyoruz yurttaşlarımıza…

*  *  *

Devletlerin politikaları, stratejileri, yıllık, aylık, günlük değişmez çünkü devletlerin ulusal menfaatleri böyle hızlı değişmez. Her devlet ulusal menfaatleri doğrultusunda uzun soluklu, sürdürülebilir politikalar ve stratejiler belirler ve küresel dünyanın koşullarına göre taktiksel hamlelerle bunlara adım adım yaklaşmaya çalışır. Büyük devletlerin politikaları yüz yıllıktır, bazı durumlarda yüzlerce yıllık. Ancak kırmızı çizgilerimizi ve ulusal menfaatlerimizi kendi dünya görüşüne göre yeniden yazmaya ve hepimizin üzerinde zorla, baskıyla, tehditle uygulamaya kalkan AKP, 14 yıldır ülke politikalarında tutarsızlık üzerine tutarsızlık yapmakta ve ülkemizi, hepimizi göz göre göre pek çok tehdide açık ve zarar görebilir hale dönüştürmektedir…
AKP ve Tayyip Erdoğan, komşumuz Suriye ve lideri Esad'la en üst düzeyde, ailecek görüşürlerken, ABD'nin politikaları ve çıkarları gereği durduk yerde baş düşman oldu. Esad'a karşı PYD'yi çağırdılar, Ankara'da ağırladılar, iş birliğine başladılar, devran döndü bu sefer PYD baş düşman oldu. Suriye'de ılımlı muhalif diye El Nusra'yı destekledik ancak radikal bir örgüte dönüştü, IŞİD'e katıldı şimdi o da baş düşman oldu. Amerika'yla eğit donat yaptık ama eğittiklerimiz gitti El Nusra'ya katıldı. Bütün uyarılara rağmen yıllarca gizli kapaklı IŞİD'çileri beslediler, ağırladılar, yaralılarına baktılar ama sonunda nasıl psikopat manyaklar olduğu bütün dünyanın gözü önünde ortaya çıktı. Bugün hükümetin elitlerinin IŞİD'le petrol ticareti yaptığı, terörün finansmanına destek verdiği konuşuluyor. Belki de bu yüzden, ulusal menfaatlerimize aykırı bir şekilde dost bir ülke olan Rusya'nın savaş jetini düşürdüğümüz konuşuluyor…

*  *  *

En büyük görevi Sovyet Rusya'yı ve Doğu Bloku'nu durdurmak olan NATO'nun tarihinde ilk kez bir Rus uçağını düşüren ülke oldu Türkiye. Nükleer bir yok oluşun hiç de imkansız olmadığı soğuk savaşın en zorlu günlerinde bile böyle bir stratejik hata yaşanmamıştı oysa. AKP'nin bu aptalca hamlesiyle, pek çok ortak çıkarı bulunan ABD, NATO ve AB gibi tamamen kendi çıkarları için tavizsiz mücadele eden güçlü ülkelere karşı, Türkiye'nin elindeki en büyük koz olan Rusya ve İran kozlarını kaybetmesi çok ağır bedelleri olabilecek büyük bir stratejik hatadır…
Birbiriyle tutarsız, günlük siyasi kaygılarla ve belki de bilmediğimiz kirli iş birliktelikleri nedeniyle uyguladıkları politikalarla, ABD'yle, Rusya'yla, İran'la, AB'yle, NATO'yla ulusal menfaatlerimize aykırı bir şekilde birçok konuda karşı karşıya geldik, geliyoruz…
Devletlerarası ilişkiler, örtüşen ve çatışan çıkarlara dayalı işbirliği ve rekabet üzerine kuruludur. Devletlerarası ilişkiler özünde bir kozlar mücadelesidir. Bu ilişkilerdeki en önemli belirleyici unsur her iki tarafın diğerine karşı elinde bulundurduğu kozlardır. Bu kozlar, ulaşmak ve elde etmek istedikleri sonuçlara göre kısmen bir tarafın avantajları, üstünlükleri kısmen de diğer tarafın dezavantajları ve zafiyetleridir…
Türkiye'nin elindeki en değerli kozları, başkasının parasıyla kumar oynayan beceriksiz bir kumarbaz gibi har vurup harman savurması, son kalan Suriye'li mülteciler kozunu da, kardeşlerimizi bağrımıza basacağız elbetteden, bindiririz otobüslere yollarız hepsiniye kadar yalanlar, tehditler ve en önemlisi günlük siyasi çıkarlara göre kullanması, yıllardır nasıl yönetildiğimizin utanç verici bir başka örneğidir…

*  *  *

Türkiye'nin dostlarının da hasımlarının da elinde, GEZİ olaylarındaki insan hakları ihlallerinden 17-25 Aralık yolsuzluk dosyalarına, Suriye'deki cihatçı örgütlere silah desteğinden AKP'nin pek çok üst düzey yöneticisinin bulaştığı yolsuzluklara, rüşvetlere, haksız ihalelere, çevre ve doğa katliamlarına, IŞİD petrollerinin taşınmasına, hapisteki gazetecilere ve bunun gibi onlarca kritik konudaki suçlarından kaynaklanan kozlar vardır…
Türkiye ne yazık ki artık tutarsız ve güvenilmez bir ülkedir. Çağdaş dünyanın yazılı ve yazılı olmayan etik ve yasal güvenceleri göz önüne alındığında, uzun soluklu sürdürülebilir iş birliktelikleri için uygun değildir. Türkiye artık sadece, içte ve dıştaki tutarsız tutumlarının ve her ne kadar iç hukuku baskılayıp hesap vermekten şimdilik kurtulsalar da, işledikleri onca suçun iç politikada yarattığı zorlukların farkında olan vurguncular için ideal bir hasat ülkesidir. Merkel gibi dünya liderlerinin gidip gelmesi, bizim sorunlarımıza sahip çıkmak için değil, tutarsızlık ve suçluluk ortamının yarattığı fırsatlarla ellerindeki kozları sonuna kadar bize karşı kullanarak büyük hasatlarını toplamak içindir…

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp