Top
Nasuh Mahruki

Nasuh Mahruki

nasuhmahruki@sozcu.com.tr

13/02/2016

İnsan nedir?

Nepalli Saddhu

İnsan dünyadaki tek zeki varlıktır, gezegenimizdeki yaşamın en akıllı türü, beyni en gelişmiş canlısıdır. İnsan beyni, vücut ağırlığının yalnızca %2 ila 3'ünü oluşturur ama dinlenme halinde vücudun tükettiği enerjinin %25'ini harcar. Bu dünyada varlığını sorgulayan ilk ve tek tür insandır. Bildiğimiz evrende bırakın başka bir akıllı varlığı, henüz başka hiç bir yaşam formu keşfedemediğimiz için de çok değerlidir…

Hindistan'da bir Müslüman

Gezegendeki tüm canlılar, aynı kökenden evrilmiştir. İklimi, coğrafyası ve yaşam şartları sürekli değişen çevrelerinde gerçekleşen evrim süreci içinde hayatta kalmayı başaranların soyları, büyük değişimlere uğrayarak bugünlere gelmişlerdir. İnsan da kendi soy bağındaki bütün canlılığın izlerini genlerinde barındırsa da artık onlardan çok farklı ve kendine özgüdür…

Tibet'li kadın

Carl Zimmer, EVRİM – Bir Fikrin Zaferi kitabında şunları anlatıyor: Dünyadaki tüm canlılar aynı kökenden evrildiği gibi tüm insanlar da aynı atadan, büyük kuyruksuz maymunlardan evrilmiştir. 6 – 8 milyon yıllık bir geçmişe uzanan tüm İnsanımsılar ve 5 milyon yıl kadar önce ayrılan İnsangiller de, gezegenimizdeki diğer tüm canlılar gibi yaşamları için, yiyecek bulmak için mücadele etmek zorundaydı. Zamanlarının önemli bir kısmını yenilebilir bitkileri toplamak, avlanmak ya da diğer hayvanların avlarından kalan leşleri bulmakla geçirmek zorundaydılar ve tabii ki büyük avcılara yem olmamak için saklanmakla da. Milyonlarca yıl, düzinelerce İnsangil türü evrildi ve bunların çoğu yan yana yaşadı. Ancak 30.000 yıl kadar önce Neanderthallerin, 15.000 yıl kadar önce de, Endonezya'nın Flores Adası'nda yaşayan 1 metre boyundaki bilinen en küçük İnsangilin son bireylerinin de ölmesiyle yalnızca bir İnsangil türü sağ kaldı; bizim atalarımız…

Amritsar'da bir Sih

100.000 yıl öncesine kadar en az 6 değişik insan türü yaşıyordu. Ancak bizim atalarımız, Homo Sapiens, gezegene yayılma yolculuğunda, muhtemelen her karşılaşmada diğer insan türleriyle girdiği alan hakimiyeti mücadelesinde hepsine üstün geldi ve böylece soyunu sürdürmeyi başardı. Muhtemelen diğer insan türlerinin yok olmasında da, öğrenmekten rahatsızlık duyacağımız müdahaleleri oldu…
Genlerimizdeki mutasyon oranını hesaplayan bilim insanları, şempanzelerle insanların son ortak atasının 5 milyon yıl önce yaşadığını buldular. Atalarımız bu dönemde diğer kuyruksuz maymunlardan ayrıldılar ve Doğu Afrika savanalarında kendilerine yeni yaşam alanları aramaya başladılar. Bu arayış sırasında toplumsal yaşamları çok daha karmaşık hale gelmeye başladı. İnsan türünü özel yapan büyük beynimiz, zekâmız, konuşma yeteneğimiz ve aletleri kullanabilme yetimiz de büyük olasılıkla bu süreçle birlikte evrildi. Afrika ormanlarından çıkıp çeşitli yaşam alanlarına giren ve nihayetinde bütün dünyaya yerleşen atalarımızın yetileri muazzam bir şekilde gelişerek hayvanlardan uzaklaştıkça insanlaştılar…

Sıkkım'lı Lama

Yaklaşık 195.000 yıl önce Doğu Afrika'da evrilen bizim türümüz Homo Sapiens yani ilk modern insanlar, 164.000 yıl önce kabuklu deniz canlılarını topluyor ve pişirerek yiyorlardı. 90.000 yıl önce balıkçılık için özel aletler üretmeye başladılar. 10 binlerce yıl süren avcılık, balıkçılık ve toplayıcılık yaşayışının sonunda, bundan yaklaşık 12 bin yıl önce modern insanlar Mezopotamya'da, bugünkü Fırat ve Dicle nehirlerinin arasındaki Bereketli Hilal denilen bölgede tarım toplumuna geçişi başlattılar ve artık yiyeceklerini üretmeye ve çevrelerini değiştirmeye başladılar. Belirli bitkileri ve hayvanları yetiştirmeyi ve büyütmeyi kontrol etmeyi öğrendiler. Benzer bir dönüşüm Çin'de, Meksika'da, Afrika'da da kısa süre sonra başarıldı. Bu çok önemli keşif, çiftçilik ve hayvan sürülerini gütmek gibi dünyanın doğal çehresini önce yerel olarak sonra da küresel olarak değiştirmemizi sağlayacak yolu açtı…

Hindu Saddhu

Doğal olarak yaşamını sürdürme ve diğer canlılara göre önemli bir üstünlük olarak yaşamını geliştirme arzusu ve potansiyeliyle dünyaya gelen insan, kendi değişirken bütün dünyayı da kendine uygun şekilde değiştirdi ve başkalaştırdı…
On binlerce yıl boyunca modern insan bütün kıtalara yayıldı ve jenerasyonlar boyunca, her yeni iklim ve coğrafyaya uygun şekilde uyum sağlamasıyla nüfusu muazzam şekilde arttı. Şu anda gezegende yaşayan binlerce etnisite, atalarımızın Afrika'dan en büyük çıkışı olan, 60.000 yıl önce gezegenin çeşitli yerlerine göç edip yerleşerek bulundukları coğrafyaya ve şartlara uyum sağlamalarıyla oluştu. Yani 60.000 yıl önce, 1800 jenerasyon önce hepimiz tek bir klana, tek bir kabileye mensuptuk. Bugünkü ırkların, etnisitelerin, milletlerin hiçbiri yoktu…
Modern insan bio – psiko – sosyal bir varlıktır. Boyu, göz rengi, saç rengi, kilosu gibi biyolojik özellikleri olan; iç dünyası, ruh dünyası, hayalleri, tutkuları, endişeleri gibi psikolojik özellikleri olan ve en önemlisi bütün yaptıklarını diğer insanlarla birlikte, diğer insanların arasında yapan sosyal bir varlıktır…
Yapıcı ve yıkıcı, yaratıcı ve yok edici özellikleri, biyolojik ve kültürel ögeleri, her bireyinde kendine özgülük nitelikleriyle sürekli değişim ve gelişim içinde bulunan insan, oldukça karmaşıktır. Her birini diğerlerinden ayıran, farklı kılan duygusal, düşünsel, ruhsal ve fiziksel özelliklerin bütünü olarak bir kişiliği vardır. Ayrıca içsalgı bezlerinin az veya çok çalışması gibi soyaçekimle getirdiği fizyolojik özelliklerin oluşturduğu, otonom sinir sistemine bağlı psikolojik tutumlar olan, değiştirmenin de pek mümkün olmadığı bir mizacı vardır…
Bugün 7.3 milyar gibi tarihteki en büyük nüfusuna ulaşan insan, aslında sonsuz olasılıklara sahip bir potansiyeldir. Büyük gücüyle dünyayı değiştirme potansiyeline sahiptir, iyi yönde de kötü yönde de…

Bu yazıyı, Muhyiddin Abdal'ın İnsan İnsan dizelerini Fazıl Say'ın bestesiyle dinlerken okumanızı öneririm. https://www.youtube.com/watch?v=fEzpsVi1Qd0

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp