Top
20/11/2016

Selanik’te boyoz Rüzgarı

Ulu Önder Atatürk'ün doğum yeri Selanik'te son aylarda tam anlamıyla ‘Türk Rüzgarı' esiyor. Rüzgarın adı ise, boyoz. Selanikliler'in neredeyse tamamı sabah kalkıp boyozla güne başlıyor. İzmir'e has bu muazzam tadı Selanik'le yeniden tanıştıran İzmir'li Musa Turan kardeşim, aynı zamanda Kuzey Yunanistan Yunan – Türk Ticaret Odası'nın da Türkiye Temsilcisi. Cevval bir Türk girişimci anlayacağınız. 1912 yılında kenti terk eden Sefaradlar, kendileriyle beraber boyozu da alıp götürmüşler ve o tarihten beri bu efsane tat Selanikliler'in boğazından geçmemiş. Ta ki birkaç ay öncesine kadar! İzmirli kardeşlerimin sabah uyanır uyanmaz tattıkları bu lezzete, artık Selanik'li dostlarımız da kavuşmuş. Bizimkilerin, yanında yumurtayla midelerine indirdikleri sade boyozlar burada çeşitlendirilmiş, Selanik usulü olmuş. Peynirlisinden çikolatalısına, elmalısından ısırgan otlusuna kadar farklı bir şekilde yorumlanmış ve ortaya harikulade bir tat çıkmış. Boyoz artık Selanikliler'in de olmazsa olmazı. Boyozu Selanik'e kazandıran Smyrna'lı boyozcu kardeşlerime selam olsun. En yakın zamanda İstanbul'a da bekliyoruz.

Nitelikli eğitim şart!

Kendimi bildim bileli şunu söylerim: Nitelikli eğitim ‘bazı' çocukların değil, her çocuğun hakkıdır diye. Hele de her çocuğumuzun, her gencimizin aklının, zekasının gözlerinden fırladığı bu güzeller güzeli memlekette. Ve ne yazık ki eğitim imkanı kısıtlı birçok yavrumuz tam anlamıyla sağlıklı ve nitelikli eğitim alamadığı için en kaba tabirle heba olup gidiyor bu kadim topraklarda. Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı TEGV de tastamam bu hayati konuya el atıyor yıllardır. Biliniyor ki araştıran ve sorgulayan nesiller kendisini kalkındırdığı gibi ülkesine de refah getiriyor. TEGV Başkanı Cengiz Solakoğlu bu konuda son derece hassas. Nasıl olmasın ki? Temelinde sevgi olan bir anlayışta, ‘kader' diye öğretilen imkansızlıkların aslında aşılabilecek birer engeller olduğu görülüyor ki, toplumda bu bilinci oluşturmak için ailelere de büyük görev düşüyor, bağışçılara da, elbette bakanlığa da. O nedenle sadece parası olan değil, parası olmayan da nitelikli eğitimi hak ediyor. Daha doğarken kaderine yenilmemeli çocuklarımız. Daha güçlü bir Türkiye'yi yaratmak için nitelikli eğitim şart!

#Bozcaadabizim kardeşim!

‘Mal, mülk sizin olsun Bozcaada bizim!' diyen kardeşlerimiz var bu memlekette. Ya da Sulubahçe'sine, Habbele'sine, üzümü, kargası, karadutuna, kedisi, kurabiyesi, reçeline, kalesine, Polente'de gün batımına sahip çıkan, Ayazma'nın soğuk mu soğuk denizinde buz kesen, Akvaryum'unun mavisiyle dans eden, eşsiz rüzgarında şiirler yazan, okuyan, okutan bir güruh var bu memlekette. ‘Yapmayın, kıymayın burayı doğal bırakın efendiler' diyen, adaya ‘beach' istemiyoruz diye haykıran biraderlerimiz, ‘rantözlere dur' diyen bacılarımız var bu ülkede. ‘Lüks beach değil, doğal kumsal' isteriz diyerek çoluğunu çocuğunu, torununu torbasını düşünen nineler, dedeler var bu ülkede. Bugün Bozcaada, yarın Datça, diğer gün bilmem neresi!!! E bu kardeşlerim bas bas bağırırken ‘Bozcaada bizimdir!' diye ben, sen, biz oturacak mıyız oturduğumuz yerde?! Pek tabii ki hayır! O zaman avaz avaz, kendimizi yırta yırta #BozcaadaBizim agaaaa!! demenin tam zamanı değil midir dostlar?!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları