Top
02/12/2023

Banker Kastelli melek mi şeytan mı?

Biyografisi yazılan kişi genelde kamuoyunun tanıdığı kişidir...

Ama...

Ve genelde...

Biyografisi yazılan kişi:

Kamuoyunda tanındığından çok farklı kişiliğe sahiptir...

O nedenledir ki biyografileri:

Kişinin ömrünü anlatmak için değil...

Kişinin ömrünün anlaşılabilmesini sağlamak için yazdım...

Abidin Cevher Özden’i, bizzat bana anlattıklarından derleyip:

“Banker Kastelli; Melek Mi Şeytan Mı?” başlığı altında yayımlanan kitabımda anlattım...

Kitabın en başında Balzac’ın “Tılsımlı Deri” isimli romanından bir alıntı yapmıştım...

Balzac, roman kahramanı için şöyle diyordu:

“Göklere dek yükselmiş, ulaşılmaz bir cenneti yarım yamalak görmüştür. Ruh huzurunu tabancanın ağzında aramak zorunda kaldığına göre, kim bilir ne zorlu fırtınalara uğramış...”

Canlarım...

Banker Kastelli 75 yaşında intihar etti...

Çünkü...

Hakkındaki dedikodular asla bitmemişti...

Her görüşmemizde kendisini kamuoyuna yanlış anlatan medyaya ağır hakaretler ederdi...

Ve:

“O fıkran aklıma geldikçe hem gülüyor hem kahroluyorum” derdi...

Keşke intihar etmeseydi...

Bugün 90 yaşında ve sapasağlam ayakta olacaktı...

Çünkü:

Hayatı ve yaşamayı seviyordu...

Ve çünkü:

Hayatı çok güzel yaşamasını biliyordu...

Ve fakat canlarım...

Onu...

Kimi gazetecilerin yazdıklarından tanıyan genç kuşaklar bilmezler...

Ben hatırlatayım:

Cevher Özden, sağ elini göğsüne bastırıp:

Rahmetli anamın hayrına cami (Ya da Kuran kursu) inşa ettirdim, Allah kabul etsin” diyen sahte bir hayırsever değil...

Tiyatro ve benzeri sanatları destekleyen:

Gerçek bir hayırseverdi...

Hatta:

Türkiye’nin ilk:

“Sanat hayırseveri” idi...

Reklâmlarında o günün ünlülerine değil...

50’li 60’lı yılların aktör ve aktrislerine rol vermişti...

Çünkü...

Onun da gençliğinin yıldızları olan ünlü sanatçılar:

Filmlerde rol alamıyorlardı...

Daha doğrusu onlara rol verilmiyordu...

Ve canlarım...

Mülkiyeti kendisine ait Venüs Müzikholünü, müzikal sahneleyen gruplara tahsis edip üstüne bir de ödemeler yapmıştı...

Ve fakat...

Ve ne yazık ki...

Şu son banka/banker soygununda kimileri halen:

Onun temiz adını kirletmeye devam ediyorlar...

Çok üzülüyorum çok...

Günün sözü

“Duydum ki gıybetimi (Dedikodumu) yapmışsın, yüzüme söylemekten kaçmışsın; benim gibi bir acizden korkmuş, Allah’tan korkmamışsın...”.

Mevlâna

KASTELLİ’YE ANLATTIM Kİ

Köy imamının biri, namaz kıldırırken sesli yellenir...

Utanır, “bir daha bu köylünün yüzüne bakamam” deyip köyü terk eder...

20 yıl kadar sonra:

“Artık unutulmuştur” diye düşünüp yellendiği köye gider...

Köye girmeden önce koyunlarını otlatan genç bir çobanla karşılaşır...

Selam verip sorar:

“Falanca köy burası mı?..”.

“Evet...”.

“Bu köyden misin?..”.

“Evet...”.

“Kaç yaşındasın?..”.

Çocuk başını kaşır:

“Valla emmi kaç yaşımda olduğumu bilemem ama anam ‘sen, imamın osurduğu sene doğduydun’ der...”.

Bu fıkrayı Cevher Bey’e anlatıp:

“Hayat bu; insanoğlu iyilikleri, güzellikleri değil kusurları, kötülükleri hatırlar; takma kafanı hayatını yaşa” deyince:

“Haklısın” der ama yine de her karşılaşmamızda benim de mesleğim olduğunu bildiği halde:

“Şu gazeteci milletinin var ya...” der ve saydırmaya başlardı...

O ADAM NE İŞE YARAR

Yasama ve Yargı’nın neredeyse tamamen Cumhurbaşkanı’na bağlandığını...

Muhalefetin bütün tekliflerinin iktidar partili milletvekilleri tarafından reddedildiği malûmunuz...

Keza, Yargıtay ceza dairelerinden birinin de Anayasa’ya değil...

Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarına uyduğu ortada...

Öyle olmasa İP Milletvekili Can Atalay halen hapiste olur muydu?..

Bu durum bana çok sevdiğim bir fıkrayı hatırlatır...

Okuldan dönen çocuk, din dersi öğretmeninin kendilerine öğrettiklerini annesine doğrulatıyor:

“Anne, ekmeğimizi Allah mı verir?..”.

“Evet oğlum...”.

“Suyumuzu da mı Allah verir?..”.

“Elbette...”.

“Masamıza koyduğun yemekler?..”.

“Onları da Allah verir...”.

Çocuk bir süre düşünüp yeni bir soru sorar:

“İyi de anne; ‘baba’ dediğim o şişman, kel kafalı adam ne işe yarar?..”.

BÜTÜN SERVETİNİ KAYBETMİŞTİ

Şu son, milyarlık banka soygununda dönen dolaplara bakıyorum da...

Medyamız ve siyaset dünyamız:

Banker Kastelli olarak bilinen Abidin Cevher Özden’e nasıl da çok haksızlık etmiş...

Çünkü...

Banker Kastelli’nin bütün varlığı Devlet tarafından satıldı...

Servetinin satışından elde edilen gelirin bir kısmıyla...

Satışına aracılık ettiği ve fakat batan şirketlerin hisse senetleri ve tahvilleri ödendi...

Kalan 35 milyon dolar karşılığı TL ile de...

Sokak bankerlerine para kaptıranlara:

Alacakları oranında pay edildi...

DÜNÜN X’İ

Abdullah Naci

@abdullahnaci

Selman Öğüt’ün rektörlüğü doğru karar, ama yetmez. Tuğçe Kazaz, dinden iyi anlar, Diyanet İşleri Başkanı yapılmalı. Hakan Ural’ın birikiminden faydalanmalıyız. Kültür Bakanı olabilir. İbrahim Karagül, savaşmayı çok sever. Milli Savunma Bakanı yapılsın. Bu değerler kaybolmasın.

GÜNÜN ÇELİŞKİSİ

“Türk adaletine güveniyorum” diyen Arda Turan...

Bu güvenini göstermek amacıyla olsa gerek...

Parasını kurtarmak için...

Cumhuriyet savcılığına değil...

Bazı cumhuriyet savcılarının duygusal olarak bağlı oldukları:

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a başvurdu...

Ne diyordu Ahmet Kaya o güzel şarkısında:

“Bu ne yaman çelişki anne...”.

Bu ne yaman çelişki Arda...

BATAN KENDİSİ DEĞİLDİ

Kimileri Cevher Özden’in:

“Hortumcu ve tefeci” ve hatta “sokak bankeri” olduğunu bile iddia etmişlerdi...

O ise ısrarla:

“Ben ne tefeciyim ne hortumcu ne de sokak bankeri; beni sokak bankerlerinden ayıran en büyük özelliğim, tescilli borsa bankerliğimdir” diyordu...

Ona göre sokak bankerleri:

“Keleklerin paralarını meleklerle yiyen soytarılar” idi...

Kendisi ise:

Türkiye’nin en güçlü holdinglerinin hisse senetlerinin veya tahvillerinin satımında aracılık ediyordu...

Ve...

Batan kendisi değil...

Hisse senetlerini ve tahvillerini sattığı:

Holdinglerdi...

O SİLAH KESİN PATLAR

Bir KORKUSUZ okuru, dün bu köşede:

Mehmet Şimşek, borsa ve döviz kazançlarından elde edilen gelirlerinden yüzde 40’a kadar vergi alınacağını açıkladı” şeklindeki haberimi eleştiren bir mesaj göndermiş...

Diyor ki:

“Sayın Cumhurbaşkanına, döviz ve borsa gelirlerini %40’a kadar varan oranlarda vergilendirme yetkisi verilecek ama bu; Sayın Cumhurbaşkanı’nın o yetkisini kullanacağı anlamına gelmez; lütfen haberinizi düzeltin...”.

Verdiğim cevabı sizlerle de paylaşayım:

Ünlü yazar Çehov’un en çok bilinen sözlerinden biri şöyledir:

“Eğer ilk bölümde ‘duvarda bir tüfek asılı’ diyorsanız ikinci veya üçüncü bölümde o silah patlamalıdır. Eğer ateşlenmeyecekse o silah orada asılı olmamalıdır...”.

Erdoğan duvara astırdığı silâhı mutlaka kullanır...

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp