Top
Mehmet Yaşin

Mehmet Yaşin

myasin@hurriyet.com.tr

04/01/2023

Sağım solum plastik

Bu yazıda size, bütün dünyanın bildiği bir konuyu (belayı) anlatacağım.

Konunun başlığı: Plastik.

Yani bulunduğu 1700 ‘lü yıllardan beri insanlığın baş belası olan bir madde.

Size, “plastik kullanmayın” diye bir öneride bulunmayacağım.

Geçmiş olsun!

Yaklaşık 350 yıldan beri plastikle kucak kucağayız! Onun için telaşlanmayın!

Koyverin gitsin artık. Çünkü kurtuluş yok.

Neden mi?

Bilim insanları, bir plastiğin yer yüzünden yok olması için en az 430 yıl geçmesi gerektiğini öne sürüyorlar.

Yani, yarın bütün dünyada plastik üretimi dursa, kimse plastik kullanmasa da son gün bırakacağımız plastik artıklar tam 430 yıl sonra ortadan kalkacak. Basit bir hesapla, ancak 8. veya 9. kuşağımız plastikten arınmış bir dünyada yaşama şansına sahip olacaklar.

“Benden sonra tufan” zihniyetine sahip olan bu dönem insanlığının, 9. kuşak sonrasını düşüneceğini pek sanmıyorum!

Yanlış anlamayın! Bizi zehirleyen plastik dediğim, alış veriş torbaları, çöp torbaları, su bidonları, plastik tabaklar, yiyeceklerin sarıldığı incecik plastikler, çocukların emdiği biberonlar, aklınıza gelecek milyonlarca plastik eşya değil. Onları şimdilik görüyoruz, solumuyoruz ve yemiyoruz. Bize zarar verme formuna henüz bürünmemişler.

Uzatmayalım, sözümüz “mikro plastiklere.”

Kim bunlar?

Anlatalım!

Mikroplastik dediğimiz şey, yüz yıllar içinde ufala ufala, beş mikrometreden daha küçük boyutlara ulaşan plastikler.

Orları asla göremezsiniz. Ama soluduğunuz havayla ciğerlerinize çekebilirsiniz. Veya her şekilde sindirim sisteminize dahil edebilirsiniz!

Yani onlardan asla kurtulamazsınız.

Yaşamınız boyunca en kaliteli maskeleri takarak yaşamak isterseniz, belki ciğerlerinizi kurtarabilirsiniz. Ama yiyecekler ve içecekler yoluyla vücudunuza girmelerine engel olamazsınız.

Yapılın araştırmalara göre, dünyada bugün yaklaşık 6 bin 300 milyon ton plastik birikmiş. Yine yapılan araştırmalarda, dünyadaki her 10 kişiden yaklaşık 8'inin kanında mikroplastik parçalarına rastlanmış.

Kanda en yaygın bulunan mikroplastik türü, gıda ambalajlarını, içecek şişelerini üretmek için kullanılan PET türü plastik.

Bir diğer tür ise plastik poşetlerin üretildiği Polietilen.

Bu beladan kaçıp kurtulmak da mümkün değil, çünkü mikroplastikler dünyanın her yerinde!
Hatta, insanoğlunun henüz ayak basmadığı Güney Kutbunun sularında bile görüldüler.
Yapılan araştırmalarda, buzulların altında bile mikroplastik bulunduğu müjdesi(!) raporlarda yazıp çizildi.

Yani artık plastikle sarılmış bir evrende yaşıyoruz.

Kaçış yoksa ne yapacağız?

Vücudumuzun bu duruma hızla uyum sağlaması için dua edeceğiz.

Yani ciğerlerimizin, plastikli havayla kan temizleme yetisinin gelişmesini bekleyeceğiz.

Midemizin ve bağırsak sistemimizin, plastikli beslenme yetisini bir an önce geliştirmesi için dua edeceğiz.

Yani organlarımızın bu yeni maddeyle yaşayabilme yeteneğini (evrimleşmesini) kazanması için her yolu deneyeceğiz.

Bu konuda, yüzyıldan beri kansere çözüm bulamayan araştırmacılara sığınacağız.
Başka çaremiz var mı? Bilemiyorum!

430 yıl sonraki insanlığı düşünecek kadar uzak görüşlüysek, bilim adamlarına, çözüm üretmeleri için dua edeceğiz. Ki bilim, bu güne kadar, bir çok imkansız olayı çözmeyi başardı, bunu da başarır diye umut edeceğiz.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp