Kıbrıs Barış Harekatı'nın dün 38'inci yıldönümüydü…
Yunanistan'daki Albaylar Cuntası'nın adamı EOKA'cı Nicos Samson Kıbrıs'ta darbe yapmış, Cumhurbaşkanı Papaz Makarios Malta'ya kaçmıştı…
Enosis (Yunanistan'a ilhak) amacıyla yapılan darbede Türklere karşı katliam hazırlıkları başlamış, Türkler esir alınarak statlara doldurulmuştu…
Limasol'da yaşan Türklerin bir kısmı İngiliz Agratur üssüne sığınmış, bunlar önce Londra'ya götürülerek tahliye edilmiş, oradan da İstanbul'a getirilmişti…
***
Kıbrıs Barış Harekatı ile önce darbeci Samson, arkadan Yunanistan'daki Albaylar Cuntası devrilip gitmişti…
Yani Türkiye'nin bir tokadı ikisine de yetmişti…
O zaman Türkiye böyle bir ülkeydi…
Gerçi Türkiye bu yüzden haksız ambargolara uğradı, çok sıkıntı çekti ama, gücüne ve onuruna toz kondurmadı…
Ne ABD'yi taktı, ne de İngiltere'yi; ikisine de pabucunu ters giydirdi!.. (Bir de şimdiki halimize bakınız)
Yıllar geçti, Türkiye'nin başına AKP diye bir parti geldi…
Bunlar, “dindar ve kindar nesil yetiştirme” hedefini o yıllarda kamufle etmek için “AB maskesi” taktılar, bunu iktidarın vizyonu diye pompaladılar!..
Sonra da “AB yolunda Kıbrıs tek engel” propagandasına geçtiler…
***
“Kıbrıs'ı verelim, AB'ye girelim.”
İktidar “ver kurtul” politikasını benimserken, ona paralel olarak da “ver kurtulcu” takımı harekete geçti…
Ve durum öyle hale getirildi ki, Türkiye sırf yayılmacı emelleriyle zevk için Kıbrıs'a çıkmış, bir bölümünü işgal etmişti; gerçekler unutturuldu!..
İktidarın yandaşı entel dantel tamı, takkeli takkesiz liboşlar Kıbrıs'taki askeri varlığımızı “işgalci” diye nitelemeye, Ada'da çözüm olmadan AB'ye giremeyeceğimizi, Cumhurbaşkanı Denktaş'ın koltuğunu korumak için çözümü engellediğini işlemeye başladılar…
İktidar da “Çözümsüzlük çözüm değildir” diye fiyakalı bir slogan buldu!..
Derken ortaya bir Annan Planı çıktı…
Bu plan için Rum ve Türk tarafında referandum yapılacaktı…
Ahmak aydın takımı derhal harekete geçti, Kıbrıs'ta Türk tarafı bu plana “evet” derse Türkiye'nin balıklama AB'ye gireceğini pompalamaya başladılar…
***
Türkiye'deki iktidarın desteği, AB fonlarından Ada'ya giden paralarla KKTC'deki bazı sivil toplum örgütleri satın alındı, bunun sonucu olarak “Yes be annemciler” türedi, fakat sonuç şaşırtıcıydı…
Türkler plana “evet”, Rumlar ise “hayır” demişlerdi…
Böylece “Çözümsüzlük çözüm değildir”, “Kazan-kazan” gibi palavralar da çökmüş oldu…
Bakınız, “kendi koltuğu için çözüm istemiyor” denilen Kıbrıs'ın anıt adamı Denktaş gitti, onun yerine gelen ver kurtulcu Talat da gitti, şimdi Eroğlu Cumhurbaşkanı, çözüm hala yok!..
Demek, öyle “çözümsüzlük çözüm değildir” gibi palavralarla ortalarda dolanmak yetmiyormuş!..
Rumların sırtında yumurta küfesi yok, Annan Planı'na “hayır” dediler, cezalandırılmaları beklenirken AB üyesi oldular, ödüllendirilmesi beklenen (!) Türkiye yine kapıda kaldı…
***
Şimdi Çankaya'da olan zat, “Annan Planı”na evet denildiğinde Dışişleri Bakanı idi ve müthiş öngörüsüyle (!) “Bu durumda KKTC tanınma sürecine girmiştir” dedi ve çuvalladı; çuvalla durumu halen de devam ediyor!..
O zamanlar “30 yıl oldu hala çözüm yok… Olur mu kardeşim, bu nasıl bir şey” diyerek iktidara kuyrukluk yapan ahmaklarda, aradan 8 yıl geçtikten sonra acaba bugün biraz olsun utanma duygusu var mıdır?..
Hiç sanmam, onlarda önce utanacak surat olmalı!..
 

Erol Kaner'i
kaybettik!..

Babıali'den bir yıldız daha kaydı…
Sevgili arkadaşımız Erol Kaner hayatını kaybetti ve dün sonsuzluğa uğurlandı…
Erol Kaner de Babıali'nin çilesini çekmiş, yeni neslin pek tanımadığı arkadaşımızdı…
Gazeteciliğin yokluk zamanında yetişmiş, TRT Haber Müdürlüğü ve İstanbul Bölge Müdürlüğü yapmıştı…
Mesleğin bugünkü şatafatından uzak, mütevazı bir hayat sürdü…
Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü sahibi, sözüne güvenilir, tutarlı, yardımsever, deneyimli bir gazeteciydi…
Emekli olduktan sonra Çetin Yıldırımakın tarafından Türk Kalp Vakfı Basın Müşavirliğine getirilmişti…
Hizmete orada da büyük bir şevk ve heyecanla devam etti, gazeteci arkadaşlarının, kardeşlerinin sıkıntılarına ortak oldu, sağlıklarıyla yakından ilgilenerek kol kanat gerdi…
Aramızdan ayrılışı büyük bir kayıptır…
Sevgili arkadaşımıza Allah'tan rahmet, ailesine ve Türk Kalp Vakfı camiasına başsağlığı diliyoruz…