Top
31/05/2023

Bakalım görelim nasıl yemin edeceklermiş!

Sevgili okurlarım, iktidar partisi son seçimde yeterli oy sağlayabilmek amacıyla kendi listesine bir takım destekler aradı.

Bunlardan biri de şeriatçı bir parti olan Hüda-Par idi.

Belli yobaz kesimler dışında Türkiye'de herhangi bir ağırlığı ve saygınlığı olmayan, ismi Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve Konca Kuriş gibi cinayetlerle anılan bir parti.

Bunlar aynı zamanda ‘Türk' düşmanı.

İş bu kadarla da bitmiyor, aynı zamanda laik Türkiye Cumhuriyetinin, bütün devrimlerimizin düşmanı.

Üstelik kadın düşmanı. Taliban'ın Türkiye şubesi.

Millet yoktur kavim vardır, dinimiz imanımız, dinimizin kuralları önemlidir diyenlerin, siyaseti camilerde yapanların topluluğu.

‘Atatürk' derseniz, ismini bile duyunca tüyleri diken diken olur, tiksinirler.

★★★

Türkiye'yi uzun yıllardan beri yönetmekte olan bir iktidar düşünün ki, korkusundan böyle bir parti ile seçim ittifakı yapmıştır.

Önce pazarlık masasına oturdular, AKP ve Hüda-Par olarak koşullarını öne sürdüler…

Çünkü Tayyipgiller seçimi kaybedecek olmanın paniğini ve korkusunu yaşıyordu.

Kapılarını onlara açtı ama bir tek istekleri vardı:

“Bizi fazla zorlamayın, büyük tepki alırız. Anlayışınıza sığınıyoruz.”

Olacakları biliyorlardı.

Pazarlık görüşmeleri uzun sürmedi.

İki taraf da birbirine ‘anlayış' gösterdi ve iş tamamlandı.

Uzlaştılar!

AKP, Hüda-Par'a seçilmesi garanti olan yerlerden ne çıkarsa bahtına milletvekillikleri armağan etmeyi içine sindirdi. 

Partinin genel başkanı dahil 10 kişi aday listesine konuldu.

Ancak dördü seçilebildi.

★★★

Seçilenler şunlar:

-Genel başkan Zekeriya Yapıcıoğlu, İstanbul 3. bölge 4. sıra.

-Genel sekreter Şehzade Demir, Gaziantep 6. sıra.

-Genel idare kurulu üyesi Faruk Dinç, Mersin 4. sıra.

-Parti sözcüsü Serkan Ramanlı Batman, 2. sıra.

Bunların isimleri falan hiç önemli değil.

Önemli olan ‘bu kafaların' AKP sayesinde Meclis'te yer bulmuş olması.

★★★

Evet, birkaç gün kaldı…

Bunlar çıkacak kürsüye ve anayasada yer alan yemin metnini diğer milletvekilleri gibi aynen okuyacaklar.

Okumakla yükümlü oldukları o metin aynen şöyle:

“Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, hukukun üstünlüğüne, demokratik ve LAİK CUMHURİYETE, ATATÜRK İLKE VE İNKILÂPLARINA bağlı kalacağıma, toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanma ülküsünden ve anayasaya sadakatten ayrılmayacağıma BÜYÜK TÜRK MİLLETİ önünde NAMUSUM ve ŞEREFİM üzerine andiçerim.”

★★★

(İzninizle burada bir parantez açmak istiyorum. Ben hayatımda bu ‘inkılâp' kadar Türkçemize uyumsuz ve anlamsız bir sözcük daha bilmiyorum. Bunun Türkçe anlamı devrim. Dolayısıyla doğru kullanımı Atatürk ilke ve devrimleri olmalıdır.)

★★★

Bu şahıslar birkaç gün sonra Meclis kürsüsüne çıkıp yemin edecekler…

Ve anayasada yer alan yemin metnini aynen okuyup milletvekili olmayı hak edecekler, sonrasında maaşa bağlanacaklar.

Peki ama bu metinde laik Cumhuriyet'e, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı kalmak var ki, bunları ağzına almaya cüret eden her Hüda-Par mensubunu normalde yerinden hoplatır.

Üstelik iş bu kadarla bitse
yine iyi!

İşin içinde NAMUS ve ŞEREF kavramları da var.

Şimdi bir düşünelim, Hüda-Par milletvekili kürsüye çıkıp bu lafları okuyunca ne olacak?

AKP, MHP vesaire milletvekilleri bunlara alkış tutacak, bunlar da başlarını hafifçe öne eğerek selam verip kürsüden inecek…

Sonra her şey eskisi gibi devam edip gidecek.

Türk düşmanlığı…

Laik Cumhuriyet düşmanlığı…

Atatürk düşmanlığı…

Ve namus ve şeref üzerine edilen sahte, düzmece yeminler.

★★★

AKP listesinden seçilen bu dört şahsın birkaç gün sonra edeceği yeminin de çok iyi izlenmesi gerekiyor.

Gerçi bu gibi kavramların, bu gibi ant içmelerin Türkiye'de anlamı pek kalmadı ama!..

Cumhurbaşkanı bile etmiş olduğu yemini açıkça çiğneyip partisi için çalışıyor da kim umursuyor!

Normal bir ülkede yaşıyor olsaydık bu dört milletvekiline çağrıda bulunurdum:

“Ya edeceğiniz yemine bundan sonra sahip çıkıp namus ve şerefinizi koruyun, ya da (eğer sıkıyorsa) açılış günü o kürsüye hiç çıkmayın!”

Mertçe ve açıkça söyleyin, sizi takdir edelim:

“Karşı olduğum bu yemin metni benim inançlarımla, namus ve şerefimle bağdaşmaz. Milletvekilliğinden istifa ediyorum.”

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp