Top
28/05/2023

Halsiz, yorgun ve uykulu

SEVGİLİ okurlarım, Recep Tayyip Erdoğan'ı hiç yakından gördünüz mü?..

Hiçbirimiz görmedik de, bazen ekranlarda yakın çekim olduğunda izleme fırsatını buluyoruz.

Niçin görmedik?

Yanına yaklaşmak asla mümkün değil de o yüzden.

Binlerce kişiden oluşan bir koruma ordusuyla kuşatılmış durumda.

Onun cami avlularında, bazı toplantılarda önündeki elektronik aygıttan okuduğu nutuklara hiç bakmayın.

Yanına yaklaşmayı başaran herkes önce o koruma ağından başarıyla sıyrılıp geçmek zorunda.

★★★

Kendisini yakından izlemenin bir tek yolu var, ekranda konuşurken görebilmek!..

İşte o zaman doğal hali ortaya çıkıyor.

Yorgun.

Gözlerinden uyku akıyor.

Yaşlanmanın belirtisi olarak gıdısı, dudakları ve çenesi iyice sarkmış, yanakları çökmüş.

Anlamak ve üzülmek için tıp doktoru olmaya gerek yok, vatandaş gözüyle görebilmek çok kolay.

60 yaşını geçmiş biri için bunlar çok doğal belirtiler. Üzerinde bir sürü yük var…

Çünkü tek adam olmak kolay iş değil…

Çevrende senden avanta bekleyen bir sürü ‘eleman' var.

Bir imzanla onları ya ihya edersin ya da yok edersin.

Bu güce sahipsin.

★★★

İki gece önce yandaş gazetecilerle yine ekrana çıktı, düzmece sorulara yanıt verirken bir süre sonra kaykıldı kaldı.

Gözleri kapandı.

Oy verenler de bilsin vermeyenler de…

Recep Bey artık yorgun.

Bunca badireye karşı yine de iyi direndi ama performansı açıkça fark edilir biçimde düştü.

Yani hayatın yıpratıcı gerçekleri her fani gibi onun da peşini bırakmıyor.

Seçimler nedeniyle yaşamakta olduğu panik, stres ve korku ortamından bir an önce kurtulmasını içtenlikle dilerim.

★★★

Bir de yine ekranlarda olmak üzere Kılıçdaroğlu'nu izliyorum…

Yanılıp yanılmadığımı bilemem, ya da anlayamam ama (maşallah diyelim) canlı ve dipdiri.

Performansı muhteşem.

Siyasi söylemlerini bırakın bir yana, iki aday arasında amatörce fiziksel bir kıyaslama yapınca karşımıza çıkan tablo böyle.

Biri yorgun, bıkkın ve isteksiz.

Üstelik içinde bulunduğu siyasi ortamın korkusunu ve paniğini yaşıyor.

Diğeri canlı ve atak.

Konulara hakim. Vurduğu yerden ses getiriyor.

Kendisi ve partisi hakkında piyasaya sürülen yalanlara, hakaretlere, iftiralara ve düzmece iddialara karşı sakin, efendice yanıt veriyor.

★★★

Kentlerimize AKP'liler tarafından yüzlerce, binlerce pankart asıldı…

“Teröristler affedilecek, cezaevlerinden tahliye edilecek!”

“Erkek çocuk isterse erkek arkadaşıyla evlenme özgürlüğüne sahip olacak!”

Bugüne kadar Türkiye'de nice seçimler yapıldı ama pisliğin, rezilliğin, pespayeliğin bu kadarı görülmedi.

★★★

İş bu kadarla da bitmiyor…

Memlekete milyonlarca sığınmacıyı doldurdular, başımıza bela ettiler.

Irak, Pakistan, Bangladeş, Afganistan, Suriye ve daha niceleri…Buna Afrika kökenlileri de ekleyin.

“Milyonlarca” diyoruz ama kaç milyon olduklarını bilen yok. Devletin resmi kurumları bile bilmiyor.

Şimdi bunlar ‘vatandaş' oldu, bugün de oylarını Recep Tayyip için kullanacaklar.

Söyleyin bana, böyle bir kepazelik dünyanın hangi ülkesinde olabilir.

Fetö'yü şımartıp başımıza bela eden bunlar.

Habur sınır kapısından üniformalarıyla gelen PKK'lı teröristleri buyur eden yine bunlar!

Üstelik Silopi'de bunların ayağına seyyar mahkeme (çadır mahkemesi) gönderip her biri için ayrı ayrı aklama kararı verilmesini sağlayan da bunlar…

Ve şimdi Kılıçdaroğlu ve partisini bu gibi çarpık konularda suçlamaya kalkışıyorlar.

Erkek erkeğe evlenmek serbest olacak, teröristler salıverilecek!

★★★

Bugün Türkiye'nin önümüzdeki beş yılının kaderi oylanacak…

Hemen belirteyim, Erdoğan kazandığı takdirde her şeye hazırlıklı olun.

Zaten çöküşte olan ekonomi dibe daha beter vuracak.

Başımıza bela edilen sığınmacı yığınakları giderek büyüyecek.

Paramız pul olmayı sürdürecek.

Ekonomiyi bataktan çekip kurtarmak iddiasıyla yeni vergiler ve zamlar kafamızda patlayacak.

Hak, hukuk, adalet gibi kavramlar daha beter yok edilecek.

Ne için?..

İçinde yer alanlara sonsuz keyif veren tek adam rejimi beş yıl daha, daha da beter bir biçimde sürüp gitsin diye!

Hayırlı olsun, tepe tepe kullansınlar!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp