Top
26/09/2013

Tayyip’in Akif’i Hürriyet’te!..

Sevgili okuyucularım,
Tayyip'in Başbakanlık'ta bir sözcüsü ve basın danışmanı vardı. Akif Beki isimli sözcünün görevi Tayyip'in kırdığı potları tamir etmek, “Yani öyle demek istememişti” deyip vaziyeti idare etmek, basını yönlendirmek ve gazeteci kovmaktı. Orada Tayyip'in sağ kolu olarak görev yapardı.
Önceki yıllarda Ahmet Hakan'la birlikte şeriatçı Kanal-7'de sunuculuk yapardı. Sonra Ankara'ya geldi, Keçiören'de Tayyip'in evine taşınıp komşusu oldu.
Başbakanlık'taki görevi sırasında ilginç bir uygulamaya imza atmış, medya patronu Aydın Doğan'a ait gazete ve televizyonlarda çalışan beş, öteki yayın organlarında
çalışan ayrıca iki Başbakanlık muhabirinin -toplam yedi gazetecinin- Başbakanlık binasına girmesini yasaklamıştı.
İleri demokrasi!
Kimdi onlar, isimlerini de vereyim de kafanızda kuşku kalmasın. Aydın Doğan çalışanları:
Turan Yılmaz ve Hasan Tüfekçi-Hürriyet, Abdullah Karakuş-Milliyet, Fatma Çözen-Star TV, Veli Toprak-Vatan.
Öteki iki gazeteci ise Ali Ekber Ertürk-Akşam ve Sultan Özen-Evrensel.
Bay Aydın Doğan kendi gazetecilerinin Başbakanlık binasına girmesini, Tayyip'i izlemesini yasaklayan bu şahsı, yani Akif Beki'yi bir süre sonra kendi gazetesi olan -24 bin satan- Radikal'e alıp köşe yazarı yapmayı içine sindirdi.
Olmaz olmaz demeyin, vallahi billahi böyle oldu!
Tayyip kendisini arayıp “Al bizim Akif'i” demişti.
Bay Aydın Doğan şimdi Akif'i yine Tayyip'ten gelen istek doğrultusunda 10 derece birden terfi ettirip Hürriyet'te köşe yazarı yaptı ve ilk yazısı dün çıktı.
Patronunun bir numaralı çömezi, emir kulu, başı eğik Ertuğrul Özkök de dünkü yazısında
“Hoşgeldin Akif, ne iyi ettin” diyerek Tayyip-Aydın ikilisine yalakalık yapma fırsatını yine
kaçırmadı.
Ben burada Hürriyet'e sık sık “Yandaş” derken boşuna demiyorum!

* * *

Bu Akif Beki'nin Tayyip hakkında yazmış olduğu bir kitabı var:
“Erdoğan'ın Harfleri.”
O kitabı okuyana kadar Tayyip'le Yahudilerin peygamberi Musa arasındaki ilişkiyi bilmezdim, kitaptan öğrendim. Parantez içindeki beyaz bölümler bana aittir. Lütfen okuyun, bu kafaları tanıyın:
“Erdoğan'ın harfleri Sin ve Dad. (Arapça harfler.) Erdoğan'ın harfler hiyerarşisinde durumu şöyle: Yıldızı Müşteri (Jüpiter) harfi Dad. Bu mertebeye tekabül eden (eşdeğer olan) isim Alim. Bu mertebenin peygamberi ise Musa. Günü perşembe. Yaradılışın beşinci günü, göklerde ikinci kat.
Madeni ise su. Harflerden Sin. Bu mertebede tecelli eden ilahi isim ise Muhyi. (Dirilten,
canlandıran, hayat veren.)“
Tayyip'in eski sözcüsü, Aydın Doğan'ın adamı, Hürriyet'in yeni köşe yazarı, bilimsel kitabında devam ediyor:
“Dad harfinin değeri 800. İbn Arabi bu tür sayılar için ebced-i kebir hesabına başvuruyor. Bu işleme göre aynı harfin değeri 8'e düşüyor. Sin harfinin değeri ise 60 olarak karşımıza çıkıyor. Ebced hesabına göre Tayyip Erdoğan'ın bu iki harfinin
temsil ettiği sayılar yaşamında önemli yer tutuyor. Örneğin iki harfin toplam değeri 68. Bu sayı hayatında önemli bir tarihe işaret. Bir Hurufi (harflerden anlam çıkaran) bundan hareketle Tayyip Erdoğan'ın 68 yaşında çok kritik bir badire atlatacağını, yaşamını değiştirecek bir olayla karşılaşacağını, 60 yaşına girdiğinde çok dikkatli olması gerektiğini söyleyebilir…
Yukarıdaki verilere göre Tayyip Erdoğan'ın Müşteri feleğinin menzili ikinci gök katında ve yaradılışın beşinci günü. Buradan yola çıkarak iyi günü Perşembe. Önemli kararlarını bu günde alması tavsiye edilir.”
Geçmişin Başbakanlık sözcüsü, günümüzde Aydın Doğan'ın köşe yazarı değil, mübarek sanki falcı, müneccim!

* * *

Akif Beki'nin bu dört dörtlük kitabını okumayı biraz daha sürdürelim!
“Erdoğan, İbn Arabi'nin çizelgesine göre Musa Peygamber'in soyundan geliyor. (Yani bu durumda Tayyip Yahudi mi oluyor?) Yani hem Musa Peygamber'in özelliklerini taşıyor, hem de hayatı paralellik gösteriyor. Musa Peygamber halkını özgürleştiren bir lider. Hayatı tevafuklarla (uygun düşmelerle) örtülü. Hikmetini sonradan anlayacağı badireler (güçlükler) atlatır.
Onlar peygamberliği, bunlar (Tayyipgiller) iktidarı paylaştı. Musa Peygamber'in kıssası
(hikayesi) böyle anlatılır. Bir Hurufi için Tayyip Erdoğan'ın yaşam öyküsüyle bu kıssa
arasında paralellik kurmak zor değil.”
Vallaha muhteşem yazmış!

* * *

Akif, kitabında Tayyip'le Musa arasındaki ilişkileri açıklamayı sürdürüyor:
“…Musa Peygamber'le Tayyip Erdoğan'ın yaşamındaki en inanılmaz paralellik tam bu noktada ortaya çıkıyor.
Erdoğan iktidarını Abdullah Gül'le paylaşıyor. Hemen burada İbn Arabi'nin Musa
Peygamber'le ilgili yorumuna değinmek gerekiyor. Çünkü içinde Erdoğan'ın Abdullah Gül'le ilişkileri konusunda çok çarpıcı bir ipucu barındırıyor bu yorum.
İbn Arabi, Musa Peygamber'le kardeşi Harun'un arasını açan olayı ve İsrailoğulları'nın gözü önünde Musa Peygamber'in aceleci davranarak, aslını araştırmadan kardeşi Harun'u nasıl küçük düşürdüğünü hatırlatıyor.
Bu yorumdan yola çıkan bir Hurufi, Tayyip Erdoğan'la Abdullah Gül'ün de aralarındaki iktidar paylaşımında benzer sorunlar yaşayabileceklerini söyleyip Erdoğan'a fitneciler karşısında sabır tavsiye edebilir.”
Vay beee, kehanetlere bakın!

* * *

Devam ediyor:
“Erdoğan'ın varlık mertebesinde tecelli eden (ortaya çıkan) ilahi isimler ve anlamları şöyle:
Alim: Gizli ve açık her şeyi bilen. Muhyi: Dirilten ve hayat veren.”
Helal olsun!
Kitabın çok duygulandıran bir bölümü daha var. Burada yazarımız “Göklerden inmesi beklenen kurtarıcı” olayını Türkiye açısından yorumluyor ve hiç bilmediğimiz yüce gerçeği şöyle açıklıyor:
“Göklerden beklenen kurtarıcı (Tayyip) insanların arasından zuhur etti. (Ortaya çıktı). Göksel değil dünyevi bir kurtarıcı, bir siyasi lider olarak. Mucizelerle gönderilen göksel bir varlık yerine oylarla sandıktan çıkarılan bir kurtarıcı. Büyük bir kitlenin son umudu.”
Sevgili okuyucularım, bu bölümleri kitaptan okurken bir anda çok duygulandım ve ağlamaya başladım.

* * *

Lütfen yanlış anlamayın. Akif'in bu sözleri yağcılık mağcılık değil.
Sayın başbakanımıza böyle övgüler düzmekle, onun ilahi boyutlarına değinmekle, Musa Peygamber soyundan geldiğini anlatmakla yağcılığın-yalakalığın ne ilgisi olabilir!
Zaten böyle yağcı-yalaka takımından olsaydı Tayyip onu yıllarca yanında besler miydi?
Sonra günün birinde Aydın Doğan'ı arayıp “Bizim Akif'i senin gazetelerde köşe yazarı yap” diye baskı kurar mıydı?
Akif Beki, Aydın Doğan'ın beş muhabirini Başbakanlık'tan kovmuş, giriş kartlarını iptal etmiş, binaya girmelerini yasak etmişti! İşin içinde yağcılık mağcılık olsaydı, Bay Aydın Doğan o olayı sineye çeker miydi!
Sonrasında onu dün itibariyle Hürriyet gazetesinde köşe yazarı yapar mıydı?
Sevgili okuyucularım, Türkiye'yi hangi kafaların yönettiğini, bizim medyanın kimlerin eline düştüğünü bir kez daha görün lütfen!
Offf, oooffff!.. Amaaaan!..

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp