Top
25/09/2013

AKP’nin siyasetteki sopaları sahalara girdi

SEVGİLİ okuyucularım, Beşiktaş-Galatasaray maçında çıkan olaylar sıradan bir iş değildi. Olmadığını dünkü yazımda da vurgulamıştım.
İktidar yetkililerinin birbiri ardına verdiği demeçlerdeki çelişkiler de bunu zaten gözler önüne serdi.
Örneğin İstanbul Emniyet Müdürü olaylar sırasında polisin biber gazı kullanmadığını söylüyordu. Oysa fotoğraf ve görüntülerde polisin gaz kullandığı açıkça görülüyordu.
Bir maç düşünün, stadın kapıları kırılıyor ve içeriye binlerce biletsiz seyirci giriyor. Bu olay saatler alıyor ama ortalıkta polis yok!
Sahada bin dolaylarında özel güvenlik görevlisi var. Bu arkadaşlar özel eğitimden falan geçmeyen kişiler. Tribünlere doğru bakmaları gerekirken her maçta dikkat ediniz, pek çoğunun suratları sahaya dönük olarak maç izlediğini görürsünüz!
Zaten olaylar çıkınca, Beşiktaş'ta iktidar tarafından kurdurulan 1453 ekibi oyun alanına dalınca, ilk kaçanlar polislerle birlikte özel güvenlikçiler oldu.

* * *

Olayları kim çıkardı? Olayları adına 1453 Kartalları denilen iktidar yandaşı ekibin çıkardığı dün artık kesinleşti. Ama bu gerçek hiçbir zaman resmen açıklanmayacak.
Şimdi size özellikle dünkü yandaş gazetelerden birkaç örnek vereceğim. Onlar bile gerçeği kabul etmek zorunda kalmış.
Habertürk spor yazarı Meriç Müldür: “O grup bir şekilde olay çıkaracak, sahaya girecekti. Çıplak gözle an be an tribünden takip ettim. Hatta yanımda bulunan sivil polislere seyircinin sahaya ineceğini söyledim. Hem de dakikalar henüz 65'i gösteriyordu. O anlarda sahaya dalmak istediler, başarılı olamadılar. Konuşlandıkları yer de dikkat çekiciydi. 1453 Kartalları yazan pankartın arkası, sahaya bir adım mesafede…”

* * *

Milliyet yazarı Mehmet Tezkan'ın “Çarşı'ya karşı 1453 tezgahı” başlıklı yazısı:
“Beşiktaş seyircisine önderlik yapan Çarşı Grubu'na kurulan büyük bir tezgahtır. Susturma operasyonu! Sahaya atlayanların niyeti belliydi: Beşiktaş'ın ağır ceza almasını sağlamak… Böylece Çarşı susturulacak, Beşiktaş seyircisinin sesi kesilecekti!
Olay çıkaran 1453 Kartal adlı grubun amacı buydu.
1453 Kartal, Çarşı'ya karşı yeni kurulan bir örgütlenme imiş. Çarşı ile mücadele etmek için, kavga etmek için…
Siz hayatınızda rakip takımın oyuncusu atıldı diye seyircinin sahaya girdiğini gördünüz mü? Pazar günü gördük demeyin, onlar seyirci falan değildi.”

* * *

Hürriyet yazarı Kanat Atkaya'nın “Çarşı'yı yenmeye kalkma, fena bozar” başlıklı yazısı:
“Gezi Parkı direnişine verdiği destekten sonra aba altından sopa gösterilen grupların başında geliyordu Çarşı… Ancak birileri sabredemedi ve her ihtimalde çok ses getirecek derbi maçı uygun görüldü kumpas kurmak için…
Önlerine çıkanı devirip sahaya tekbir getirerek girenleri daha önce başka bir maçta gören eden yok. Bir anda Beşiktaşlı olmuşlar. Bak şu işe!
Lige harika başlayan Beşiktaş'a bu kötülüğü yapanlar Beşiktaşlı olamazlar, hele Çarşı'nın çocuğu hiç olamazlar…”

* * *

Sevgili okuyucularım, işin gerçek boyutunu görüyorsunuz. Karşımızda yüz kızartıcı bir
tablo var…
Ve bunu yaratan bu hükümet.
Spora el attılar, siyaset soktular, sporun bütün kesimlerini ele geçirdiler. Federasyonlar, kulüpler, kulüplerin başkanları ve hükümetle işi olan, ihale alan kulüp yöneticisi büyük işadamları…
Federasyonların tamamına kendi adamlarını getirmeyi başardılar.
Hiçbiri bu kepazelik için ağzını açıp adam gibi konuşamaz.
Hiçbiri bu işin arkasındaki tezgahın sorumlularını -bildikleri halde- açıktan söyleyemez.
AKP iktidarının kamuoyu önünde açıkça dile getirilmesi mümkün olmayan çok önemli bir amacı vardı:
Sporun tümünü ele geçirmek, söz sahibi olmak, karşıtları piyasadan silmek!

* * *

Ancak onları rahatsız eden çok önemli bir husus daha vardı:
Özellikle üç büyük kulübün büyük taraftar kitlesi.
En büyük karşıt onlardı.
Bu süreç özellikle Gezi olaylarıyla birlikte başladı. Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray taraftarları Gezi olaylarında aktif rol oynadılar.
Birbirlerini başka ortamda görseler boğmaya, belki de öldürmeye hazır olan taraftarlar Gezi olaylarına ayrı ayrı formalarıyla ama hep birlikte kol kola katılıp AKP‘yi ve özellikle de Tayyip‘i protesto ettiler.
Sonraki aşamada olaylar tribünlere yansıdı.
Sloganlar atılıyor, ülkemizi bu duruma getirenler topluca protesto ediliyordu.
Bu işe bir çare bulmak gerekiyordu!
İşte o aşamadan sonra hükümet başını iki elinin arasına koyup çözüm üretmeye başladı:
Biz bunların hesabını nasıl görürüz!
Taraftar kitlesini bölme hazırlıkları böyle planlandı.
Partili olsun olmasın bütün yandaşlara haber salındı:
Kulüp taraftarı kisvesi altında örgütlenin, karşıtlarımız slogan atmaya başlayınca karşı çıkın, onları bağırtmayın!
Fenerbahçe'de Genç Fenerbahçeliler, Beşiktaş'ta 1453 Kartalları adı altında örgütlenmeleri sağlandı.

* * *

Spora siyaset işte böyle sokuldu. Adım adım, birer birer gittiler, bütün kurum ve kuruluşları ele geçirdiler.
Şimdi bakınız, İstanbul'daki maçta yaşanan olaylar sadece Türkiye'yi sarsmakla kalmadı, yabancı medyada da çok büyük yer buldu.
Böyle bir olay oldu, önüne gelen hükümet yetkilileri konuştular, birbirleriyle çelişen sözler söylediler, hatta yalanlar söylediler.
Ama konuşmayan, bu dakikaya kadar bu konuda ağzını açmayan ya da açamayan bir tek kişi var:
Tayyip!
Her olayın üstüne balıklama atlayıp nutuk atan, her olaya maydanoz olan Tayyip, bu konuda hiçbir şey söyleyemedi!..
Çünkü olayı kimlerin yarattığını biliyor.
Konuştuğu takdirde altında ezileceğini de biliyor.
Sahaya tekbir getirerek dalan sahte taraftarların kendi partisine kayıtlı, gençlik kollarında görev yapan birileri olduğunu bilmiyorsa şimdi öğrenmiş oldu.
Ama partisinin ve hükümetinin özellikle Fenerbahçe ve Beşiktaş taraftarlarını bölmek için harcadığı çabalardan mutlaka haberi var.
Evet, sahaya tekbir getirerek daldılar…
Partinin adamlarıydı…
Görevlerini yaptılar, kamuoyu isimlerini duymuş oldu!
Spora siyaset sokmanın somut ve yüz kızartıcı olaylarından birine daha tanık olduk.
AKP'nin siyasetteki sopaları sahalara indi.
Tayyip'in eseridir, gurur duysun!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp