Top
24/09/2013

Spora siyaset sokulunca…

Sevgili okuyucularım, bu ülkenin başına çökmüş olan iktidar her yere el attı, her kurumu ele geçirdi. Onların elinde olmayan yerlerin sayısı hemen hemen sıfır!
Sporda da öyle. Başta futbol olmak üzere bütün federasyonları ele geçirdiler. Bir Futbol Federasyonu düşünün, başında Yıldırım Demirören var. Kısa süre öncesine kadar başında bulunduğu Beşiktaş kulübünü borç batağına düşüren, iflas durumuna getiren biri, yandaş babasının hatırına federasyon başkanı yapıldı.
Babası kim?
İki yandaş gazetenin, Milliyet'le Vatan'ın sahibi olan ve kamuoyunda tüpçü olarak bilinen Erdoğan Demirören!
Yüzlerce milyon lira, dolar ve euro'nun döndüğü futbol sektörü artık tümüyle AKP ve
Tayyip'in elinde.
Öteki spor dalları da öyle.
Adına Hakan Şükür denilen o malum AKP milletvekili, maçlardaki olayları ve aleyhte tezahüratı izleyicilerden gizleyen, tribünlerde gezi sloganları atılırken ekranın sesini kısmaktan utanmayan Lig tv'nin yorumcusu! İnanılmaz paralar alıyor. Rakam gizli!
Tayyip'in personeli… Ama milletvekilliği değil, büyük paralar karşılığında futbol yorumculuğu yapıyor.
Peki Lig tv ne?
AKP'nin arka bahçesi… Çünkü Digitürk de artık AKP'nin elinde.
Güya milletvekili Hakan'ın Meclis'teki bütün fonksiyonu ise “Oğlum kaldır elini” deyince kaldırıp oy vermek, “İndir elini” deyince indirmek.
Tabii o gün Meclis'i onurlandırmak zahmetine katlanmışsa!

* * *

Önceki gece oynanan Beşiktaş-Galatasaray maçında olaylar çıktı, seyirciler sahaya indi. Peki bu olayları kim yarattı?
İşin öncesine biraz bakalım.
Görevi topluma korku salıp baskı yapmak olan iktidar, günler öncesinden medyaya haber sızdırdı:
“Maçta dört savcı tribünlerde çevreyi izleyecek, ayrıca yüzlerce polis görev yapacak,
yüzlerce kamera stadı kayda alacak…”
Ama öncelikli amaç başkaydı. Büyük takımların taraftarını bölmek gerekirdi!
Spora siyaset sokan, özellikle büyük kulüplerin iktidar karşıtı seyircisini bölmek için çırpınıp duran AKP, bunun çaresini buldu.
Fenerbahçe için ‘Genç Fenerbahçeliler' isimli grup oluşturulup piyasaya sürüldü. İktidar yandaşlarından oluşuyordu. Onlara, maçlarda gezi sloganı atan ve hükümet aleyhine tezahürat yapan büyük taraftar kitlesini susturmak görevi verildi.
Beşiktaş için yine yandaşlardan oluşan ‘1453 Kartalları'-bir ay önce- kurduruldu. Son gezi olaylarında ses getiren fedakar Çarşı Grubunu susturma görevi de bunlara verildi.
Kendilerine her türlü destek sağlandı.

* * *

İzleyin, göreceksiniz!.. Yandaş 1453 Kartalları maç öncesinde tivit atmaya başladılar. İşte birkaç örnek… Olayların nasıl örgütlendiğini, nasıl çıktığını göreceksiniz:
– Bugün Olimpiyat stadında mükemmel bir PRATİK yaşanacak. 1453 Kartalları dosta düşmana gerçek taraftarlık nasıldır gösterecek.
– Savcı hazır mı? Hazır. 1453 hazır mı? Hazır. Polisimiz? Hazır. Haydi şu maçın içine sıçalım.
– Bizim 1453 iyi daldı sahaya. Çarşı neye uğradığını şaşırdı. Artık biz varız.
– Zaten ilk bizim tribün indi.
– Lan bi polise vuramadınız mı?
– Abi şiddete karşıyız! Sandalye fırlatıp çıktık. (Bunları yazanlardan biri AKP Küçükçekmece mahalle gençlik temsilcisi.)
Maç öncesinde 1453 Kartalları tarafından başka açıklamalar da yapıldı. Maça çok sayıda otobüs kaldırılacak, gelmek isteyenler görevlilere isimlerini yazdıracaktı!
İşte maç öncesinden bir örnek daha:
– 1453 Kartalları susan, oturan, ya da maçta çekirdek yiyenlerin oluşturduğu bir platform değildir. Bugün gelin izleyin, bizi anlayacaksanız.

* * *

Maç başladı. Gerçek Beşiktaş taraftarı, başka bir deyişle Çarşı Grubu ve on binlerce kişi hükümet aleyhtarı gezi sloganları atıyordu.
Bu tezahürat her seferinde Lig tv tarafından ses kısılarak perdeleniyor, sansür ediliyor, milyonlarca televizyon izleyicisine duyurulmuyordu.
AKP'nin Lig tv'si hükümetin sesi oldu, bütün maçlarda aynı şeyi yapıyor.
İşin bir başka ilginç boyutu daha vardı.
Gerçek Beşiktaş seyircisi önceki gece slogan atarken, iktidar yandaşı olarak örgütlenen 1453 Kartalları onlara küfrediyor, hakaret ediyor, bu yolla susturmaya çalışıyor ve kavga çıkarıyordu.
Aynen Fenerbahçe'de tezgahlanan Genç Fenerbahçeliler olayında olduğu gibi.
İktidar elindeki devlet gücünü kullanmış ve ortaya düzmece taraftar grupları çıkarmıştı.

* * *

Son maçta bu yandaş gruptan en az beş bin kişi kapıları zorlayarak, turnikeleri kırarak stada girmeyi başardı.
Ortalıkta polis gücü yoktu!
Görevlendirilen savcılar herhalde tribünde bir derbi maçı izleyecek olmanın heyecanını yaşıyordu!
Maçın sonlarına doğru olaylar başladı.
Belli bir taraftar grubu tekbirler getirerek, “Ya Allah bismillah, Allahüekber” diye bağırarak sahanın içine daldı.
Bir süre Çarşı Grubuna sataşmışlar, kavga etmişlerdi. Yandaşlığın bütün gereklerini
yerine getirdikten sonra sıra “Susan, oturan, maçta çekirdek yiyen” olmadıklarını kanıtlamaya gelmişti!..
Ve sahaya girerek bunu kanıtladılar!
Polis bir ara biber gazı sıktı.
Fakat onların hangi grup olduğu ortaya çıkınca gaz sıkımı anında durduruldu.
Onlar Taksim'deki “Çapulcular” değildi ki anaları ağlatılsın!..
Nitekim Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ bile kendi elemanları tarafından yaratılan olaylar için şöyle demek zorunda kaldı:
“Olaylar planlı ve organize bir hareket değil. Olayların herhangi bir siyasi yönü de yok!”
Bunu Çarşı yapmış olsaydı kıyameti koparacaklardı.

* * *

Sevgili okuyucularım, İstanbul'un göbeğinde bir maç oynanacak. Stadın kapıları kırılıyor, turnikeler kırılıyor ve önceden örgütlenmiş olan beş bin yandaş biletsiz olarak içeriye giriyor.
6222 sayılı yasaya göre toplu bilet satışı, bedava bilet yasak. Oysa önceki gece bunun tam tersi oldu. Hani nerede bu rezilliği stadın kapısında önlemesi gereken polis gücü,
nerede devlet gücü?
Nerede AKP'nin Futbol Federasyonu?
Maçta olay çıkacağını anlamadılar mı?
İktidar karşıtlarının nefes alışını bile izleyen polis maç öncesinde atılan tivitleri de görmedi mi? Görmedi çünkü işi organize edenler iktidarın elemanlarından oluşan, stada özel otobüslerle getirilen ve maç bitmek üzere iken sahaya tekbirlerle girip gövde gösterisi yapan özel ekiplerdi!
Bekir Bozdağ çok haklı!..
Olayların siyasi yönü hiç, ama hiç yok!
Bu iktidar spora siyaset sokmadı, sporu ele geçirmedi!..
İşte bu kafa hiç utanmadan gidip olimpiyatlara talip olmuştu!
Bunlara olimpiyat değil, nasihat verdiler.
Ohh, ne iyi oldu.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp