31 Mart 2024 yerel seçimlerine 123 gün kaldı. Göz açıp kapayıncaya kadar geçer.
14 Mayıs 2023 günü yapılan genel seçimlerden ve 28 Mayıs 2023 günü sonuçlanan Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra yaşadığımız altı ay kâbus gibi geçti.
Sürekli artan faizler, döviz kurları, vergiler, büyüdükçe büyüyen enflasyon canavarı ve hayat pahalılığı karşısında düşük ücretlerle, işsizlikle, yoksullukla sınanan halkımız, yeni bir seçime hazırlanıyor.
Bugünlerde ikinci Motorlu Taşıtlar Vergisi'ni öderken, artan kiralar karşısında çaresiz kalırken, fileyi astronomik rakamlara aldığı ürünlerle doldururken, “elim kırılaydı da oy vermeseydim” diyen vatandaşlar, bu pişmanlıklarının gereğini mi yapacak yoksa başka bahaneler bulup bir daha AK Parti'ye oy mu verecek hep birlikte göreceğiz.
★★★
Aylardır birbirimize hep şu soruyu soruyoruz:
“Bu ekonomik kriz ortamında, inim inim inleyen yoksul kitleler hala neden iktidar partisini tercih eder ki? İktidar yarattığı bu korkunç tabloya karşın nasıl seçim kazanmayı bekleyebilir?”
“Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kişisel oyu” deseniz, yerel seçimlerde bu faktörün işe yaramayacağını söyleyebilirim.
İktidarın belediyelerinin başarılı olduğunu söylemek de imkânsız. Zira o iller de ülkenin genel halinden farksız.
★★★
O halde neden?
Birçok insan bu soruya “Alternatif yaratılamıyor” karşılığını veriyor.
Oysa, nüfusun yarısından fazlasının yaşadığı 11 büyükşehir belediyesi CHP'li başkanlar tarafından yönetiliyor ve bu illerin büyük bölümünde vatandaşlar memnuniyetlerini ve başkanlara güvenini saklamıyor.
Muhalefetin elinde olan il ve ilçelerde emlak değerlerinin artması, yaşam standartlarının yükselmesi, AK Partililerin dahi bu il ve ilçelerde yaşamak istemesi de başka bir gösterge.
Ayrıca CHP'li başkanların bulunduğu ve başarılı bulunduğu il ve ilçelerde CHP'nin oylarının artması da dikkat çekiyor.
Polimetre isimli şirketin hazırladığı “CHP'li belediyelerinde performans değerlendirmesi” çalışmasına göre CHP'de olan 11 Büyükşehir Belediyesi'nin 7'sinde (İstanbul, Ankara, Adana, Eskişehir, Aydın, Mersin) son derece pozitif bir tablo var. İzmir'de olumsuza çok az meyilli ama dengeli bir tablo söz konusu. Muğla, Tekirdağ ve Hatay'da ise ciddi bir performans sorunundan söz ediliyor.
Aynı şekilde CHP'li başkanların yönettiği büyük ilçeler (Antalya/Döşemealtı, Antalya/Gazipaşa, Ankara/Çankaya, Mersin/Yenişehir, Ankara/Yenimahalle, Mersin/Mezitli) Türkiye'deki en başarılı belediyeler listesinde hep zirvede.
★★★
CHP'de yönetim değişikliği, yerel seçimlerdeki atmosferi çok değiştirdi.
CHP'nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel'in dinamizmi, parti tabanına da yansımış vaziyette. Bu rüzgârın farkında olan yönetime, aday belirlerken sadece doğru yöntemle doğru isimleri birleştirmek kalıyor.
Özel'in önündeki önemli bir görev de Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra yok olan CHP-İYİ Parti iş birliği ortamını yeniden canlandırmak.
TBMM'de dün öğleden sonra Özel'i ziyaret etme fırsatı buldum.
Kendisine doğrudan İYİ Parti'yle iş birliği konusundaki son durumu sordum.
Son derece pozitif ve iyi niyetli yaklaştığını gözlemledim.
Daha önce yaptığı açıklamaları ve attığı adımları anımsatan Özel, “Meral Hanım'la bu hafta görüşeceğiz. Biz bu iş birliği olsun diye elimizden geleni yapıyoruz” dedi.
Özel'in makamından ayrıldıktan sonra TBMM Kulisinde İYİ Parti Sözcüsü Kürşat Zorlu ile karşılaştık. O da Akşener-Özel görüşmesine hazırlandıklarına dikkat çekti. Görüşmeye çok önem verdiklerini düşündüm.
★★★
CHP'de yönetimin değişmesi, İYİ Parti'nin 81 ilde ayrı aday çıkarma kararını yenilenmesine zemin hazırlayabilir ve iki parti bazı illerde iş birliği yapabilir.
Örneğin Ankara'da büyükşehirin yanı sıra ilçelerde iş birliği yapılabilir. Etimesgut, Keçiören, Sincan gibi belediyeleri İYİ Parti alabilir. Mamak, Gölbaşı gibi ilçeleri İYİ Parti'nin desteklediği CHP'li adaylar kazanabilir.
Benzer örnekler İstanbul, Mersin, Adana, Antalya gibi kentlerden de verilebilir.
İki partinin iş birliği Denizli, Balıkesir, Manisa ve Bursa gibi illeri de muhalefete geçirebilir.
★★★
31 Mart yerel seçimleri, kritik kentlerde aday bulmakta dahi zorlanan iktidar için daha zor geçebilir. Meral Akşener başta olmak üzere, bütün muhalif liderler, 14 Mayıs'ta kaçırdıkları fırsatı 31 Mart seçimlerinde yakalayabilir. Muhalefet 1989'daki gibi büyük bir çıkış yapabilir.
O nedenle, bu yılın en önemli siyasi gelişmelerinden biri Akşener-Özel görüşmesi olacak.
Akşener'in, Özel'in bugüne kadar gösterdiği çabayı karşılıksız bırakmaması, seçimin kaderini değiştirebilir.
Benden yazması!
