Top
23/09/2023

“Konjonktür” Netanyahu’yu da Türkiye’ye getiriyor

Geçen hafta Türkiye'deki konjonktür değişikleri ile farklılaşan iç ve dış politika üzerine yazmıştım.

“Mürekkebi kurumadan” yeni örnek geldi.

Bu kez İsrail ile sıkı bir normalleşme süreci başladı.

Peki, ne oldu? Konjonktür ne oldu da bir anda değişti? Anlatayım.

***

Mavi Marmara, One Minute ve alçak koltuk krizleri, Gazze'ye yönelik harekatlar, Trump'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıması sonrası ABD Büyükelçiliği'nin Tel Aviv'den Kudüs'e taşınmasıyla tetiklenen Gazze saldırıları…

Türkiye ve İsrail arasındaki tansiyon son yıllarda sürekli gergin. Ya da gergindi diyelim.

“Utanmadan sıkılmadan kalkıp beni Netanyahu ile aynı kefeye koyacak kadar ahlaksızlaşan bizde siyasetçi var” (18 Mayıs 2021)

“Netanyahu sen zalimsin zalim. Devlet terörünün başısın.” (23 Aralık 2018)

“Ey Netanyahu sen çok zayıfsın, çok garipsin. Bir defa kendine çekidüzen ver. Sen terör devletisin. Ya senin dünyada sevenin yok sevenin. Dürüst ol” (1 Nisan 2018)

Bunlar Erdoğan'ın İsrail Başbakanı Netanyahu'ya karşı kullandığı ifadelerden sadece birkaçı.

Doğrudan meydanlardan hedef aldı Erdoğan Netanyahu'yu.

Netanyahu da onu.

İkisi de seçim dönemlerinde birbirlerini nefret objesine, düşmana dönüştürdü.

Eylül 2019'da Netanyahu, “Kendi ülkesinde Kürtleri katleden ve Ermeni halkına yönelik korkunç katliamı reddeden Erdoğan İsrail’e vaaz vermemeli. Erdoğan yalan söylemeye son ver” dedi.

İlişkilerde yine kriz yaşandı.

2009'dan 2021'e kadar 12 yıl boyunca kesintisiz İsrail'in başbakanlığını yaptı Netanyahu.

Haziran 2021'de kaybettiği koltuğuna 29 Aralık 2022'de tekrar oturdu. Neredeyse 1 yıldır yine görevde.

Ama bunca süredir Erdoğan ve Netanyahu hiç görüşmedi.

Telefonlaşmalar olmuştu ama ilk yüz yüze görüşme yıllar sonra Çarşamba günü ABD'de yapıldı.

Üstelik ikisinin de beyaz gömlek giyip, kırmızı kravat takması espri konusu bile oldu.

Erdoğan sosyal medya hesabından haberi “İstişarelerimiz ülkemiz ve bölgemiz için hayırlara vesile olsun” notuyla duyurdu.

İsrail Başbakanlık Ofisi ise “İki lider ticaret, ekonomi ve enerji alanlarında ikili ilişkileri ilerletmeye devam etme kararı aldı. İki lider İsrail ve Türkiye’yi ziyaret etmeleri için karşılıklı davetlerde bulundu. Yakın zamanda yapılacak ziyaretlerin düzenlenmesi konusunda mutabık kalındı” açıklaması yaptı.

***

Peki ne değişti?

Ne değişti de 21 yıldır Türkiye'yi yöneten Erdoğan, arada bir yıllık boşluk olsa da 14 senedir görevde olan bir başbakanla ilk kez buluştu? Ne oldu da karşılıklı ziyaret kararları alındı?

Aslında İsrail ve Türkiye arasındaki normalleşme geçen seneden bu yana hız kazanmış durumda.

İsrail Cumhurbaşkanı Herzog Mart 2022'de Türkiye'ye gelmiş, bu 2007'den sonra ikili ilişkilerdeki en üst düzey ziyaret olmuştu.

Erdoğan geçen Eylül'de de o dönem İsrail'in başbakanı olan Lapid'le yine BM toplantısı için bulunduğu New York'ta buluşmuştu.

Ancak Netanyahu'nun tekrar göreve dönmesi onunla da normalleşmeyi gerektiriyordu.

Çünkü İsrail cephesinden yapılan yeni açıklamalar, “konjonktürün” değiştiğini ortaya koyuyordu.

***

4 Eylül 2023…

İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi liderleri bir kez daha Güney Kıbrıs'ta bir araya geldi ve 9. kez el ele tutuşarak işbirliği pozu verdi.

İsrail, doğalgazını Akdeniz üzerinden Avrupa'ya taşımak istiyor.

O boru hatlarının inşası konusunda sona yaklaşıldı.

Netanyahu görüşme sonrasında 3-6 ay içinde kararlarını duyuracaklarını açıkladı.

Aslında alternatifler arasında Türkiye de vardı.

Ama Netanyahu yeniden başbakan olmuştu.

İsrail'le ilişkilerin nasıl seyredeceği, boru hattının kimin karasularından geçeceğini de belirleyecekti.  

Yani “konjonktür” değişmişti.

Üstelik zaman daralıyordu.

Her seçim döneminde düşman olan Netanyahu şimdi boru hattı projesine dahil edilmemiz için büyük önem taşıyordu.

Nitekim Netanyahu ile de normalleşme başladı.

Netanyahu 28 Temmuz'da Türkiye'ye gelecekken rahatsızlandı. Kalp pili takıldı. O ziyaret iptal oldu.

Ama arka kapıdan görüşmeler sürüyordu.

Netanyahu'nun Ağustos sonunda bakanlarına Türkiye ile ilgili rotaları çalışma talimatını verdiği haberleri kulislere yansıdı.

Haberlerde Erdoğan'la görüşmede bu konunun da gündeme geleceği belirtiliyordu.

New York'taki görüşme sonrası Netanyahu'nun ofisinden yapılan açıklamada “enerji” konusunun görüşüldüğü bilgisi bu yüzden büyük önem taşıyordu.

***

Sadece İsrail gazı değil elbette.

Doğu Akdeniz'de art arda bulunan rezervler de “konjonktür”ü değiştiren etkenlerden.

Malum dünyanın eski enerji sahalarındaki üretim artık azalıyor.

Yeni doğalgaz ve petrol sahalarına ihtiyaç var.

Doğu Akdeniz burada çok önemli bir kaynak olarak ön plana çıkıyor.

Türkiye’nin dışında Suriye, Lübnan, İsrail, Filistin, Mısır, Libya, Yunanistan, KKTC ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin Doğu Akdeniz'e kıyısı var.

Bu ülkelerin hepsi bölgede hak iddia ediyor.

Kıyıdaş ülkeler zaman zaman savaşın eşiğine kadar geldi.

Nerede gaz aranacak, bulunan gaz, hangi güzergah üzerinden, nasıl taşınacak?

Bu konularda anlaşmazlıklar bir türlü çözülemiyor.

Ancak Türkiye'nin düzenlenen konferanslara bile davet edilmiyor oluşu, çözümün bir parçası olmasını da engelliyor.

Çünkü komşularla “sıfır sorun” politikası “değerli yalnızlığa” dönüştükçe diğer ülkelere bu konuda gün doğdu.

Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin dışlandığı yeni koalisyonların ve işbirliği alanlarının önü açıldı.

Özellikle Rusya ile ilişkileri koparan Avrupa'nın doğalgaz ve enerjide yeni kaynak arayışlarına hız vermesi Doğu Akdeniz'i daha da vazgeçilmez kıldı.

Şimdi Türkiye burada tekrar etkin olma çabasında.

Mısır ve İsrail'le art arda normalleşme haberleri, Suriye ile de normalleşme çabası tesadüf değil.

Ne dedik?..

Bizi hep bu “konjonktürler” değiştirdi.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp