Top
Can Ataklı

Can Ataklı

canatakli@korkusuz.com.tr

03/05/2020

En VIP karantina merkezi

ACAİP YAZILAR

En VIP karantina merkezi

Milletimizin ne kadarı mutlu, ne kadarı değil bilemem tabii ama neredeyse bir buçuk aydır Erdoğan’ı kimse kalabalıklar içinde göremedi.

Halkın arasında da gezmiyor.

Yok muhtarlardı, yok il başkanlarıydı, yok hukukçulardı, yok besicilerdi gibi bahanelerle sarayda toplantılar da yapmıyor.

Cuma namazları yasak, bu nedenle cami çıkışında da görmüyoruz.

Aynı evdeki aile bireyleri hariç, toplu iftarlar da olmadığından Erdoğan’ın, ikide bir canlı yayına çıkması mümkün olmuyor.

Erdoğan’la ilgili görseller şu sırada iki bölümden oluşuyor.

Birincisinde etrafında kimsenin olmadığı, arkasında Cumhurbaşkanlığı Forsu’nun asılı durduğu bir yerden açıklama yaparken görülüyor.

İkincisinde ise bir masa başında 4 kişiyle oturmuş, karşısındaki koca ekrandan başkalarıyla konuşurken görülüyor.

Erdoğan çok uzun süredir İstanbul’da.

Gündüzleri Tarabya’daki Huber Köşkü’nde, geceleri ise Kısıklı’daki aile evinde geçiriyor.

Açıkçası Erdoğan, “karantina” veya moda deyimle “Evde kal” olayına en sadık kişilerden biri.

Tabii bu kadar VIP olunca, karantina da evde kalmak da çekilir.

Gelin sokak arası, 60 metrekare evde kalın bakalım ne olacak, orası da başka.

Erdoğan gündüzlerini Huber Köşkü diye adlandırılan yerde geçiriyor gerçi ama oranın laf ola beri gele adı Huber Köşkü.

Çünkü 1986 yılında Cumhurbaşkanlığı’na tahsis edilen bu köşk, aslında deniz kıyısındaki tarihi köşk.

Oysa Cumhurbaşkanı, bu köşkün tam üstündeki tepede yapılmış büyük bir kompleksi kullanıyor.

Burada aklınıza gelecek her şey var.

Cumhurbaşkanlığı kompleksi, sahildeki tarihi köşkün sahip olduğu arazi içinde kaldığı için, buranın tamamı Huber olarak anılıyor.

Köşkün arazisi içinde 64 dönümlük bir koruluk var.

Huber Köşkü’nün tarihi de çok ilginç.

Köşk, silah ticareti ve komisyonculuğu yapan ve Mauser Fişek ve Kolonya Müşterek Barut Fabrikaları’nın ve daha sonra da ünlü Krupp firmasının İstanbul’daki temsilciliğini yapan Huber kardeşlerden Auguste Huber ve ailesine aitmiş.

Arazinin boşken sahibi Ermeni Tıngıroğlu ve Düzoğlu aileleriymiş. Auguste Huber, burayı satın alarak muazzam bir malikane yapmış.

Huber Ailesi, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra İstanbul’u terk edince, köşk Mısır Prensesi Kadriye Hanım’a satılmış. Prenses de Mısır’a dönerken,
Notre Dame de Sion sörlerine sembolik bir ücretle bırakmış.

Ancak çok masraflı olan köşk, bakımsız ve kimsesiz kalmış.

Bu sırada her nasılsa bir inşaat şirketi Huber Köşkü ve arazisine sahip çıkmış.

Ancak 12 Eylül generalleri, 1985 yılında burayı kamulaştırdı. Köşkün üzerindeki tepeye yeni binalar inşa edildi ve burası Cumhurbaşkanlığı Rezidansı olarak kullanılmaya başlandı.

Köşkün yapım tarihi tam olarak bilinmiyor.

Rivayetlere göre, bu tepede hiç ağaç yokmuş, araziyi satın alan ve köşkü yaptıran Huber, 64 dönümdeki binlerce ağacı bizzat kendi diktirmiş.

64 dönümlük korusuyla İstanbul’un en güzel yerlerinden biri olan Huber’in tarihi köşkü, sahilde ancak Cumhurbaşkanlığı için yapılan rezidans tepede bulunuyor. Cumhurbaşkanlığı Rezidansı ve çevresinde spor alanları, havuz, yürüme yolları ve helikopter pisti de var.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp