Top
Can Ataklı

Can Ataklı

canatakli@korkusuz.com.tr

02/04/2024

Neden artık dikiş tutmaz?

ANALİZ

Neden artık dikiş tutmaz?

Türkiye’nin hemen her yeri dün sabah farklı bir mutluluk ve sevinçle uyandı.

22 yılın sonunda “Bizi kimse yenemez” inancı ve güç şımarıklığındaki bir iktidar ilk kez ağır bir yenilgi aldı.

Sonucu tahmin ediyordum, “Büyük bir sürprizle karşılaşacağız” diyordum.

Öyle de oldu.

Tek konuda yanıldım.

Her şeye rağmen AKP’nin oy kaybetse de birinci parti çıkacağını düşünmüştüm, o bile olmadı.

Şimdi şunu rahatlıkla söyleyebilirim: “Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.”

AKP Genel Başkanı Erdoğan, seçim akşamı yine “balkon” konuşması yaptı.

Aslında söylediği her şey kazandığı seçimlerden sonra söyledikleriydi.

Yine “milli irade” dedi “demokrasiden” dem vurdu, “hizmete devam” sözü verdi, “herkesi kucaklayacaklarını” tekrarladı.

Erdoğan her seçimden sonra bunları söyledi, özellikle yandaş medya “İşte gerçek devlet adamı, işte gerçek lider” manşetleri attı.

Oysa Erdoğan herkesin hoşuna giden bu sözlerinin hiçbirini yerine getirmedi, demokrasi, hukuk, milli irade hep lafta kaldı.

Erdoğan balkon konuşmasında ne kadar “Bu bir yenilgi değil, dönüm noktası” demiş olsa bile çöküş dönemi başladı artık.

Bundan sonrası dikiş tutmaz.

Nedeni çok basit;

“Uzun yılların ardından gelen yenilgi asla geçici değildir. AKP küçük bir milli görüşçü-dinci çekirdek kadronun etrafında kümelenen ve gittikçe güçlenen bir menfaat grubuydu. Bu tür yapılanmalar sadece iktidar ellerindeyken güçlüdür. İşler ters gitmeye, ayaklar dolanmaya başladığı an çözülme de gelir ardından.”

Dün sabah AKP’ye oy verdiklerini bildiğim birçok kişi bile “İyi oldu aslında, son zamanlarda hepimiz çok çektik, bir tokat yemelerine gerek vardı” diyordu biraz da utangaç ifadeyle.

Menfaat birlikleri bu menfaatlere biraz zarar geldiği an dağılmaya mahkumdur.

AKP için artık hiçbir şey bir gün öncesi gibi olmayacak.

Başta devlet bürokrasisi olmak üzere AKP’nin il ve ilçe teşkilatlarında bile eleştiriler başlayacaktır.

Emirler eskisi gibi “demiri kesen” şiddetle aynı anda yerine getirilmeyecektir.

Türkiye’nin bir değişime girdiğinin farkına varan herkes çok hızlı biçimde önce iktidardan kopacak sonra kendine en yakın başka kesimlerin yanında yer alacaktır.

Bu işin doğası böyledir.

Bunun ötesinde bugüne kadar AKP iktidarına şiddetle destek veren başta Amerika ve Batı ülkeleri de frene basacaktır.

Yakın dönemde Türkiye’ye bir sermaye girişi, yatırım amaçlı büyük paraların gelmesi mümkün değildir.

Erdoğan ve çevresindekiler “Bu bir yerel seçimdi, merkezi yönetimle ilgisi yok, şimdi önümüzde 4 yıl var, ekonomiyi kurtarmamız, halkı yeniden yanımıza çekmemiz çok zor değildir” demeleri sadece bir tesellidir.

Çünkü ekonomiyi düzeltmek, halkın refahını artırmak, ekonomiyi bu kadar batağın içine soktuktan sonra “can yakmadan” mümkün değildir.

Zaten canına tak eden geniş kitleler seçim sonuçlarının verdiği güven ve umutla, alınacak her ekonomik karara şiddetli tepki gösterecektir.

Bu nedenle hemen “erken seçim” çağrısı yapmanın pratikte bir faydası yoktur.

Uzun olmayan bir süre sonra zaten Erdoğan havlu atacak ve muhtemelen kendisi tamamen çekilerek demokrasiye dönülmüş bir halde seçime gidilmesine razı gelecektir.

KOMİK

Ah be Ahmet Hakan bu kadar zorlamasaydın keşke

Yandaş medya her seçimden önce Erdoğan ve AKP’ye sonsuz bir bağlılıkla hep destek verdi.

Her türlü yalan habere, abartmaya, çarpıtmaya hiçbir vicdani ve ahlâki değere uymadan hep sahip çıktı, sürekli operasyon çekmeye çalıştı.

Seçimleri AKP kazandığı için seçimin ardından her biri kahraman edasıyla “Biz dememiş miydik, siz yankı odalarında kendi kendinize gelin güvey oldunuz” diye de alay etti muhalefetle.

Yandaş medya sanıyorum seçim gecesi reyting rekorları kırdı.

Çünkü millet “bakalım ne diyorlar şimdi” merakıyla belki de hiç izlemediği bu kanallar arasında gezdi durdu.

Tüm yandaş gazeteciler, TV yorumcuları, akademisyenler şaşkınlık içindeydi.

Ne diyeceklerini bilemiyorlardı.

Hele Ahmet Hakan seçim gecesi zirveye çıktı, “Ne alakası var bu seçimle Erdoğan’ın, bu yerel seçim” diyecek kadar kendinden geçti.

Herhalde Ahmet Hakan o sinir ve telaşla Erdoğan’ın 52 ilde miting yaptığını, bütün bakanlarını, emniyet müdürlerini, generalleri kapı kapı gezdirip “Kurum’a oy verin” dedirttiğini o sırada unuttu.

Hele seçim öncesi yazıları!

Başta Ahmet Hakan olmak üzere yandaşlar TV ekranlarında ahkam keserek değil seçim öncesi biraz sokağa çıkarak halkın duygularını ölçmeye çalışsalardı bu kadar komik duruma düşmezlerdi.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

TİP’in basiretsizliği Gökhan Zan’ın hırsı Hatay’ı AKP’ye hediye etti

Seçim sonuçlarının en merak edildiği yerlerin başında Hatay geliyordu.

Mevcut başkan CHP’den kazanmıştı ama deprem sonrası ağır eleştirilere uğramış, Hatay’da değil ama batı illerinde özellikle CHP’lilerin tepkisini çekmişti.

CHP yönetimi Lütfü Savaş’ı yeniden aday yapıp yapmama konusunda çok tereddüt geçirmiş, sonunda “kazanmaya en yakın aday” olduğuna karar vermişti.

Bu karar yine Hatay’da değil, batıdaki CHP’liler tarafından çok eleştirilmişti.

Bunu fırsat bilen TİP, zaten bir milletvekili kazandığı bu ile deprem sırasındaki çıkışıyla adeta kahramanlaşan Gökhan Zan’ı aday göstermişti.

İlk başta her şey iyi gidiyordu, TİP Hatay’ı kazanacağı konusunda çok umutluydu.

Ama Gökhan Zan’ın hırsını ve AKP’nin bu kişinin zayıf karakterinden yararlanarak bir oyun kuracağını hesaplamamıştı TİP yönetimi.

Gerçeği ne yazık ki “adaylar açıklandıktan ve oy pusulaları basıldıktan sonra” fark ettiler, Gökhan Zan’ı geri çektiler.

Ama ne çare, kendilerini “gerçek demokrat” gören 15 bin TİP seçmeni buna rağmen oyunu Gökhan Zan’a verdi.

Sonuç AKP adayı 3 bin oyla seçimi kazandı. (Yazıyı yazdığım saatte itirazlar devam ediyordu, kim bilir belki sonuç değişir.)

Yazık oldu Hatay’a.

ÖNERİ

CHP’nin sırtından Meclise giren partilerin başkanları istifa etmeli

Seçim zaferinin keyfini çıkaran pek çok kişi dün “Aslında Kılıçdaroğlu aday olmasa bugünkü sonuç 10 ay önce alınırdı” duygusu içindeydi.

Tam katılmıyorum, çünkü o seçimleri zaten muhalefet kazanmıştı ama bir son dakika oyunu ile sonucu tersine çevirdiler.

Bunun nedenlerini daha önce birkaç kez anlatmıştım.

Peki pazar günü aynı oyunlar neden oynanamadı.

Bana göre bunun iki nedeni var;

BİRİNCİSİ: Kendilerinden emindiler, 10 ayda yaşananları halkın içine girmedikleri için göremediler, bir önceki seçimde yaptıklarının yine geçerli olacağını sandılar.

İKİNCİSİ: Halkın bu denli bir güçle sandığa geleceğini, buna karşı AKP seçmeninin küskünlük içinde olduğunu algılayamadılar. Sandıklardan çıkan beklenmedik oylar karşısında teslim oldular.

Bu seçimleri sadece AKP kaybetmedi.

CHP’nin sırtından Meclise giren diğer 4 parti de kaybetti.

Meclis’te 40 kişi ile temsil edilen Saadet, Gelecek, Deva ve Demokrat Parti’nin arkalarında küçücük bir halk desteği bile olmadığı ortaya çıktı.

Bu 4 partinin genel başkanları muhtemelen bu seçimi de AKP’nin kazanacağını ve Mecliste Erdoğan’a destek vererek ikbal bulacaklarını planlıyordu.

Bu artık bir hayal oldu, bu dört partinin genel başkanları milletvekillerini artık kontrol edemez.

Demokratik ve siyasi ahlak gereği bu dört genel başkanın derhal istifa etmesi gerekir.

BUNU YAZMAK GEREK

Erdoğan çökerken Özgür Özel parladı

Bu seçimin en önemli sonuçlarından biri Özgür Özel’in genel başkanlığını sağlam bir zemine oturtması oldu.

Açıkçası Özel inanılmazı başardı.

İlk olarak CHP ilk kez tek başına tam 47 yıl sonra birinci parti oldu.

İkincisi CHP 12 Eylül’den sonra yapılan ilk seçimde “Halkçı Parti” olarak aldığı yüzde 33 oydan sonra ilk kez yüzde 30’u geçmeyi başardı.

Üçüncüsü; CHP ilk kez büyükşehirlerin çoğunluğunu ele geçirdi.

Dördüncüsü; CHP ilk kez AKP ile neredeyse aynı sayıda belediye başkanlığı kazandı.

Ama bir de Özgür Özel’in bizzat büyük zaferi var Erdoğan’a karşı.

Özel döneminde CHP ilk kez kendi seçim bölgesi Manisa’yı kazandı.

Buna karşı Erdoğan “Kasımpaşalıyım” diye gururla gezdiği Beyoğlu’nu kaybetti.

Oturduğu ilçe olan Üsküdar’ı kaybetti.

İlk kez ülke çapında birinci parti olma özelliğini de Özel’e karşı yitirdi.

Daha ne olsun?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp