Top
Bekir Coşkun

Bekir Coşkun

bcoskun@sozcu.com.tr

21/11/2020

ANISINA… Kader…

O sene Seyfe Gölü kıyısındaki Malya çiftliğine gitmiştik… Henüz saçlarımız siyahtı…

Gece odalarımıza çekildikten birkaç saat sonra, gazeteci sevgili Bülent Eşkinat kapılarımızı çalarak “Kalkın, böyle tuhaf bir şey görülmemiştir” dedi…

Muammer Yaşar Bostancı ağabey, doğa sevdalısı Talip Kaya ve diğer misafirler aşağı koştuk, Bülent bizi mutfağa götürdü, buzdolabının kapısını açtı…

İnanılacak gibi değildi…

İstanbul'dan gelmiş avcılar, avladıkları üç-beş bıldırcını dolaba koymuşlardı, bir bıldırcın öbürlerinin üzerine çıkmış oturmuş, küçük kara gözleri ile etrafa bakıp duruyordu… Muhtemelen yaralanmış, dolabın soğukluğu ile kendine gelmişti…

Onu oradan alıp küçük bir kutuya koyarak kaloriferlerin yanında ısıttık… Çok korkmuştu, yemek yemiyordu ama bir süre sonra su içmeye, gagasıyla tüylerini düzeltmeye başladı…

Adını koyduk:

Kader…

Ertesi gün oradan ayrılırken küçük kuşu, çiftlik müdürü Mehmet Çizmeci'nin bir kız bir oğlan iki sevimli çocuğuna verdik…

Aradan aylar geçti…

İlkbaharda tekrar çiftliğe gittiğimizde ikinci mucizeyi görüyorduk…

Çocuklar bahçede oynarken, peşlerinden bir küçük kuş koşuyor, çocuklar eğlendikçe o da kendine göre zıplayıp duruyordu… Ailenin üçüncü çocuğu olmuştu… Yemek vakti mutfağa gidip evin annesinin verdiği ekmek kırıntıları ile karnını doyurup, damlayan musluktan suyunu içiyordu Kader…

En kötü anlarda, en çıkmaz zamanlarımızda, her zaman bir umut vardır…

Yeter ki umudun seni bulacağı yerde bekle…

Kimi zaman gözlerimi kapattığımda, bir küçük kuş, bahçede kahkahalar atarak oynayan çocukların arasında koşup durur…

Çocuklar arada bağırırlar:

Kader, Kader, Kader…

4 Mart 2018 tarihli yazısı.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp