“Gogıl'dan bir ayet sallarım…”
“Feys'ten duamı entır yaparım…”
“Tivit'ten hadis-i şerifi RT ederim…”
“İmanın şartlarını favorilerime ekler, Yutub'dan mevlit koydum mu…”

*

O zaman “Müslüman adam” diye seni bakan yapıyorlar…
Elbise kılıfı dolusu dolar geliyor tabii…

*

Bunların para nakil araçları biraz tuhaf:
Elbise kılıfı, ayakkabı kutusu, tenis çantası, bidon, çizme torbası, çikolata paketi…
Bilal'in farklı tabi:
Kamyonet…

*

Dönüyorum:
Saldırı altında yine o kötü günler…
Başbakan'ın grup konuşmasında “Kaleminden pislik akan yazar” dediği zaman…
Evimizde kötü bir bekleyiş, sessizlik ve endişeler vardı…
Kimse konuşmuyordu…
Korkumu belli etmemeye çalışıyordum, içimde kıyametler…

*

Şu dili yeni yeni çözülen meslektaşlarımızın henüz seslerinin çıkmadığı, patronlarının peşinde yalakalık yarışını sürdürdükleri günlerdi…
Egemen Bağış medyaya konuştu o gün:
“Milletimizin değerlerine hakaret edenlere, aziz milletimize göbeğini kaşıyan adam diyenlere hak ettikleri cevabı vermek boynumuzun borcudur…”

*

Ben o gün boynumu büküp “Milletimizin değerlerine hakaret etmedim” dedim…
Bacım aradı akşam, korkmuştu…
Ağladı…

*

İşte “Milletimizin değerlerine hakaret”i gördünüz…
Egemen Bağış'ın yeni kasetinden:
“……Oğlum (Metehan'a) ben her cuma bir ayet sallıyorum… Google'a gir, Kuran'da kardeşlik, nankörlük, Kuran'da bilmem ne diye ‘search' yap hepsi çıkıyor. Oradan beğen bir tane, salla gitsin… Ben daha sabah çektim bir tane…”
“Yıkıldım abi ya…”
“Hakara makara hi hi hi…”

*

Tabi Google'dan bakıp ayet sallamanın yan ürünü olarak altın kaçakçısından çikolata kutusu geliyor…
Üstü çikolata…
Altında 500 bin dolar…

*

Bence yeter artık…
Bacım ağlamasın…
Ülkemiz, çocuklarımız, geleceğimiz, ışığımız, aydınlığımız, umutlarımız için…
Sandık başındayız…