Yöntem değişti…
Bundan böyle; kara sakallı, elinde yeşil cihat bayrağı, gözü dönmüş tipler, tekbir getire getire gelecekler kapınıza…

*

Artık uydurma kanıtlarla, yere gömdükleri silahlarla, gizli tanıklarla, özel oluşturulmuş mahkemelerle susturma aşaması geride kaldı…
Daha pervasız…
Daha korkusuz…
Daha azgınlar…

*

İki gündür bunu yaşıyor Türkiye…
Gece matbaaları bastılar, gazete baskılarını kontrol ettiler… Birçok bayi şüpheli (!) gazeteleri tezgahlarının arkasına saklamak zorunda kaldı…
Ama kağıdı olmayan yayınlar vardı…
Canlı yayın araçlarını parçaladılar…
İnternet haber siteleri karartıldı…
Bizlerin mesaj kutularına tehdit, hakaret yağdı, yakında kafalarımızın kesileceğini, cehenneme gönderileceğimizi bildirdiler…
Bunları olağan sayarız biz…
Ama çok geçmeden gazete binalarının çevresinde olacakları haber almış polisler çoğaldı ve kara sakallı, yeşil bayraklı, gözü dönmüş, kan isteyenler, siftah Cumhuriyet Gazetesi‘nin olduğu sokağın köşesinden gözüktüler…

*

Mahalle baskısı falan değil…
İrticanın, yüksek mahkeme kararı ile tescillenmiş iktidarının vardığı yerdir bu…
Avrupa ülkelerinde suç işleyip de kaçan her dinci teröristin kendini Türkiye'ye atması rastlantı değil… Ya da Arap ülkelerinde yaralanan canlı bombaların dahi Türkiye'ye tedaviye gelmesi…
Kime sığınacağını bilir meczup…
Monako‘ya gidecek değil…

*

Bundan böyle izleyin…
Gerektiği gün inlerinden çıkıp kendi Kubilay‘larını arayacaklar…
Dili kesilecek…
Kafası koparılacak…
Kellesi uçurulacak kim varsa…

*

Ama bizler; çağdaşlığı, aydınlığı, laikliği, hoşgörüyü, tahammülü, kirletilmemiş inancı, kansız dünyayı, insan onurunu, sevgiyi, barışı savunmaya devam edeceğiz…
Kubilay, kafası kesildikten sonra yürüdü önümüzde…
Bu vatanın çok Kubilay‘ı var…