Top
31/05/2023

“Siyasi yasağa” karşı direniş cephesi kuruyor

MALTEPE MEYDANI'NDA İMAMOĞLU'NU İZLEDİM

Seçimden önce Soner Yalçın'la sohbet ederken “Şu müziği değiştiriyorum” dedim, bana “Sen de Adorno gibi caza tepkili misin?” diye sordu.

Güldüm.

Theodor W. Adorno… 

Frankfurt okulu ya da “Eleştirel Kuram” diye tanımlanan çizginin fikri önderi. Kültür emperyalizminin her alanda olduğu gibi müziği de ele geçirdiğini söyledi: “Kökü lümpen proletaryaya dayanan ve önceleri önemsiz bir sosyal olgu olan caz, iletişim endüstrisi tarafından yontulup cilalanarak, mütevazı ve şaşırtan özelliklerinden yoksun bırakıldı ve içi tamamen boşaltıldı.” Sonra da aydın eleştirisi yaparken “sahtenin çekiciliği” üzerine tespitlerini aktardı.

Evet! Sahtenin çekiciliği.

Bu sadece müzikte böyle değil.

Siyaset, futbol, medya…

Her alan “sahtenin” peşinden koşan bir kitle ve bunlar da kendilerini “aydın yerine” koyuyor. “Seçim bitti, sen ne yazıyorsun? Bize ne olacağını veya ne olması gerektiğini anlat” demeyin.

Bizler gazeteciyiz ve “hakikat” üzerinden, bilgi üzerinden okuyucuyla buluşuruz! Sosyal medyada daha fazla onay almak, televizyonda slogan atmak, “taraftar” gazeteci gibi tribünlere oynamak ve kaybedenin yanından ayrılıp hemen “U” dönüşü yapmak… Bunları başkaları yapsın!

Bu girişin üzerinden hemen konuya giriyorum:

Önceki akşam gazeteci dostum Hilmi Hacaloğlu'yla, İstanbul'un Fethi'nin 570'inci yıldönümü nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından Maltepe'de düzenlenen etkinliği izledim. Çünkü… Millet İttifakı'nın kaybettiği “o seçim bu seçim değil”den sonra 25 milyon oy veren yurttaşın yaşadığı mutsuzluğa herkes tanık. CHP içi tartışmalar hemen başladı. “Kılıçdaroğlu istifa etsin” diyenler ile “Etmesin” diyenler ikiye ayrıldı. Burada da sahada olan isim İmamoğlu oldu ve “harekete” geçti. Ben de durumu yakından görmek istedim ve kitlenin tavrını, İmamoğlu'nun cümlelerini anlamaya çalıştım.

Muhafazakarların ilgisi yoğundu

Seçim sürecinde mitinglere sahne olan Maltepe'de kalabalık vardı ama yeterli değildi. Sonuçta büyük umutlarla gidilen sandık ve yenilgi var! Gençlerin ağırlıkta olduğu bir kutlamaydı. Muhafazakar kitlenin (başı kapalı genç kızların) sayısının da fazla olduğunun altını çizelim. Ki, Ekrem İmamoğlu da sosyal medya hesabından Maltepe çağrısı yaparken gençlere ve kadınlara vurgu yapmıştı. Girişte dağıtılan Türk bayraklarıyla alanın gelincik tarlasına döndüğünü, Mehter Marşı'nın yarattığı atmosfer ve görselliğin öne çıktığını gördüm.

İBB Başkanı sahneye eşi Dilek İmamoğlu'yla çıktı ve Fatih Sultan Mehmet'ten Atatürk'e uzanan çizginin savunucusu olduğunun altını çizdi. Ve konuşmada esasa geldi:

“… Yol almak bir tercihtir. Mutluluk yol almakla ilgilidir. Şimdi o yolda daha hızlı koşacağım. Keşke bugün her şey farklı olsaydı. Maalesef olmadı.

“… Öğrenilmiş çaresizlikler benim defterimde yok. Bu sürece bir takım isimler koymak isteyenler olabilir. Ben bu işten anlamam.

“… Klişe benzetmeler bende yok. Ben geçmişin anlamsız alışkanlıklarını asla rehber edinmedim.

“… Ben gençlere bakıyorum sizi anlamaya çalışıyorum. Biz geleceği hep birlikte temsil ediyoruz.

“… Birisi bugün İstanbul'un iradesine saygı duymuyor olabilir. Hayal kurmasına gerek yok. Dün dünde kalmıştır cancağızım. Ne sen ne de uydurma yargı kararların İstanbul'u asla teslim alamayacak.”

Ekrem İmamoğlu'nun sosyal medya hesabından ve sonrasında Maltepe'de yaptığı konuşmanın şifrelerini çözelim.

“Yenilgi zafer değildir” mesajı

İlk tespit:

Mahkemenin kendisiyle ilgili aldığı siyasi yasak kararıyla ilgili kamuoyu oluşturuyor. Saraçhane sürecinde olmayan birlikteliğin bu kez olması için şimdiden uyarı yapıyor.

İkinci tespit:

Erdoğan'ın siyasi yolculuğuyla kendi siyasi yolculuğu arasında benzerlik olmadığını anlattı. (Klişe benzetmeler cümlesi) Yani… AKP, Milli Görüş'ün lideri Erbakan'a “isyan” etmiş ve “Yenilikçi Hareket”i kurmuştu. Kendisinin böyle bir çalışma içinde olmadığı mesajı verdi.

Üçüncü tespit:

Mutlu olmak için yol alacağını ve daha hızlı koşacağını söylerken de “durum dünden çok farklı” dedi. Bugün, CHP'nin özeleştiri mekanizmasını hayata geçirmesi gerektiğini de “Mazeretimiz yok ama” diyerek anlatmaya çalıştı.

Dördüncü tespit:

“Bu süreçte toplumun en büyük arzusunun sandıklara yansımasını sağlayacak gönül seferberliğini tam olarak kuramadık” cümlesinin adresi netti. “Gönül seferberliği” başlattığını açıkça söyledi. Bunu da şu cümlelerle perçinledi: “Bu ülkedeki değişim iradesini sil baştan inşa etmek zorundayız. Öğrenilmiş çaresizlikler benim defterimde yok. Biz o dünyaları artık değiştirmek istiyoruz. Geleceği hepinizle birlikte temsil ediyoruz. Bu siyaset anlayışına karşı demokratik mücadelemize her koşulda vazgeçmeden devam edeceğim, devam edeceğiz.

Ve son tespit:

“Hatalarımızdan, eksiklerimizden ders çıkaracağız. Sırt sırta verirsek ve inanırsak en imkansız görünenlerin imkansız olmadığını göstereceğiz.” Bu da “Yenilgi zafer değildir. Ders alalım ve birlikte ne yapacağımıza karar verelim” demekti, CHP lideri Kılıçdaroğlu'na iletilen en açık mesajdı!

SONUÇ: CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun “istifa mekanizmasını” çalıştıracağını düşünmüyorum. Bu kendi dinamikleridir ve saygı duyulması gerekir. İmamoğlu ise öncelikle “siyasi yasak kararına” karşı direnç oluşturmaya çalışıyor.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp