Top
Ayse Sucu

Ayse Sucu

aysesucu@sozcum.com

25/09/2023

Sahipsiz midir bu vatan, öksüz müdür bu dava; neredesiniz ey Türk milliyetçileri?

İlmin temeli tenkittir. Tenkitsiz; ilim, siyaset, felsefe, edebiyat hatta din bile eksik kalır. Hakikat arayışımız da tenkitle başlar. Elbette günümüzün linç kültüründen çok farklıdır bizim tenkit kültürümüz; karalama, iftira, yalan içermez. Yıkıcı değil yapıcıdır. İmha için değil ihya için yapılır; yani var olan düşünceyi yok etmek için değil daha iyi bir noktaya taşımak için yapılır. Yenilemek, yenilenmek hayatın kanunudur çünkü… Son kertede, değer verdiğiniz şeyi tenkit edersiniz. Gaye tekâmül ettirmektir. Tüm bu saiklerle, Türk milliyetçilerini, Türk milliyetçiliğini tenkit etme gereğini görüyorum.

MİLLET OLMAK BU MUDUR?

Siyasette üçüncü yol tartışmaları hız kazandı. Neredeyse ülke gündemi ve hatta ülke sorunları bu meselede mündemiç. Peki, ama üçüncü yol ihtiyacı sadece siyasetin mi meselesi? Kültürün, sanatın, edebiyatın üçüncü bir yola ihtiyacı yok mu? Mesela, gençlerin yurt dışında aradıkları şey üçüncü bir yol arayışından başka bir şey değil de nedir? Türkiye'de her şey ama her şey; iki ihtimalin, iki mahallenin arasına hapsedilmiş gibi. Siz de bu sıkışıklığı hayatın her alanında hissetmiyor musunuz? Toplumsal hayat bir karpuz misali ortadan ikiye bıçaklanmış kırılarak-çatırdayarak bölünmeye devam ediyor.

Hayat tarzları kalın çizgilerle bölünmüş ve karşı karşıya; hırçın, öfkeli iki mahalleye ayrılmış haldeyiz. Her geçen gün, koca bir millet birbirini daha çok “düşman” görüyor. Biri diğerini “beyaz Türk” olmakla suçluyor, diğeri öbürünü “köylü, bağnaz” diye sözüm ona aşağılıyor. Herkes birbirini hainlikle, olmadı gafillikle nitelendiriyor. Mini etekli kızı otobüsten indirenle, baş örtülü kadının başındaki örtüyü zorla çekip çıkaranın birbirinden ne farkı var Allah aşkına? Ya da onun Sünni cemaatinin diğerinin Alevi tarikatından üstün olma ihtimali ne? Örnekleri çoğaltmak mümkün. Şimdi soralım; senin belediyendeki yolsuzlukla öbürünün bakanlığındaki rüşvet gerçekten aynı derecede çürümüşlüğün neticesi değil mi? Senin liyakatsiz bakanınla onun liyakatsiz danışmanı aynı zihniyetin ürünü değil de ne? Birbirlerinden besleniyor bu zihinler; birbirlerine ayna tutuyorlar.

MİLLİ YÜKSELİŞE OLAN İHTİYAÇ

İşte tam da bu noktada Türk milliyetçilerine bir tenkit getirmek istiyorum; yüksek müsaadeleriyle: Türkiye'nin topyekûn yeni bir yola ihtiyacı yok mu? Cemil Meriç'in sözleriyle “bütün hakikatlerin peçesini kaldırmayalım mı?” Kültürden sanata, edebiyattan sosyal hayata, teknolojiden ekonomiye, tarımdan sağlığa; bir bayrak bir milli yükseliş bir Türk Çağı yeniden rüzgâr beklemiyor mu? Gençlerimizin, torunlarımızın, yaşlılarımızın her gelişmiş uygar ülkede yaşayan insanların yaşama standartlarına sahip olma hakları yok mu?

Her şeyin siyasetle değişmesi-dönüşmesi mümkün değil, bunun farkında olmalıyız. Bir seferberliğe ihtiyaç var; yeis içindeysek Atatürk'ü ve Cumhuriyet'in ilan edildiği bir asır öncesini hatırlayalım lütfen. Milli edebiyat, milli tarih, milli kalkınma, milli tarım, milli sanayi, milli eğitim, milli ekonomi, numune hastaneleri ve nihayetinde milli yükseliş; hangi şartlar altında inşa edilmişti?

Sahi, neler oluyor bize? Nereye el atsanız devasa sorunlar almış başını gidiyor. Yavrularımızı, kendi beşeri sermayemizi/nitelikli iş gücümüzü kaybediyoruz ve fakat ithal ettiğimiz mülteci sayısını bilen yok! İstanbul'da iki buçuk milyon, Türkiye'de on milyonun üzerinde mülteci olduğu söyleniliyor. Kısacası demografik yapımız elden gidiyor. Kimliğimiz muğlaklaştırılıyor. Siyasal İslamcı bir grup gazeteci, yayınladıkları videoda, Cumhuriyet'in yüzyıldır oturtmaya çalıştığı vatandaşlık/milliyetçilik anlayışına karşı çıkarak ümmetçilik anlayışını dolaşıma sokuyorlar. Bilinçli veya bilinçsiz şekilde ırkçı Arap emperyalizminin propagandası yürütülüyor. Tüm olup bitenlere neden gözlerimizi kapatıyoruz, kulaklarımızı tıkıyoruz? Sahipsiz midir bu vatan, öksüz müdür bu dava; neredesiniz ey Türk milliyetçileri?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp