Top
Ayse Sucu

Ayse Sucu

aysesucu@sozcum.com

18/09/2023

Cumhuriyet’in Yeni Yüzyılı ve Kafiye Çağı

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Karşılaştırmalı Siyaset Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Taşansu Türker'in “Cumhuriyet'in Yeni Yüzyılında Yeni Dünya Politikası: Kafiye Çağı” adlı kitabı tam da bu günlerde okunması gereken bir eser. Uluslararası politika başta olmak üzere iktisadi ve sosyal düzlemden ahlaki düzleme kadar pek çok alanda, farklı katmanlarda bir belirsizlik döneminin içinde olduğumuza dikkatleri çekiyor. Hakikatin dahi sorgulandığı, uluslararası sistemdeki statükonun ortadan kalkmasıyla sabitelerin yitirildiği, kurumsuzlaşmanın hızlandığı, derin ve köklü sorunların gün yüzüne çıktığı bir süreçten geçildiği iddiasından hareketle bu belirsizlik dönemini tarih metodolojisini kullanarak tarihsel süreklilik içerisinde ele alıyor ve bu süreci hem Mark Twain'e hem de E. Hobsbawm'a referansla “Kafiye Çağı” benzetmesiyle kavramsallaştırarak sarsıcı ve ufuk açıcı analizler sunuyor.

Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın da kitabın takdiminde belirttiği gibi “Tarihi olaylar ve müesseseler arasında zamanları aşan bir uyum söz konusudur. Bu tekerrürden çok uzun bir baladdaki kafiyenin uyumlu bir şekilde kullanılmasıdır”. Prof. Dr. Taşansu Türker de bu kafiyeyi ortaya çıkarırken tarih bilgisini ustalıkla kullanarak hem geçmişe hem içinde bulunulan zamana hem de geleceğe dair bir perspektif sunmanın ötesinde genel olarak etrafımızdaki dünyayı anlamaya özel olarak ise bu dünyada Türkiye'nin yerini tespit etmeye yönelik bir izlek sunuyor.

Prof. Dr. Taşansu Türker, içinde bulunulan belirsizlik çağının beraberinde getirdiği endişeyi Sadi-i Şirazi'ye referansla “yek katre-i hunest, sad hezeran endişe” (bir damla kan, bin endişe) şeklinde ifade ederek konuya giriyor. Daha sonra ise bu belirsizlik çağının belle époque, iki harp arası dönem ve uzun 19. yüzyıl şeklinde üç dönemle kafiyelendiğini iddia ediyor. “Belle époque” Birinci Dünya Harbi öncesi yaşanılan, istikrar ve barışın hüküm sürdüğü güzel zaman olarak adlandırılan ve geleceğe dair de büyük umutların olduğu bir dönemdir fakat bu dönem Birinci Dünya Harbi ile son bulmuştur. İki harp arası dönem, uluslararası sistemde statükoyu sağlayan tek para sisteminin hegemonik pozisyonunu yitirdiği ve bu nedenle yeniden yapılanma ve istikrar arayışında olunan bir döneme işaret etmektedir. Uzun 19. yüzyıl ise sanayileşme, ulus-devletleşme ve modernleşme gibi birçok köklü oluşumları ve süreçleri içinde barındıran ve etkisi hala devam eden bir uzun erimli bir kriz ve yapılanma(ma) dönemi olarak ele alınmaktadır. Prof. Dr. Taşansu Türker bu üç dönemin bugünkü belirsizlik çağını ya da kendi ifadesiyle “Kafiye Çağı”nı anlamlandırmak açısından oldukça önemli olduğuna dikkat çekiyor.

CUMHURİYET'İN MUKTESABATINDA VAR OLAN KAYNAKLAR

İçinde bulunulan dönemi anlamlandırırken tarih bilgisinin yanı sıra geniş coğrafya ve kültürel bilgisini de işin içine katarak, ABD ve Çin gibi küresel güçleri; Rusya, İsrail, Hindistan gibi bölgesel güçleri ve bunların yanı sıra birçok ülkeyi çok boyutlu, çok aktörlü ve daha önemlisi ilişkisel bir şekilde analiz düzlemine yerleştirerek ele almaktadır. Bu çerçevede, belirsizlik çağının yeni aktörü olarak ulus-devletleri ve milletleri ön plana çıkararak, Türkiye'nin yerini de bu analiz düzlemine hem jeo-stratejik hem siyasal hem de kültürel bir şekilde çok boyutlu olarak yerleştirerek, Cumhuriyet'in yeni yüzyılını da dünyadaki yeniden kurulum çerçevesinde değerlendirerek, Cumhuriyet'in müktesebatında olan kaynakları, örnekleri-modelleri ve yapısal süreçleri açığa çıkarıyor ve hatta yeniden hatırlatıyor.

Prof. Dr. Taşansu Türker, uluslararası önemdeki bu kitabı ile hem Türkiye'ye hem de dünyaya dair büyük ve kıymetli bir pencere açıyor. Mutlaka okunması ve bir başvuru kaynağı olması gereken “Kafiye Çağı”ndan bir alıntıyla yazımızı sonlandıralım:

Cumhuriyet'in yeni yüzyılı, dünyada da yeni bir hakikatin hâkim olacağı bir dönemle çakışmaktadır. Yeni bir hakikat demek, hayatın yeniden tanımlanması ve dolayısıyla her alanda ve her ölçekte doğru ve yanlışların da yeniden belirlenmesi demektir. Böyle dönemlerde entitelerin ve kimliklerin kendi içlerinde taşıdıkları tarihsel teraküm ile oluşmuş ve derinliklerindeki ilkeleri mühim olsa gerektir. Hürriyet müsavat ve uhuvvetle beraber adaletin yanında olmak ama daha da ötede insanın tarafında olmak, barışın tarafında olmak, bilimin tarafında olmak, üretimin tarafında olmak ve en geniş rızanın tarafında olmak böyle bir dönemde Cumhuriyet'in müktesebatında var olan kaynaklar olsa gerektir.

(ABBTV'de bu Çarşamba, saat 16.00'da Prof. Dr. Taşansu Türker Hocamızı konuk ediyoruz. Bekleriz efendim.)

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp