Top
Ayse Sucu

Ayse Sucu

aysesucu@sozcum.com

06/11/2023

Ülkeler ahlaksızlıktan çöker!

Medeni toplumlar kurallarla yaşar. Hayatın her alanında evde, sokakta, okulda, iş yerinde, siyasette, ticarette ve hatta savaşta bile uyulması gereken kurallar vardır. Kuralları çiğnemekte ya da uygulamakta yönlendirici erekse ahlaktır. Kişi iradesini geliştirememiş ise (Kur'an buna ihtiyar/seçim yapabilecek kabiliyet der) kuralları hiçe sayacaktır; görgüsüz, egoist, narsist davranışlar sergileyecektir.

Utanma duygusu taşımayanlar, ellerinde ne varsa sergilemeye çalışırlar. Toplumun yoksul kesiminin içini kanatırlar. Hele bir de gösterdikleri varlıklarının kaynağı belli değilse ya da gayrı meşru olduğu alenen ortadaysa geniş toplum katmanları üzerinde yıkıcı bir etkiye sebep olurlar.

Ahlakın aynası olan söz ve davranışlar toplumu şekillendirir. Ahlakı güzel insanlardan oluşan toplumlar, güçlü toplumlardır. İnsanların üstünlükte birbirinden farkı ahlak zeminindedir; “Üstünlüğün en yücesi, güzel ahlaktır.” 

Elbette herkesin ihtirasları vardır ama Bernard Shaw'ın dediği gibi “Ahlakımız ihtiraslarımızı kontrol eder.” Ahlakı zayıf insanlarsa hırslarının, egolarının peşinden koşar. Bu davranış toplumda yaygınlaşırsa herkes zarar görür; ahlakın olmadığı yerde kanun, etrafından dolanılması gereken mevzuattan ibarettir. “Ülkeler parasızlıktan değil, ahlaksızlıktan çöker” der Cicero.

AHLAK TİCARET İLİŞKİSİ

Ahlak bir toplumun temelidir, ticaret ahlakı o temelin taşıdır. Kuran'da “Mallarınızı haksız ve haram yollar ile aranızda alıp vererek yemeyin” denilir. (Nisa 29)” Burada ölçü hak edilen veya hak edilmeyen kazançtır. Dürüstçe çalışıp dürüstçe kazanan ahlaklı insanları “ne ticaretin ne de alışverişin onları Allah'ı anmaktan alıkoymayacağı” yani dürüstlüklerinden ödün vermeyecekleri ifade edilir.

İnancın veya dinlerin amacı, insanları birbirlerinden korumaktır. Onun için din yalnızca insanlara hitap eder, onların ilişkilerini düzenler. Birbirlerine ve topluma zarar vermelerini önlemek ister. Allah, ticaret erbabına seslenirken, “Ölçtüğünüz zaman tastamam ölçün. Dosdoğru tartıyla tartın. (İsra 35)” diyerek kurallara yani temel ahlaki ilkelere uyulmasını ister.

Haksız kazanç elde etmek, işin farkında olmayan başka insanların hakkından çalmaktır. Muhtaç insanların cebine girecek geçim parasının, rant, yolsuzluk, kara para aklama, uyuşturucu pazarlama, vergi kaçırma yoluyla elde edilmesi, o paranın milletten çalınması demektir. Bir de çalınan o servetin, şımarık ve hadsiz hayatın, medyada insanların gözüne sokulması, ahlaksızlığın geldiği son noktadır.

Bir tarafta daha otuzlu yaşlarda haksız yolla ulaştıkları serveti sergileyip bir de soyulan emekliyi, işsizi, asgari ücretliyi tiye alanlar; diğer tarafta parasızlıktan kazandığı üniversiteye gidemeyen, yurtlarda yer bulamayan, cemaatlerin kucağına düşmüş, çaresiz, yurtlarda kalıp karnını doyuramayan, mezun olunca iş bulamayan, intihar eden gençler var.

Bir anda böyle büyük servetler nasıl elde edilir? Bunun araştırılması gerekir. Ahlak, sadece parayı nereden vurduğu belli olmayan(!) insanlara lazım değildir, onlara bu fırsatı vermemesi gerekenlere de lazımdır. Yoksa bu ülke yerinde saymaya, yoksullaşmaya devam eder.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp