Bir takımda her şey tepetaklak olsa da, derbi maçının atmosferi ve oyuncularda yarattığı his, her zaman farklı olmuştur. Derbiler bu nedenle, sonucu önceden kestirilemeyen maçlardır. Bir basit hata veya duran topla bütün senaryo değişebilir. Ama Fenerbahçe'de Dzeko ve Tadic ikilisi, maçtan önce derbinin yönetmeni olmayı kafaya koymuşlar gibiydi.
İlk yarıda atılan iki gole rağmen, sürekli faullerle kesilen oyun bir türlü ritim bulamadı. Özellikle Beşiktaşlı futbolcular, teknik ve taktik olarak geride kaldıkları Fenerbahçe karşısında, bu açığı agresif oyunla kapatmaya çalıştı. Fenerbahçe'nin Dzeko ve Tadic ortaklığında gelen golüne, Beşiktaş ancak basit hata kaynaklı veya duran toptan cevap verebilirdi, nitekim öyle de oldu.
Djiku ile başlayan ve Samet Akaydın ile devam eden zincirleme hatalar silsilesi, Beşiktaş'a beraberlik şansı verdi. Ama bu bile, Beşiktaş'ı maça ortak etmeye yetmedi.
Her an birinin adalesi atabilir
Çünkü, Fenerbahçe oyunun tek hakimi pozisyonunu hiç elden bırakmadı. Özellikle ikinci yarıda, rakibin sert oyununa rağmen ayakta kalmakta direten ve tempoyu dilediği gibi ayarlayan Fenerbahçe'nin golü, 'geliyorum' diye bağırıyordu. Rıza Hoca belki ikinci yarı başında bazı değişiklikler yapsaydı, oyuna ortak olabilirdi. Ama Beşiktaş'ta giren, çıkan hiçbir oyuncu bu ışığı vermiyor. Hangi Beşiktaşlı oyuncunun suratına baksanız, her an adele sakatlığı yaşayabilirmiş hissi uyandırıyor.
Filmin starı Syzmanski
Fenerbahçeli oyuncular maçı çok erken kopartabilirdi. Ama hem Mert Günok hem de kale önündeki panik, buna engel oldu. Sadece Fred'in, yüzde 100'lük 3 tane harcadığı fırsat var. İkinci yarı Beşiktaş'ın sahadan silindiği filmin yönetmenleri Dzeko ve Tadic'ti, ama filmin yıldızı tartışmasız Sebastian Syzmanski'ydi. Orta sahası yol geçen hanına dönen ve savunmasında turistik geziye çıkılan Beşiktaş'ın omurgasını oluşturan hattı, tek başına delip geçti. Attığı gol, imzası oldu.
İsmail Hoca'dan cevap
Trabzonspor mağlubiyetiyle başlayan ve Nordsjaelland faciasıyla devam eden süreçte, İsmail Hoca cepten yedi. Son 1 aylık süreçte, kazandığı kredinin birçoğunu tüketti. Ama Beşiktaş derbisinde tüm eleştirilere cevabını verdi.
Stoperde Samet, orta sahada Crespo'yu tercih etmesi, maç kötü bir sonuçla bitmiş olsaydı ilk olarak önüne konacak hamlelerdi. Ama özellikle Crespo'nun eski günlerini hatırlatan performansı, hocanın yüzünü kara çıkarmadı. Hep risk almadığı için eleştirdiğim İsmail Hoca, bu kez planına güvendi ve kazandı.
Özellikle Fenerbahçe'nin "derbi kazanamıyor" etiketinden kurtulabilmesi için, çok önemli bir virajı, güçlü oyun ve haklı galibiyetle geçti.
Beşiktaş teşekkür edebilir
Her iki takımın da galibiyete çok ihtiyacı vardı. Özellikle yeni başkanıyla ilk derbisine çıkan Beşiktaş için, bu mağlubiyet belki de en hayırlısı olmuştur.
Eğer galip gelinseydi, gerçek sorunlar bir süre daha halı altına süpürülebilir, uzun vadede daha zararlı çıkılabilirdi. Ama Fenerbahçe karşısındaki Beşiktaş gösterdi ki; bu takımın acil şekilde yeniden yapılandırılması ve büyük bir değişim için sezon sonunu beklemeden harekete geçilmesi gerek. Beşiktaş, sırf bu gerçeği yüzüne çarptığı için bile Fenerbahçe'ye teşekkür etmeli.
