Fenerbahçe maçın ilk 15-20 dakikasında oyunu koparma alışkanlığını Kasımpaşa karşısında da sürdürdü. Takımın böyle bir kimliğe bürünmesi, hem kendisi öz güveni hem de rakiplerinin aklına yerleştirdiği ‘korkulacak rakip’ algısı bakımından çok önemli.

Fenerbahçe, artık kolay lokma olmadığını rakiplerinin iliklerine kadar hissettiriyor. Fenerbahçe’nin, önceki yıllarda da sezon başına iyi girdiği dönemleri oldu. Ancak hiç bu kadar güçlü bir oyuna ve mental kuvvete sahip değildi. Özellikle savunmadaki oyuncuların rakip forvetleri sindirmesi, son 3 deplasman maçında gol yememeleri bir kenara, rakiplerinin doğru düzgün gol pozisyonuna girememesini sağlıyor.

Fenerbahçe, Kasımpaşa karşısında belki de sezonun en rahat maçını oynadı. Skorun 2-0’da kalması ise tamamen mucize. En az 6-7 gol atabilecekken, Kasımpaşa’nın silik futbolu sarı lacivertlileri biraz rehavete sokmuş gibiydi. Savunma ve orta sahanın dirençli oyunu Kasımpaşalı oyuncuların enerjisini emdi. Hiçbir varlık gösteremediler.

Buna karşın Fenerbahçe hücumcularının yapması gereken tek şey, son pasları iyi vermek ve son vuruşları gole çevirmekti. Ancak antrenman maçı havasında geçen mücadele, vidaların biraz gevşemesine yol açmış göründü.

Her maç kendisini kanıtlıyor

Sezon başında İsmail Kartal dahil, bütün Fenerbahçe camiası 6 numara transferi için yapılacak hamleyi bekledi. Transfer gerçekleşmeyince bazı kesimler ortalığı yangın yerine çevirdi. Kimilerine göre, tek eksik parça 6 numaraydı ve bu transferin yapılmamasıyla bütün emekler çöpe atılmıştı. Çünkü İsmail Yüksek istikrarsız futboluyla güven vermiyordu. Bugün geldiğimiz noktada, İsmail her maç kendini bir kez daha kanıtlıyor. Tabi burada Fred’in etkisini es geçmemek gerek.

İsmail Yüksek’i döve döve eğitti

Tabiri caizse, saha içinde döve döve İsmail Yüksek’i eğitti. Maç içinde birçok kez İsmail’e kızdığını ve doğruyu yapması için uyardığını görmek mümkün. Bunu eğitici bir tarzda yaptığını anlamak için İsmail Yüksek’in son 5 maçını izlemek yeterli. Fenerbahçe’de Dzeko ve Tadic takımın iplerini eline almış görünseler de, takımın omurgasını oluşturan Fred’in bu konuda ne kadar kritik bir role sahip olduğunu ilerleyen haftalarda daha net göreceğiz.

Geçen sezon şampiyon olan Galatasaray’da Torreira nasıl gizli kahramansa, Fenerbahçe için de Fred aynı öneme sahip olacak.