Büyük Atatürk, 23 Nisan'ı "çocuklara armağan etti." Ve 23 Nisan da "çocuk bayramı olarak" kaldı... Oysa "olayın-bayramın" bir de "ulusal egemenlik" boyutu var.
O "geri plana" atıldı. Bugün 23 Nisan'ı bir kez daha kutlayacağız.
Ve "çocukların şenliği" ile yetineceğiz.
"Ulusal egemenlik" ise yine "arka planda kalmaya" devam edecek.
***
Atatürk ağzını her açışta "Meclis... Meclis'in üstünlüğü" deyince...
Toplum "bütün sorunlarının çözümünü" Meclis'ten bekleyince...
Gazeteci Yunus Nadi, Atatürk'e sormuş:
-Her kerameti Meclis'ten beklemek niyetinde miyiz?
Atatürk "elbette" demiş:
-Ben her kerameti Meclis'ten bekleyenlerdenim. (Atatürk Yolu-Atatürk Araştırma Merkezi-1987-Sayfa 112)
***
Atatürk "bu sözleri söylediği zaman da" 23 Nisan "bayramdı."
Ulusal egemenliğin "arka plana atılmadığı" bir bayram.
***
Bugün Meclis'te "Genel Başkanlar" bayram konuşması yapacaklar.
Dün eski Meclis başkanlarından Hüsamettin Cindoruk'a takıldık:
-Ah keşke genel başkanlar, 23 Nisan konuşmasında "dokunulmazlıktan" bahsetseler... Meclis'in dokunulmazlığından.
Zira bizde "milletvekilinin dokunulmazlığı" var ama...
"Meclis'in dokunulmazlığı" yok. Olsaydı "1960'ta kapatılabilir miydi?"
Ve "1980'de."
***
Cindoruk, 27 Mayıs ihtilalinden sonra kurulan Yassıada mahkemesinde avukatlık yaptı.
Dokunulmazlık konusu açılınca dün bize dedi ki:
- Yassıada'da "Meclis'in dokunulmazlığının olmadığına" dair mahkeme kararı verildi.
***
Meclisinin dokunulmazlığının bulunmadığı konusunda "mahkeme kararı olan bir demokrasi, dünyanın neresinde var acaba"
***
Genel başkanlar bugün Meclis'teki konuşmalarında "nezaket sözlerinin dışına çıkıp" yeni bir Anayasa yapmaktan söz edebilirler mi? Dün Cindoruk'la sohbet ederken...
"Ne dersiniz" dedik. Hüsamettin bey "ah keşke" diye yanıt verdi:
- Anayasa'yı askerler (1961) yaptı... Sonra askerler kaldırdı. (1980) Arkasından yine askerler yaptı. (1981) Ama siviller bir türlü Anayasa yapamadı.
***
Siviller 1983'ten bu yana Meclis'te. Anayasa yapmak istediler de asker "ellerini, kollarını mı tuttu?"
İşte bu da "sivillerin zaafı."
***
Bugün bütün genel başkanlar bir araya gelmişken şöyle bir karar alsalar:
- "...... Meclis'in, siyasetin, demokrasinin yargılandığı Yassıada'nın kararları ve tüm sonuçları ortadan kaldırılmıştır."
Ve bir karar daha alsalar:
"Meclis'in dokunulmazlığına" dair.
***
Sene 1934... İhsan Sabri Çağlayangil, bir gece Kızılay'da öğretmeni Hasan Ali Yücel'le karşılaşır:
- Hocam nasılsınız?.. Bu saatte nereden geliyorsunuz?
- Atatürk'ün sofrasından.
- Hocam, bir yere oturup dondurma yiyelim... Bana çok merak ettiğim Atatürk'ü anlatın.
- (Gülerek) Neyi anlatayım birader... Adam minare, biz maydanoz. (Mehmet Aldan-İz Bırakam Mülki İdare Amirleri İçişleri Bakanlığı yayını. Cilt 3. Sayfa 228)