Paris, otomotiv dünyasının 3-4 önemli fuarından biridir. Otomotivdeki yenilikleri ve trendleri takip etmenin en iyi yolu Paris Fuarı'ndan geçer. Bu yıl da aynen böyle oldu.
Öncelikle otomotivin krizin izlerini silmeye başladığını, firmaların yeni döneme hazırlandıklarını net bir şekilde Paris'te gördük. Rekor sayıda yeni model sergilenmesi, bunun en iyi göstergesiydi. Ayrıca, son dönemde sıkça konuşulan elektrikli otoların, artık konsept olmaktan çıktığını, seri üretim modellerini görünce anladık. Küresel ısınma ve ekonomik kriz sonrasında yeniden şekillenen dünyada, elektrikli ve yakıt tüketimi düşük, CO2 salımı az otoların, bundan sonra da konuşulmaya devam edeceği belli oldu.
Ama, elektrikli otolar kadar, lüks otoların da konuşulmaya devam edeceği gerçeği unutulmamalı. Fuarda sergilenen lüks otomobil sayısının, elektrikli otomobillerden daha fazla olması da bu durumu ortaya koyuyor. Çünkü, tüm dünyada lüks otomobil satışları artıyor. Özellikle, yeni gelişmekte olan ülkelerde artış, dünya ortalamasının 3-4 kat üstünde. Bu yüzden, otomotiv markaları lüks otomobil modellerine, elektrikli modeller kadar, hatta daha fazla önem veriyor.
Paris'te yeni lüks modeli CLS'yi tanıtan Daimler AG'nin İstanbul doğumlu patronu Dr. Dieter Zetsche'nin sözleri de bunu kanıtlıyor. Zetsche'ye göre, Çin ve BRIC ülkelerinde lüks otomobil satışları 3-4 kat arttı. Lüks segment, toplam pazara göre daha hızlı büyüdü. Aynı şeyi Türkiye için de söylemek yanlış olmaz. Lüks oto pazarı, zengin sayısındaki artışla birlikte hızla büyüyor. Şu anda yüzde 5 olan lüks otoların payının, yüzde 10'a çıkacağı konuşuluyor.
Dünyada zenginlik batıdan doğuya kayıyor. Lüks otolara talep doğuda büyüyor.