Top
09/04/2024

Saçmalamayın

Erdoğan dönemi, yaz aylarında çocukların Kuran öğrenmesine yasak getiren, başörtüsüne özgürlük talep etmeyi bile "Laikliğe karşı eylemlerin odağı olmak..." iddiasıyla parti kapatma gerekçesi sayan 28 Şubat sürecinden daha betermiş!..
Hülasa, "28 Şubat'tan daha beter"miş!
Doğrusunu isterseniz mahut lakırdıyı ilk duyduğumda inanmakta zorluk çekmiş, böyle sersem sepet analojilerle akıllarını nasıl yele veriyorlar diye hayret etmiştim.
Boşuna hayret etmişim, meğer ahmak değillermiş. Tam aksine, "endişeli muhafazakârları" taklaya getirmeye çalışacak kadar uyanıkmışlar!
Akrep kıskacı (siz buna 'Siyonist kıskacı' deyin) şöyle çalışıyor: Endişeli modernler, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı "Laiklik elden gidiyor" diyerek, endişeli muhafazakârlar da "Din elden gidiyor" diyerek vurmaya çalışıyorlar.
Uzun lafın kısası, bir makasın iki ucu misali, senkronize bir şekilde aynı "vazifeyi" görüyorlar.



***

"28 Şubat'tan daha beter!" lakırdısını ilkin (17-25 Aralık 2013'teki yargı susturuculu darbe girişiminden sonra) Ekrem Dumanlı adlı eski Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni terennüm etmişti.
Sonraki yıllarda mahut lakırdıyı terennüm etme görevi Karar Gazetesi'nden Ahmet Taşgetiren'e geçti.
Daha sonraları koroya öyle insanlar dâhil oldu ki, ışıklar içinde yatası Vural Savaş "28 Şubat'tan daha beter" deseydi şaşmazdım, o derece.
İşin dramatik yanı, günün sonunda samimi kardeşlerimizi de etkilemeye başladılar.
Mesela, Beyoğlu'nda İsrail protestosu ardından çıkan olaylara polisin müdahale etmesi üzerine sosyal medyadan etkilenen bir kardeşimiz, "Biz 28 Şubat'ta bile böyle kolay tutuklanmazdık" deyiverdi. Akıncılar Hareketi Genel Başkanı Mehmet Şahin de geçen gün şöyle uyardı: "'28 Şubat'ta bile böyle şeyler yaşamadık' derken... O süreçte gece 03.00'te evi basılmış, terörle mücadele şubesinde 8 gün aralıksız işkence görmüş ve tutuklanarak idamla yargılanmış ve 5 yıl cezaevinde tutsak edilmiş ve halen yargılanan bir kardeşiniz olarak, kıyasınızı doğru bulmadım... Protesto yapan çocukların bu şekilde gözaltına alınması elbette kabul edilir değil ve İçişleri Bakanlığı da gerekeni yapmış..."
Mehmet Şahin'in "gerekeni yapmış" dediği, maksadını aşan müdahalelerle ilgili 2 emniyet görevlisinin açığa alınarak mülkiye müfettişlerinin derhal görevlendirilmesidir.
Şayet derdiniz üzüm yemekse vaziyet budur.
28 Şubat sürecinin ne olduğunu, "Kudüs Gecesi" yüzünden mahpus damında yıllarca çürütülenlere soracaksınız; Erdoğan dönemini "28 Şubat'tan daha beter" tesmiye eden tatlı su muhafazakârlarına değil.



***

Maksadınız Başkan Erdoğan'ı itibarsızlaştırmaksa, lütfen kendinize Gazze veya Filistin dışında bir alan bulun.
Zira Erdoğan'ın her şeyini tartışabilirsiniz ama Filistin duyarlılığını asla.
Lamı cimi yok; İsrail'i protesto gösterilerinde "Katil Netanyahu" yerine "Katil Erdoğan" diyecek kadar tozutmuşsanız, sonuç itibarıyla İsrail'in yararına iş görüyorsunuz demektir.
Zira İsrail'in bölgede en çok rahatsız olduğu lider Erdoğan'dır.
Aynı şekilde, özellikle şu günlerde soykırımcı İsrail dururken İran'ı şeytanlaştırmaya çalışmak da "İsrail'in kullanışlı aptalı" olmaktan öte anlam taşımaz.
"İrancı" dediğiniz kimi hesapların saçma sapan yorumlarına öfkelenip de muvazeneyi dağıtmayın... İran'a ne derseniz deyin, eleştirin, yerden yere vurun ama "ABD ile danışıklı dövüş yapıyorlar" veya "İsrail ile birlikte hareket ediyorlar" gibi lakırdılarla kendi kendinizi iptizale uğratmayın.
Unutmayın ki, ABD-İsrail'in nihai amacı Anadolu coğrafyası ile İran'ı savaştırmaktır.
FETÖ zaten bunun için vardı. Fetullah da bunun için "Cennete giden yol İran'dan geçse oraya gitmem..." demişti.
Yanlış anlamayın, paşa gönlünüzce İran'dan yine nefret edin ama ABD-İsrail'in mezkûr projesine istemeden de olsa taşlar döşemeyin.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp